UĞURCAN'A AÇIK MEKTUP
Sonra Sadi Hocam göreve geldikten sonra yarı sahada normal büyüklükteki kalelerle yapılan çift kale maçında izledim seni. Burnunun dibinden vurulan toplarda inanılmaz reflekslerle yaptığın kurtarışları görünce, içimden ‘yanılmamışım’ dedim.
İdman bitince bizim Alaattin Kazancı’ya sordum seni.
Ala dedim ‘Nedir bu kalecinin durumu?’
-Artist filan mı, yoksa sonuna kadar gidebilir mi:
-Yok abi dedi..ne artisti!.
-Zaten arkadaşımın oğlu, yoksa kafasını koparırım.
***
O zaman ben girdim devreye, sana şunları söyledim:
-Bak evlat.. Eğer örnekleri çok olduğu gibi olmadan oldum havasına girmezsen
-Benim hakkımdı ama hoca beni oynatmadı, manyaklığına düşmezsen.
-Başta en yakınların olduğu halde eşinin, dostunun sözlerine aldırmayıp oynamışsın, oynamamışsın, kadroya alınmamışsın umursamadan çalışmaya devam edersen..
Ve de şans verildiğinde bunu iyi değerlendirirsen..
Trabzonspor ve Türk futboluna en az 10 yıl damga vurursun..
Çocuklarımıza, torunlarımıza adını ezberletirsin.
Yok eğer sen de havaya girersen.. Hiç bir şansın olmaz..
Bir kahvede Trabzonspor’un maçını izlerken yanındakilere dert yanarsın.
-Biz oynarken bunlar piyasada yoktu ama benim hakkımı yediler!..
***
Ve konuyu şöyle bağlamıştım.
Aman evlat göreyim seni. Tercih senin.
Bir tarafta iyi bir iş, iyi bir eş, rahat ve mutlu bir yaşam ve de başta anan, baban, kardeşlerin olmak üzere 7 sülaleni kurtaracak bir fırsat..
Diğer tarafta pişmanlıklar içerisinde hayıflanarak geçireceğin bir ömür..
***
Dün bir kez daha şundan emin oldum ki ; eğer yoldan çıkmazsa süper bir kaleci geliyor..
Hem de, yerlinin de yerlisi..
Hadi evlat, görelim seni..