Siyasette gelişen olaylar karşısında kimi zaman; "Acaba kim doğru söylüyor?" diye ikileme düşenler çok olur. Öyle ya, hepimiz ekonomi öğrenimi görmediğimiz için siyasetçilerden bu alanda birikimi olanların farklı-farklı söylemlerinden hangisine saygı duyacağız?
İktidarın yanında bir duruşunuz varsa, elbette hükümetin icraatlarını benimseyecek, alkışlayacaksınız.
Muhalefette iseniz, -o zaman da- karşı bir duruş içinde olacaksınız ister-istemez.
Her iki durumda da kendine güvenli, bilinçli bir duruş sergilemeyi kim istemez?
Ama böyle olmaz bizim gibi ülkelerde...
Kimilerine göre iktidar ne derse, ne yaparsa doğrudur; muhalefet ne derse yanlış...
Oysa; "doğru" her yerde ve her zaman "bir"dir.
Ama "yanlış" öyle değil.
Değil de, iktidar olsun, muhalefet olsun, yanlışa düşmez, yanlış yapmaz mı?
Yanlış da yaparlar elbet...
Ama, yanlıştan dönmek, yanlışı ikrar etmek/söylemek erdemdir herkes için.
Peki, muhalefet de, iktidar da yanlışı belirtip doğruyu söylüyorsa ne olacak?
Şu sıralar ülkemiz siyaset dünyasında iktidar önce kendi yanlışını, sonra da işin doğrusunu söylüyor.
Öyle şey olur mu, demeyiniz? Sonunda bu güzel gelişme, yaşanmaya başladı ülkemizde...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin yeri geldiğinde eleştirdiği İstanbul'daki imar uygulamalarını partisi açısından özeleştiri konusu yaparak partililerini haklı olarak suçladı.
Doğru söze ne denir ki?
Bunun üzerine muhalefetteki partilerin sözcüleri de "maden bulmuş gibi" Erdoğan'ın özeleştirilerini siper yapıp "veryansın etme" çabası peşine düştüler.
Dediler ya; "Atı alan Üsküdar'ı geçti."
Ya da "iş işten geçti", olan oldu...
"Şimdi kumda top oynama" zamanı mı?
Hayır, olmamalı...
Kentlerin imarı konusundaki suçlar varsa; - ki var, bunu Cumhurbaşkanı da söylüyor- o zaman bu suçluların yargı önüne çıkarılıp hesap vermesi gerekmez mi?
Cumhurbaşkanı'nın ifadelerini bir "ihbar telakki edecek" C.Savcısı elbet var bu ülkede...
Yok öyle, "olayın üzerine bir bardak soğuk su içmek!.."
Olmamalı da.