Bizim kültürümüzde bir insan takdir edilecek bir iş yaptığında yürekten gelen bir seslenişle o kişiye “var ol” denir.
Ben de bir diş doktoruna en nadide seslenişle “var ol” diyorum.
Genelde devlet sektöründe görev alan insanların işlerini gerektiği ölçüde bir titizlikle yapmadığına dönük çok yerleşmiş bir algı var. Bunu inkâr edemeyiz. Yalnız özel sektörde çalışan insanlara bile pabucunu ters giydirecek bir mesai anlayışıyla hizmet eden kişilerin varlığını da yadsıyamayız.
İşte böyle cevval bir anlayışla işini bihakkın yapan bir kişiden sizlere bahsedeceğim. Bu kişi Trabzon Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'nde görev yapan kendisine “var ol” diye hitap ettiğim Tolga Varol'dur.
Çok endişeli bir şekilde başhekim yardımcısının önerisiyle muayenehanesine gittim. Bir kere güler yüzle karşıladı beni. Bütün dişlerimin bir hastalık vesilesiyle sallandığını, bunu özel kliniklerde tespit ettiklerini vurgulayarak durumumu izah ettim.
Muayene etti, beni hemen filme gönderdi. Sonra da teşhisin doğru olduğunu, sıralı günlerle dişlerimin çekilmesini, bunun elzemiyetini anlattı. Nitekim dişlerimi belli periyotlarla çektiler. Sonra damaklarımda bazı problemler görüp beni ameliyat haneye yönlendirdi. Hatta ameliyat olurken bizatihi geldi, ilgili doktorla istişare etti. Süreci takip ederek protez için iyileşme aşamalarından sonra, gün verdi.
Ben de aksatmadan işi takip ettim. Etrafımda on kişiden beşi protezi kullanmakta zorlanacağımı ifade ettiyse de ben “var ol” dediğim doktora öyle bir güvenle yaslandım ki kimsenin sözüne itibar etmedim.
İyi olur, iyi olmaz onu bilemem. Bildiğim bir şey var; “var ol” dediğim doktor en hassas şekilde bu işi götürüyor.
Memleketim adına çok bahtiyarım. Kurumlarımızda halkı aşağılamadan, baskılamadan, bu hale nasıl geldin sorgusuna kapılmadan işini yapan Tolga Varol gibi insanlar var.
Bundan yıllar evvel rahmetli ninemi hastaneye götürmüştüm. Ben lise talebesiydim. Saatler bekledikten sonra muayene olmak için doktorun odasına alındık. Ninemle ben doktorun karşısında oturtulduk. Doktor nineme alaycı bir üslupla “Neyin var nene” deyince ninem o saf Türkçesiyle sağ ayağını göstererek “Uşağum habu ayağumda romatizma var, çok ağıriyi” dedi. Doktor uzaktan burnunun ucundan bakarak “Nene yaşlılıktandır yaşlılıktan” deyince ninem bir anda Nene Hatun gibi dikelerek “Sen ne diyorsun toktor, bu ayağum da aynı yaşta öbürü de. Bu ağırıyı da bu niçun ağırmayı?”
Doktor almıştı dersini etmişti ezber. O günler geride kaldı. Şimdi “var ol” dediğimiz bu günlere geldik.
Sağ olasın Tolga Varol.