Ülke gündemine bomba gibi düşen yeni doğan çetesinin kan donduran bebek cinayetleri karşısında tüm vatandaşlar, "Bunlar insan olamaz," derken, nasıl bir vicdandır ki para uğruna, mal mülk uğruna minicik bedenleri hayattan koparırlar?
Bu da yetmezmiş gibi, açlıktan ağlayan bebeğe uyuşturucu vererek tapelerde “sesini kestim” diyebilen bir cani hemşirenin sözleri, tüm ülkeyi derin bir nefretle baş başa bıraktı.
Nasıl anlatılır, nasıl söylenir bilemiyorum! Bildiğim tek şey, kelimelerin bu denli kifayetsiz kaldığıdır. Dünyada böyle bir vahşetin başka bir örneği var mı, yok mu onu da bilemem.
Böylesine kapsamlı cinayetler başka şehirlerde de yaşanmış mıdır? Türk yargısının en kısa zamanda bu çetenin diğer kollarını da ortaya çıkaracağına adım gibi eminim.
Allah’ım hiçbir anneye, babaya böyle acılar vermesin. Para, pul ve servet düşkünlerine de fırsat vermesin.
Düşünün ki bir anne-baba, çocuklarının büyüdüğüne şahit olduklarında onlara nasıl tarif edecekti:
Adı: kızım
Soyadı: meleğim
Yeri: kalbim
Değeri: ömrüm
Yüreği: huzurum
Gözleri: cennetim
Varlığı: servetim
Kokusu: nefesim
Bir anne-baba daha ne ister Yaratan’dan? Hepimiz anne-babayız. Ne hakları vardı anne-babaların ciğerlerine ateş düşürmeye?
Evet, bunlar insan olamaz. Neler gördük, neler yaşadık ama böyle bir vahşetin eşine, benzerine bu ülkede hiç rastlanmadı.
Bu nasıl bir ihtirastır ki bebekleri ölüme gönderirken alay edercesine maç vaktini geçirmek isteyen doktorlar da var bu ülkede… Bebeği aç bırakmaktan zevk alan hemşireler de var bu ülkede…
Devlet, vatandaşlarının dinini, sağlığını, eğitimini ve güvenliğini sağlamakla sorumludur. Bu durum anayasa metninde açıkça yazarken, bu nasıl bir toplumsal acıdır?
Bu nasıl bir toplumsal travmadır?