TÜRK SPORUNUN KOMÜNİSTLERİ!


Son 10 yılda yaptığı spor organizasyonlarıyla gurur duyarken...
Yetiştirdiği efsane şampiyonların ve takım sporlarındaki başarıların onurunu yaşarken... ‘Statüko’yu yenmek ve reformlar yapmakla övünürken... Kaçınılmaz gerçekle yine baş başa kalıyor...
Yatıyor kalkıyor, saklanıyor gizleniyor, en ufak bir idari zafiyette yine ortaya çıkıyor ve yapacağını yapıyor... En reformist iktidarlar bile ne yazık ki bu yapının tuzağına düşüyor...
Bakıyorsunuz 2002’den sonraki süreçte, “kanunlarla nizamlarla elde edilen haklar, yönetmeliklerle ortadan kaldırılıyor’’...
Hükümetin binbir zorlukla hazırlayıp TBMM iradesiyle yasalaştırdığı pek çok kanun, siyasi iradeye meydan okuyan ve de yine siyasileri parmağında oynatan, üç beş tane bürokratın işgüzarlığıyla uygulanamaz hale getiriliyorsa statükocu zihniyet hortluyor demektir...

***

Sayın Cumhurbaşkanımız’ın sürekli “bürokratik oligarşi’’ olarak adlandırdığı yapı, ne yazık ki spor lehine yapılan bütün kazanımları, kanunları çiğneyerek, göz göre göre yok ediyor...
Statükocuların ezici bir şekilde sistemi esir aldığı, reformistlerin dışlandığı bir dönem yaşıyoruz...
Hangi iktidar döneminde olursa olsun, hep sportif anlayışın içinde kalan, sporu, sporcuyu seven ve koruyan irade yerine, onları dışlayan spor düşmanı bir yapı, güçlendikçe güçleniyor...

***


Yıllarca dışarıda bırakılan eski sporcuların, bizim dönemimizde spor yönetiminde göreve getirdiğimiz, ilgisi, bilgisi, sevgisi ve enerjisinden yararlanmaya çalıştığımız şampiyonlar ve milli sporcular, küllerinden doğan kıskanç insanlar tarafından yine dışlandı...
İçeride ve dışarıda itibarı yüksek olan pek çok efsanemiz, sürüm sürüm süründürülüyor... Hala “Devlet Sporcusu’’ unvanı gasp edilen, maaşa bağlanmayıp mağdur edilen, sayısız sporcumuz var...
Dünya halterinin gelmiş geçmiş en büyük sporcusu Naim Süleymanoğlu gibi, ülkemize üç kere Olimpiyat şampiyonluğu kazandıran Halil Mutlu, neden spor yönetiminde yok dersiniz...
Olimpiyat, dünya kürsülerinin vazgeçilmezleri, akademik kariyerli Mehmet Özal, Nazmi Avluca, Şeref Eroğlu, Bahri Tanrıkulu, Taner Sağır’a; boks, judo, atletizm dahil, okullu futbolcu, basketbolcu, voleybolcu hentbolcu, hokeyci; kadın erkek, kim varsa görev vermek lazım...

***


Spor teşkilatında, federasyonlarda, üniversitelerde; milli eğitimde, kulüplerde; eğiterek, imkan vererek, lisan öğreterek, destekleyerek, arkasında durarak yarınlara hazırlamak lazım. Yeni şampiyonlar, milli sporcular yetiştirmek üzere sahaya sürmek gerekir...
Sporcuyu aşağılayan, hocaları hor gören, emektarlara dilenci muamelesi yapan anlayışı terk etmek, tam tersi onlarla bütünleşen kadroları iş başına getirmek lazım... Yeni tesisler, sporcu ordusuyla şenlenerek, başarıyla donanarak anlamlı hale gelir, gerçek kimliğini bulur...
Yoksa o güzelim stadyumlarda oynayacak takım; salonlarda, havuzlarda, açık alanlarda spor yapacak genç ve çocuk bulamazsınız...

***


Daha önceleri yapıldığı gibi sahaları inekleri otlatmak için ahıra, spor salonlarını depoya, havuzları zengin düğünlere, soyunma odalarını seçim sandıklarını saklamak için nadasa bırakırsınız...
Gençlik merkezlerini tam randımanlı çalıştırmazsanız, en büyük gücümüz, geleceğimiz gençliği de sokağa itersiniz... Kimisini terörün ocağına, mafyanın kucağına, uyuşturucunun pençesine bırakırsınız... Çocuklara, gençlere yönelik kötü emelleri olan istismarcıların, tacizcilerin değirmenine su taşırsınız...
Gidişat ona doğru haberiniz olsun... Geziyor görüyoruz... Vaktiyle “spora ve sporcuya kapatıldığı için adına kapalı salon’’ denen mekanlar, tam randımanlı çalışmıyor, mesai saatleri dışında gençlere kapatılıyor...

***


Şampiyon Hamza Yerlikaya ve NBA yıldızımız Hidayet Türkoğlu’nun Cumhurbaşkanı başdanışmanı olmasından ders almak gerekiyor...
Hiçbir şampiyonu kıskanmayın, onlarla gurur duyun ve mesai arkadaşı yapın; şöhretlerinden, enerjilerinden yararlanın...
Hiçbir şey kaybetmezsiniz. Aksi halde sadece statükonun esiri olmazsınız, sporumuzun önündeki en büyük engel, “Türk sporunun komünistleri’’ olursunuz...