TÜRK BOKSU


Mevcut yapılanmaya bakınız; Boks Federasyon Başkanlığına aday olacak kişiler boksun kalkınması için projeler geliştireceklerine, hileli yollara başvurarak oy toplamaktadırlar.
Edindiğimiz bilgilere göre, ülkemizdeki illerin antrenörlerini zorlayıp bulundukları illerde çok sayıda kulüp kurdurarak, boks federasyon seçimlerinde aday olan şahıslar onların oylarını alarak başkan olabilmektedirler. Türkiye'nin çeşitli illerinde formalite olarak 17 kulüp, 10 kulüp gibi yüksek rakamlarla kulüp kurdurulup antrenörlerin boks adına hiçbir formasyona sahip olmamasına rağmen milli takımlarda onlara görev verilmektedir.
Formalite kurdurdukları kulüplerin antrenörlerde bilgi, eğitim, bilimden yoksun olmalarına rağmen hayatlarında hiç gidemeyecekleri yerlerin sözünü adaylardan alıp oy verdikleri kişilerden almaktadırlar. Bunun neticesinde ülke olarak katıldığımız uluslararası maçlarda adeta yerlerde sürünmekteyiz.
Türk boksu bakanlık ve genel müdürlük olarak adeta başıboş bırakılarak kişilerce rant kapısı, yani basamak olarak kullanılmaktadırlar. Oysa; ahlak, dürüstlük arasında kurulması gereken doğru ilişkiyi kurmaya hiç yanaşılmamaktadır.
1924 yılından beri ülkemizde olan boks branşında bir tek Trabzon'dan bir ilk ve son olan Büyükler Avrupa Şampiyonu çıkmıştır. Baktığınızda 1924 yılından beri münferit birincilikler dışında öyle kayda değer şampiyonluklar görülmemektedir.
Yakın tarihimizde gözlediğimiz antrenörler üzerindeki baskı yukarıda belirttiğim gibi oy olayı, diğeri o hileli oy alma nedeniyle emanet ehline verilmemektedir. Dünya devletleri sistemli, dürüst, bilimsellikle başarıyı yakalayarak spor sorunlarını çözmüşlerdir. Bunun ardından gittikleri her maçta kendi bayraklarını göndere çektirip istiklal marşlarını çaldırmaktadırlar. Bizde bu neden olmasın?
Bütün bunların sonucunda herkesin bildiği gibi, önemine binaen bir daha vurgulamak gerekirse Dünya devletleri katıldıkları turnuva veya resmi maçlarda ülkelerinin reklamını en iyi bir şekilde yapabilmektedirler. Ülkemiz Boks Federasyonu yöneticilik makamındaki sorumlu kişilerde belirsizlik, keyfilik, adam kayırmacılık, torpil, ahbap-çavuş ilişkileri ön planda tutulduğu sürece Türk boksu irtifa kaybetmeye devam edecektir.