Uzun İnce Bir Yoldayız!..
1963 yılında Türkiye ile AET arasında ortaklık ilişkilerini düzenleyen Ankara Anlaşması imzalandı.
Ankara Anlaşmasıyla belirlenen amaçlara ulaşılmasını sağlamak ve bu ortaklık ilişkisinin uygulanmasına ve geliştirilmesine yönelik her türlü düzenlemeyi yapmak üzere temel karar organı olarak bir Ortaklık Konseyi oluşturuldu.
Ortaklık Konseyi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni temsil eden üyeler, AB üyesi devletlerin hükümetlerini temsil eden üyeler ve Konsey ve Avrupa Komisyonu’ndan katılan üyelerden oluşuyor.
Bu çerçevede Ortaklık Konseyi’nde, AB tarafından Konsey dönem Başkanı üye devletin Dışişleri Bakanı ile Komisyonun Genişlemeden Sorumlu Üyesi ve Türkiye’den de Dışişleri Bakanı ile Devlet bakanı ve Başmüzakereci bir araya geliyor.
Ortaklık Konseyi en az altı ayda bir Bakanlar düzeyinde toplanıyor ve dönem başkanlığı altı aylık sürelerle, bir AB temsilcisi ve bir Türk temsilci tarafından sırayla yapılıyor.
Ortaklık Konseyi’nde Türkiye’nin bir oyu ve AB tarafının bir oyu var.
Kararlar oybirliği ile alınır. Ortaklık Konseyi’nde, her iki tarafın olumlu oyu olmadan hiçbir kararın alınmasına imkan yok.
1963 Ankara Anlaşması’ndan beri yarım asrı geride bıraktık.
AB üyeliği yarım asırdır stratejik hedefimiz oldu ve böyle kalmaya devam edecek. Uzun ince bir yola girdik ama yol bir türlü bitmiyor.
Türkiye 1995 yılından buyana AB ile Gümrük Birliği çerçevesinde yakın ilişki içinde.
1999 yılı sonunda Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye adaylık statüsü tanındı.
Katılım müzakereleri 2005 yılında başladı. Müzakere Çerçeve Belgesi kabul edildi.
AB’ye katılacak ülkelerin daha önce yürürlüğe giren AB mevzuatını benimseyerek uygulamayı kabul etmesi gerekiyor.
Bunun için AB bürokratları ile bizim temsilcilerimiz tarama raporları hazırlıyor.
AB ile müzakereler değişik konuları kapsayan 35 başlık altında yapılıyor.
En zararsız başlık olan Bilim ve Araştırma başlığı 2005 yılında açıldı.
Müzakereler başladı, tamamlandı.
Derken Fransa 8 başlığı bloke etti. AB Komisyonu Ek Protokol’ün Türkiye tarafından tam uygulanmadığı gerekçesi ile müzakereleri durdurdu.
Bugüne kadar 14 başlık açılabildi. Sadece Bilim ve Araştırma Başlığı geçici olarak kapatıldı.
Demek ki, müzakere edilecek daha 21 başlık var.
Bir başlığın müzakereye açılabilmesi veya kapatılabilmesi için 27 Avrupa Birliği üyesinin mutabakatı gerekiyor.
Bugüne kadar Fransa’dan başka Kıbrıs’ın engellemeleri de yeni başlıkların açılmasını engelledi.
Başlıklar açılıp kapanmadıkça AB’ye üyelik gerçekleşemeyeceğine göre önceliğimiz tartışmalara girmek değil, başlıkların açılmasını sağlamak olmalıdır.