TÜRKİYE PETROL PEŞİNDE KOŞARKEN

Enerji…

İnsanlığın medeni hayatta en çok ihtiyaç duyduğu nesne.

Milletlerin birbirine kazık attığı, ayağını kaydırdığı, ülkelerini tarumar ettiği dahası kadın çoluk çocuk demeden uğruna katlettiği nesne… Enerji.

Tabii bu kelimeyi sarf ettiğimizde akla ilk gelen ‘Petrol’ oluyor.

Doğrudur…

Petrol uğruna ne ocakların battığına şahit olduk.

Halen de olmakta, gelecek te de bitene kadar veya teknolojinin bu ürünü saf dışı bırakacağı zaman kadar da sürecektir bu izdiham.

Gelelim enerji meselesine.

Ülkemiz etrafında yeraltında petrol denizleri var iken ne yazık ki Anadolu bu nimetten fakir(!).

Veya öyle zannediyoruz.

Belki de petrolün revaçta olmaya başladığı devirlere rastlayan TC kuruluşu esnasında planlı olarak Petrol bizden esirgendi(!) veya gizlendi.

Peki neden tüm çevre ülkelerde çıkarken veya çıkarılırken Türk milletinden gizlendi?

Acaba diğerlerinin elinden vurup almaları kolay da Türk insanının elinden alma işinin zor veya imkânsız oluşundan mı kaynaklanıyor?

Ortadoğu ve Dünya halklarının gelişmemiş ve petrol sahibi olanların başlarına geleni görünce, hatırlarım bir gün rahmetli Turgut Özal “İyi ki bizde petrol yok, yoksa bu badireler bizim de kafamıza çökerdi” diyerek Ortadoğu coğrafyası insanlarının çektiğini ortaya koydu. İşte Venezuela’ya layık görülen muamele, işte Irak, işte İran’a yapılmak istenilenler.

Peki bu petrol gerçekten bizim topraklarımızda yok mu, yoksa var da bunca bizim terör ve bölücü provokasyona maruz bırakılmamızın sebebi TC’ne  “Petrol aramaya fırsat verilmesin” senaryosu mu? Türkiye’de ki hükumetler ne zaman ki bir konuda kendi göbeğini kendisi kesmek ister, ya o kimselerin veya birlikte rejimin başına bin türlü belâlar gelmiştir.

Bugün artık TC’nin neden Gezilerle, 15 Temmuzlarla, 28 Şubatlarla vs karşı karşıya kaldığın daha iyi anlıyoruz.

Bu saldırıların mahiyeti milletçe de anlaşılmıştır.

Konu uzun,  konuyu sonlandırırken petrolün hem rezervinin gittikçe azalacağı ihtimaline ek olarak kullanımının da teknolojide kısıtlanacağını düşünürken ülkemizin en kısa zamanda, Güneşi bol bölgelerimizi gözönüne alarak ‘Güneş Enerjisi’ konusuna daha bir ciddi ve umutla eğilinmesini umarım.

Zira bu enerjinin tesis maliyeti dışında bedava ve kullanımının tabiata en ufak zararı olmaması yanında ülkemiz şartlarında elde edilip kullanılması ise fevkalâde müsait olduğunu düşünüyorum. 

Türkiye’nin bakir ve tarıma elverişli olmayan bir sürü alanları bu tesisat için fevkalade kullanmaya müsait, üstelik bedava.

Bu denli tesislerin hem dışa bağımlılığı yok hem de çevre insanlarına iş ve istihdam imkânları sunması da cabası.

Bu konunun önemine binaen gelecek te de tekrar eğileceğiz elbette.