NEVZAT AYDIN’IN SKANDAL PAYLAŞIMI VE İŞLETİLMESİ GEREKEN DİSİPLİN SÜRECİ!...
Gazeteci olarak Trabzonspor’u 34 yıldır takip ediyorum. Bu vesileyle yönetim kurullarının da her dönem nasıl çalıştığını çok içinden bilenlerdenim. Onların içindeki büyüklü, küçüklü çatışmaların tanıklığını defalarca yaptım. En demokratik yönetimlerin bile başkanların ağzına nasıl baktığını çok gördüm. Bir karar empoze edilecekse, başkan ve ona yakın üç-dört ismin bir araya gelerek sanki birbirlerinden bağımsız olarak bu fikri savunarak yönetimde kabul etmelerini nasıl sağladıklarına de tanıklık ettim.
Gerçekten çok gergin yönetim kurullarının olduğunu, bunun Trabzonspor’a ne kadar büyük zararlar verdiğini yaşayarak öğrendim. Kimi yöneticilerin işlevsiz kaldıklarını düşünerek istifa ettiklerini, kimilerinin egolarının şişirilmemesi nedeniyle mızıkçılıkla birlikte kendini kabul ettirme çabalarıyla karşılaştım. Toplu istifalara, onurlu ayrılışları da gördüm. Bazı yönetimlerin kulüp için kendilerini, hatta servetlerini feda etme noktasına geldiklerinin de şahidiyim. Ama son yıllarda yaşananlara bir anlam veremiyorum.
Bir önceki başkan İbrahim Hacıosmanoğlu yönetimi döneminde şimdi aramızda bulunmayan Sebahattin Çakıroğlu’nun isyan ederek başkan yardımcılığını bırakıp, muhalefet ettiği günler çok yakın… Bu isim yönetimde kalırken, “Burada Trabzonspor’a verilecek zararları önlemek için bulunuyorum” demişti ama bunun hiçbir şeye yaramadığını görünce istifa etmişti. Şimdi yaşanan ise bundan da öte bir şey… Adeta yönetim içeriden ikiye bölünmüş ve bir kısım muhalefet görevini üstlenmiş, buna karşın başkan ve ona yakın çevrenin her hangi bir önlem alma ihtiyacı hissetmediğini dikkatle izliyoruz.
AYDIN HEP SORUNLU BİR YÖNETİCİ PROFİLİ ÇİZDİ AMA İSTİFA ETMEDİ
Hatırlarsanız bir süre önce Nevzat Aydın ile Ali Rıza Egemen arasında sorun çıkmıştı, hatta ikili kavga aşamasına gelmişti. Ancak bu olaydan önce Aydın, başkan yardımcısı olarak çok güçlüydü. Transfer bu isme teslim edilmişti. Aldığı, ya da aldırdığı isimlerin büyük bölümü futbolcu çöplüğünde yerini alırken, kulübün milyonlarca Euro’su da heba edilmişti. Transfer komitesindeki görevinden alınınca gerilim tırmanmıştı. Aydın, Transfer komisinden ayrıldığını açıklamıştı ama diğer görevlerine devam ediyordu. Oysa onun transfere karıştırılmaması başlı başına bir güvensizlikti ve tüm görevlerini bırakması gerekiyordu. Etik bunu emrederdi.
YÖNETİMİN BİR PARÇASI OLARAK BÖYLE KONUŞMA HAKKI YOK
Sonra Başkan Muharrem Usta, Nevzat Aydın’ı ima ederek eleştirilerde bulundu. Aydın çok sert karşılık verdi bunlara… Birkaç hafta önce de kulüpte yeni görevlendirilme yapıldı. Aydın’a her hangi bir unvan verilmedi. Yine istifa etmesi gerekirdi ama buna hiç gerek duymadı. Belli ki amacı üzüm yemek değil, bağcı dövmekti. Nevzat Aydın yönetim kurulu üyesi kimliğiyle birlikte önce Burak Yılmaz transferinin yanlış, ona ödenen paranın yüksek olduğunu sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Bu eleştirilerinin altına ben de imza atıyorum. Ancak yönetim kurulu üyesi olup da böyle yazmak, takım arkadaşlarını zor durumda bırakmak ve yeni oyuncuyu toplum önüne atmak asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Eğer kendi yönetiminizin yaptığı eylemleri eleştirecekseniz, onun içinde yer almayacaksınız. Ama sanırım Nevzat Aydın ve onun gibileri böyle etik davranışlar pek bağlamıyordu. Son olarak Beşiktaş Gary Medel’i transfer edince, Trabzonspor’un bu oyuncu için Milan ile 5 milyon Euro karşılığı anlaştığını, oysa Beşiktaş’ın sadece 2,5 milyon Euro verdiğini yine sosyal medya hesabından takipçilerine duyurdu. Bu arada menajer Özkan Doğan ki, bu Muharrem Usta’ya en yakın isimlerden biri; onunla bu 2 kat yüksek paranın bağlantısı olduğunu ima etti. Bunlara da sonuna kadar katılıyorum.
SAYIN USTA DİSİPLİN SUÇU İŞLENİ- YOR NEDEN SESSİZ KALIYORSUNUZ?
Neden başka kulüplere çok düşük bedellerle giden futbolcular, söz konusu Trabzonspor olduğunda adeta fiyat olarak füze gibi fırlıyorlar? ‘Büyük takım söz konusu olduğunda fiyatlar yükseliyor” palavrasını yıllarca dinledik ama bunların palavra olduğunu bilenlerdeniz. Bu mazeretin sadece iş bilmezliğin ya da kötü niyetin gizlenme çabası olduğunun da hep farkında olduk. Medel konusunda da Nevzat Aydın’nın şüphesi haklıdır. Ama daha önce de söylediğim gibi, yönetim içinde kalıp, alınan her kararda sorumluluk sahibi olup, sonra da icraatın içindeki bir takım kişileri hedef yapmak, onların kulübün parasını çarçur ettiği veya başka amaçlar için kullandığını ima etmek asla yakışık almaz.
Nevzat Aydın’ın Gary Medel konusundaki imaları aslında yenilir yutulur değildir. Adam resmen Trabzonspor’un 2,5 milyon Euro’sunun birilerinin cebine indirilmek istendiğini söylüyor. Peki Başkan Muharrem Usta ve transferde etkin olan isimler neden sessizliğe gömülüyor. Neden ortalığı birbirine katmıyor. Ya da Nevzat Aydın ile ilgili anında yasal işlem başlatmıyor. Yani kendisini hızlı bir şekilde Disiplin Kurulu’na sevk etmiyor? İmalarının ağırlığına göre ceza almasını sağlamıyor. Yönetim Kurulu üyeliğini düşürmüyor. Evet neden bunları yapmıyor? Size soruyorum Muharrem Bey! Niçin sessizsiniz ve neden disiplin talimatını harekete geçirmiyorsunuz? Yoksa gerçekten bir suçluluk duygusu içinde mi debeleniyorsunuz?
Yanıtınızı bekliyorum!
***
GİULİANO MESELESİ VE FİFA BAŞVURUSU
Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında sürpriz bir şekilde Giuliano Victor De Paula isimle Brezilyalı ama Rusya’nın Zenith kulübünün formasını giyen oyuncu krizi patlak verdi. Bordo- Mavililerin kulübüyle, Sarı-Lacivertlilerin de oyuncuyla anlaşmaya vardığı kamuoyuna yansıdı. Krizin sonunda Rus kulübünün Fenerbahçe’ye bu oyuncuyu 7 milyon Euro karşılığı satıldığı açıklandı. Giuliano da resmi sözleşmeyi yaptı, bu da KAP’a bildirildi. Bu arada Trabzonspor yönetiminin Fİ- FA’ya başvuracağı haberleri kamuoyuna yansıdı. Hatta oyuncunun menajeri tarafından bir video paylaşıldı ve burada Muharrem Usta ile görüşme yapabileceği bilgisi topluma sunuldu.
BİR OYUN OYNANDI VE KURBAN TRABZONSPOR OLDU
Zenith bunu yaparken, Fenerbahçe kiralık almayı planladığı oyuncunun bonservisine talip olmak durumunda kalmış ve 7 milyon Euro’yu, Rus kulübünün kasasına göndermiştir. Fenerbahçe biraz daha yüksek bedelle istediği bir futbolcuyu transfer ederken, Zenith, kiralık gidecek oyuncusundan yüklü bir para kazanmayı başarmıştır. Futbolcu da istediği kulübe gitmiştir. Bir tek mağdur vardır o da Trabzonspor! Peki Bordo-Mavili kulübü yönetenler, Giuliano ile anlaşıp, FİFA nezdinde geçerli olabilecek bir sözleşme imzalamadan, Zenith ile anlaşmaya varmanın bir işe yaramayacağını bilmiyorlar mı? Eğer bunu bilmiyorlarsa gerçekten Trabzonspor zavallılar tarafından yönetiliyor demektir. Bilerek bu oyuna gelmişlerse, ya da oyunun içinde yer almışlarsa Bordo-Mavi renklerine yara almasına sebep olmuşlardır ki bu asla affedilemez.
Sırf Fenerbahçe’ye zarar verme adına böyle bir tiyatronun parçası olmaları bir ölçüde makul karşılanabilir ama yarın aynı şeyi bir başka kulüp, sizin alacak olduğunuz bir oyuncuda aynı şekilde oyun oynarsa yakınma hakkına sahip olamazsınız. Son söz ise FİFA’ya şikayet konusu… Bunun gerçek olduğunu düşünmek istemiyorum. Çünkü FİFA ancak futbolcunun resmi sözleşme imzaladığı kulübü haklı bulur. Bu noktada Zenith de, “Oyuncu Fenerbahçe’yi istediği için ben de oraya vermek zorunda kaldım” diyebilir. Ve bu konuda haklı da bulunur. Trabzonspor ise gururu biraz daha incinmiş olarak kendine biçilmiş rolde bu tiyatro sahnesinden acı çekerek çekilmiş olur.
Acı çektirenler utansın!