Bizler yaşadığımız bölgeyi itibari ile hareketi seven insanlarız.
Tuttuğumuz takımında hareketli, saldırgan oynamasını isteriz.
Tez canlıyız.
Bir an önce takımın gol atmasını bekleriz. Böylede sabırsız insanlarız.
Aklımızdan şu geçebilir.
Turizm futbol ne alaka. Ancak şu var ki sabırsızlığımızı da Turizme de yansıtmaktayız. Gelen turistlerle hemen zengin olmaya çalışıyoruz.
Önceliğimiz gelen turisti rahat ettirmek değil. Önceliğimiz onun parasını ne kadar zamanda ne kadarını alırız hesabı.
Ancak şunu unutuyoruz gelen turist zaten para harcamak için geliyor. Onu mutlu edersek zaten bizlere karşı bonkör olur.
Eğer ki gelen misafirlerin üzerinde belirli bir baskı oluşursa onlar daha da kendilerini çekerler sonrada yapılan yatırımların maliyetleri ile baş başa kalabiliriz.
Bölgemiz ve geleceğimizi daha da güzelleştirmek için değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Değerler doğal olsun olmasın yok etmeyelim. Değerlerimizden en önemlisi insanın insan olması ve yaratılanın yaratandan ötürü sevilmesidir.
Birbirimizi sevelim, gelen insanları sevelim ama bu sevgiyi paraya bağlamayalım.
Para yada maddiyat için sevgi oluşturmayalım. Hoşgörülü bir toplum yaratalım ki bu turizmi daha da yukarlara çeksin.
İçimizdeki popülist düşünceleri yok etmeliyiz ki kendimize ve çevremize zarar vermeyelim.
Sorun istihdam yaratan mucize sektörün çok fazla eğitime de gereksinim duymuyor olması.
Yani ucuz işgücü ve eğitimsiz genç nesil.
Ayrıca bilinçsizce ve denetimsiz bir alışveriş ortamı.
Burada ele alınması gereken konu gelen turistlere hizmet eden, onlara satış yapan, onları gezdiren ve bilgi veren her kesimin birer süzgeçten geçirilmesi gerek.
Eksiklikleri giderilmeli.
Yanlış yapanlar uyarılmalı gerekli düzene girmeyenleri de bu sektörden temizlenmelidir.
Yoksa bizlerin bugünlere bakıp her şeyin güzel olduğu hissine kapılmayalım.
Ekonomimizin yapı taşlarından biri olan Turizmi daha ilerilere götürmek için çalışmalıyız.