Dün bu ülkede bayram mı vardı? Kim kimi kandırıyor?

Hani insan yaşamasa, geçmiş ile bugünü karşılaştırma akıl birikimi, deneyimi, anıları olmasa, "Böyle olacak!" der, geçersiniz.

Ama geçmişte  "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarının çoşkularını yaşamış bir kişi olarak "Ulusal Bayram" duygusunun bu ülkede nereye doğru gittiği konusunda korkuya kapılıyorum.

Bir ulus, kendi ulusal egemenliğini kazanacak, bunu anlamlaştırmak, kalıcı olarak kutlamak için bu günü bayram ilan edece...

Yıllarca -ama ulusça- bu bayramı kutlayacak, bu heyecan dünden bugünlere gelecek...

Şimdi sormak gerekmez mi; "-Yahu bize ne oldu? Ölü toprağı mı üzerimize atıldı?" diye...

Bir kaç yıldır  estirilmek istenen "değişim rüzgarı" mı bu yoksa?

Ulus varlığının, devlet varlığının kutlandığı bir günü  umursamamak, önemsememek ciddiye alınmamak gibi bir anlayışla mı bu ülkede "değişim" olacak?

İşte kaç yıldır gördük, gün de yaşadık.

Güzel yurdumuzun küçük, ama siyasetin en koyu dedikodusunun yaşandığı bir Karadeniz kıyı ilçelerinden birinden yazıyorum bu satırları.

Bayram gününü üzüntüsü olarak...

Biliyorsunuz, siyasetin insanımızı nasıl noktalara çektiğini...

Geçmişteki kahvehane, cami ayırımı;  düğüne, bayrama gitmeme gibi kökünde siyasal görüş ayrılıklarının yattığı eski bir döneme doğru mu yol alıyoruz?

Bir de, bunun yanında ülke insanının ortak görüşlerde buluşup kutladığı ulusal bayramlar da; belirttiğimiz gibi önemsetilmeyince, yurttaşa bayram heyecanı vermesi için davul zurna, kemençe çalışmayınca...

Peki ne olacak?

***

Ulusun, "1920 ruhu"nu anlamakta zoru olanlar var anlaşılan...

Ulusça paylaşılmış bir bayram heyecanını yıl yıl yitiren bir toplum olma durumuna doğru gidiyoruz.

Eğer bunu önlemezsek ulusal egemenlik şuur ve onurunu da unutacağız bu gidişle...

Bunun için devlet olarak ulusal bayramlar konusunda; eskinin o coşkulu kutlamalarını yeniden hep birlikte, elele, gönül gönüle kutladığımız günlere dönmeliyiz.

***

Ulusal bayramlara kurulmuş bir kumpas var!