Dün akşam İstanbul’da ikinci yarının ilk derbi maçı oynandı. Ama iki takımın ortaya koyduoğu oyuna bakarsak oynanan oyunun bir derbi maçtan ziyade Fenerbahçe’nin büyüklüğünü kabul edip Fenerbahçe’den korkan, kendine güveni olmayan, ve de alınacak bir puanı başarı sayılacağını kabullenmek görüntüsünde bir Trabzonspor.
Fenerbahçe 90 dakika boyunca maçı kazanmak için elinden geleni yapmaya gayret ederken bizimkiler tatildeymiş gibiydi. Fenerbahçe büyüklüğüne yakışır, oyuna hükmeden ve de golle olgunlaşacak bir atak anlayışından daha ziyade kargaşa mücadelesinde, karambole dayalı bir oyun ve bu oyunun neticesinde yakaladıkları gol pozisyonları.
Bu pozisyonlarda da stres altında olmaları onlara gol imkanı vermedi. Kaleci Hakan’ın da kurtarışları, Trabzonspor’un aldığı puanda etkili olan en önemli etmendi. Her iki takımın oyun mantalitesine bakıyoruz rakip defansın arkasına yapılan ne koşular var, ne de bu defans arkalarına atılacak etkili pas anlayışı var.
Her iki 11’de gol yapma becerisi zayıf olan hucüm oyuncuları vardı. Böyle olunca Fenerbahçe golle buluşamazken, zaten 90 dakika boyunca tek bir atağı olmayan Trabzonspor’un bu anlayışından bahsetmek yanlış olur.
İkinci yarıdaki Trabzonspor ilk yarıdan da rezildi. Utanılacak bir futbolun nasıl oynadığını adeta göstermek istercesine sahadaydılar. Ersun Yanal’ı ve oyun anlayışını değerlendirdiğim zaman, ortada oynanan bir futbol olmadığı için bir şeyler de söylemeye değmez.
Sonuç olarak Trabzonspor İstanbul’dan bir puan almadı. Fenerbahçe’nin beceriksiz ve de dengesiz oyunu sonucu kazanılan bir puan var gerçeğini ifade etmemiz gerekir.
Maçın hakemi ise iyi bir yönetim gösterdi.