Çocukluk yıllarımızdan bugüne Ortadoğu’da siyaset ve terör kazanı hep fokurdayarak kaynar durur.
Bu fokurdayarak kaynayan kazanın ateşini ilk olarak fi tarihinde İsrailoğulları tutuşturmuştu. Bugün ise alevlerin harlanarak çatı katlara değin yayılmış olduğunu görüyoruz. 

Ortadoğu denilince hemen aklımıza terör, savaşlar, İsrail, Suriye, Filistin, Ürdün, Doğu-Batı Şeria Bölgeleri, Enver Sedat, Hafız Eset, Yaser Arafat, Velid Canbolat, Kasap Şaron, Dürziler, Milisler, masum insanlara pervasızca yapılan işkenceler, öldürmeler, bombalamalar, tecavüzler, yıkıp yakmalar, insan onuruyla hoyratça oynamalar, insan hakkı ihlalleri vs. gelir.
Evet, Ortadoğu bölgesini son 100 yıllık insan yaşantısını ve vahşetini şu üç beş kırık dökük kelimelerle anlayan okurlarımıza anlatabiliriz.

Bu yazımda okurlarımızı fazla yormamak için çok uzun belgeli ispatlı konulara girerek zamanınızı almak istemiyorum. Zaten televizyonlardan gazetelerden internet ve facebook sayfalarından dünyada hatta Ortadoğu ülkelerinde neler olup bitiyor izliyorsunuz.

Ben siz okurlarımızın hem hafızalarını yoklamaları hem de beyin jimnastiği yaparak Ortadoğu üzerinde son zamanlarda Türkiye’nin oynamakta olduğu tarihi misyonunun bazı ipuçlarını vereceğim. Konunun tamamını şimdilik söylemem gerektiği kadarını söyleyeceğim, mart-nisan 2016 tarihinden sonra bu konuda ikinci bir bilgilendirme yazısı daha yazarak siz okurlarıma ulusça çok mutlu olacağınız haberleri vereceğim. Biliyorsunuz ki 100 yıldır Ortadoğu ülkelerinde petrol uğruna ABD-İngiltere, Fransa- Rusya ve batılı devletler İsrail vasıtası ile kan döküyorlar. Yetmedi, kanı dökülen zülüm edilen tamamı Müslüman olan bu ülkeler içerisine nifaklar sokarak İslam’ı İslam’a karşı kışkırtıyorlar evlerini arazilerini işgal edip masum çoluk çocuk insanları öldürüyorlar ve artık zulüm arşa tayanmış duruma geldi. Son yıllarda ise Arap baharı adı altında iç ayaklanmalar çıkartarak Libya, Ürdün, Mısır, Tunus, Yemen gibi ülkelerinde iç savaşlar çıkartarak ikinci Haçlı istilasının son perdesini oynamaya başladılar.

Hangi İslam ülkesine el atmışlar ise o ülke birkaç yıl içerisinde kan gölüne dönerek insanlar canlarını kurtarmak amacı ile kaçacak delikler sığınacak yerler aramışlar, fakat kutsal nimet saymış oldukları petrol çıkartılmış olduğu yer insanının satın almış olduğu fiyatın altında 30 dolar seviyesine indirilmiş oldu. Irak-Suriye-Mısır-Ürdün-Filistin bölgesi kaynar kazan olarak her gün alevlenirken, PKK vasıtası ile yeni organize edilmiş PYD ve İŞİD güçlerininse Suriye üzerinden Türkiye’ye sızmaları Suriye üzerindeki Türkmen köylerini ve ilçelerini vurmaları, milyonlarca insanın sınırımıza dayanması, NATO ve BM güçlerinin ABD ve Rusya’nın bu bombardımanlara katılmaları üzerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan 29 0cak 2016 tarihinde Suudi Arabistan’a gitti. Bizim bazı malum basın işin ciddiyetinde olamadı ve bu ziyareti karikatürize etmek için Cumhurbaşkanının ihram giymesini, ellerini kaldırarak dua okumasını resimli haberler olarak verdiler. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kral Selman ile görüşerek yıllar önce Prof. Dr. Necmettin Erbakan döneminde planlanan ve hatta görüşmeleri yapılan Birleşik İslam Ordusu oluşturulması fikrini açıkladı. Yapılan görüşmelerden olumlu yanıt alındı ve bir ay sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu Genel Kurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile birlikte 29 Ocak 2016 günü Cidde’ye uçtular. Birçok görüşmeler yapıldı. Karşılıklı Türkiye Suudi Arabistan ziyaretleri oldu.  Bizim “bazı” basınımız yine aynı anlayışla magazin peşinde koşuyorlardı.

Bu konunun ayrıntısını daha sonraki yazılarımda sizlere aktaracağım. Neticede Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Pakistan, Ürdün,  BAE, Bangladeş, Cad, Togo, Tunus, Lübnan, Kuveyt, Mısır, Moldivya, Nijer, Nijerya, Yemen, Moritanya, Komor, Malezya, Fas, Mali, Maldivler, Fildişi ve toplam 34 Müslüman ülke hep birlikte Birleşik İslam Ordusunu kurdular ve tüm dünya basını önünde bu İslam ordusunun kurulmuş olduğunu ilan ettiler. Bu olay dünya basınında ve kamuoyunda büyük yankı buldu. Bizim bazı basın ise yeni yeni işin önemini öğreniyor.

Bu birliğe davet etilmiş oldukları halde katılmayan ülkeler ise Cezayir, Umman, Irak ve İran oldu. Oluşturulmuş olan İslam ordusunun ilk icraatı olarak Suudi Arabistan ordusu hava ve kara savunması uçaklarının Suriye’ye gelerek Suriye’deki savaşı bizzat izleyeceği oldu, bu açıklama ABD-Rusya ve NATO devletlerini çok rahatsız etti, aradan birkaç gün geçti ve Suudi Arabistan savaş uçakları Türkiye’ye İncirlik hava üssüne geldi.

Bu arada ABD, Rusya, İngiltere, NATO ve BM’lerin Cenevre’de ve Almanya’da yapmış oldukları toplantılar alt üst oldu ve tamamlanamadan iptal edildiler.

Molla ile Sarhoş’un (Rusya ve İran)  Türkiye’nin önderliğinde İslam ordusunun kurulması ile havaları çabuk söndü. İslam ordusu olarak son günlerde yapılan kara harekâtı yapılacak sözü dahi müttefik ülkeler ABD ve Rusya’nın büyük oyunlarını bozmuş, Türk ordusunun PYD üzerine obüs toplarını fırlatması dahi dengeleri alt üst etmiştir. Gidişatı çok kısa olarak şimdilik böylece özetlemiş olalım.

Her şeye rağmen aklın yolu bir olduğuna göre savaş meydanda kazanılır mantığı ile ABD, Rusya, BM, NATO, İran, İngiltere, Eset, PKK-PYD-DAEŞ hepsi 34 İslam ülkesinin birliği ile BİRLEŞİK İSLAM Ordusu’nun geç de olsa kurulması Ortadoğu’daki savaş dengelerini Avrupa’yı, Vatikan’ı çok rahatsız ettiğini önümüzdeki günlerde ve aylarda hep beraber göreceğiz.