GÖNDERİLMESİ DÜŞÜNÜLEN FUTBOLCULAR TÜKETİM ÇILGINLIĞININ AĞIR FATURASIDIR!
Yeni bir transfer sürecine artık girildi. Kuşkusuz futbolseverlerin aklı fikri takımlarının kimleri alacağı, kimleri göndereceğinde… Hatta tutmadıkları takımların da kadrolarını nasıl güçlendirdiğini öğrenmek için TV ekranlarından ayrılmayacaklar, gazetelerin spor sayfalarına daha çok hücum edecekler, internet sitelerinin tıklanma oranı belki de iki katına çıkacak. Sonuçta birçok futbolcu takım değiştirecek, yeni yeni yıldızlar piyasaya sunulacak. Toplumun gözünde albenileri olsun diye, ne kadar önemli isimler oldukları anlatılacak. Futbolun izleyen kitlesi de, bir sonraki sezonu futbolu çok daha üst seviyede oynanan bir lig ile baş başa kalacaklarını düşünerek hayaller kuracaklar. Ama öyle sanıyorum ki her sezon olduğu gibi büyük bölümünde yine hayal kırıklığı yaşanacak.
Çünkü Türkiye’de futbolu yönetenler de, kulüplerin başında yapılacak transferlere, gönderilecek futbolculara karar verenler de gerçek anlamda futbolun içinde gelen, onu özümsemiş, başarı yollarının nerelerden geçtiğini bilmeyen isimlerle yönetiliyor. Bu noktada Trabzonspor kulübü de, diğerlerinden aşağı kalmaz… Her yıl çok sayıda oyuncu transferi gerçekleştiren Bordo-Mavililer, tüm taraftarlarına şampiyonluk heyecanı pompalar ancak kısa bir süre sonra UEFA Avrupa kupası hayalleri kurdurur, nihayetinde beklenen başarı gelmeyince de bir sonraki sezonda büyük işler başarılacağı algısıyla taraftarı uyutulur. Bu dün büyük oranda böyleydi, bugün de böyle, bu şekilde devam ederse yarın da kaderi değişmeyecek.
NE BÜYÜK YILDIZ ADAYLARI YOK OLUP GİTTİLER, OLAN KULÜBE OLDU
Geçmişten birkaç örnek vermek gerekirse Özkan Sümer yönetimi döneminde en pahalı transferler olarak Gaziantepspor’dan sol kanat Maxim Romashenko ve Ankaragücü’nden Augistine Ahinful alınmıştı. Bu isimlerle birlikte şampiyonluğa koşulacaktı. Çünkü iki isim de diğer büyük kulüplerin gündemindeydi ve takımlarının en iyileriydi. Ancak ikisi de Bordo-Mavili ekipte verimsiz olup çıktılar, sonra da yok pahasına elden çıkarıldılar. Çok daha mütevazı isimler alındı ve takım şampiyonluk potasının en güçlü adayı oldu. Mehmet Ali Yılmaz döneminde alınan Zafer Demiray da bu türlerden biriydi. Onu 3 büyük de istiyordu ama Antalyaspor’dan Trabzonspor’a gelmeyi kabul etti. Hiçbir artı üretemedi, kaçarak gitti ve uzun süre de mahkemelerde kulübü süründürdü.
Yine Yılmaz döneminin Oktay Derelioğlu transferi de başlı başına büyük işti. Çünkü Avrupa gençler gol kralıydı ve Türkiye’nin en önemli yıldızı olacaktı. Burada başaramadı, gitti Beşiktaş’ta çok önemli işler yaptı. Atay Aktuğ döneminde Adem Koçak Ankaragücü’nın yıldız adayıydı. Bordo-Mavililerde sıradan bile olamadı. Soner Aydoğdu, Gökhan Ünal da Sadri Şener döneminde alındı. Soner, Gençberlirliği’nde harikaydı. Gökhan ise Kayserispor’da kral olmuştu. Fakat tam bir fiyasko olarak gitmek zorunda kaldılar. Aslında bu tür sayısız oyuncu var ama daha çok Türkiye içinde süper olacağı düşünülen ve dönemine göre yüksek bedellere alınan oyunculardan birkaç örnek verdim. Özellikle büyük beklentiler yaratılarak, önemli paralar ödenerek gelen oyuncuların kaderi hemen hemen hiç değişmedi.
İbrahim Hacıosmanoğlu döneminde alınan Deniz Yılmaz ve Serdar Gürler Elazığspor’un en iyileriydi. Aykut Demir, Gençlerbiliği’nin savunmasındaki en önemli isimdi. Sefa Yılmaz ise Kayserispor’un vitrin oyuncusuydu ve yüksek bedellerle alınmıştı. Aytaç Kara da ise Eskişehirspor’dan A Milli düzeyinde bir futbolcu olarak transfer edilirken, orta sahaya büyük katkı vereceği düşünülüyor, Trabzonspor’un önemli bir iş yaptığı sanılıyordu.
BÜYÜK UMUT OLARAK GELENLERDEN ŞİMDİ KURTULMAK İSTENİYOR
Sonrasında ise Aykut’tan, kiralık gönderilerek geçen sezon kurtulma başarısı gösteren Muharrem Usta ekibi, Serdar Gürler’i Gençlerbirliği’ne satarak büyük iş başardığını düşündü ama bu isim Ankara ekibinin en önemli yıldızı haline geldi. Deniz Yılmaz yine yok pahasına Bursaspor’a gitti. Bir önceki sezonun ikinci yarısının en iyi ismiydi, geride bıraktığımız dönemde bir duraklama yaşadı. Fakat Trabzonspor’daki görüntüsünden çok daha üst seviyede futbol ortaya koydu. Kayserispor’dan alınırken bu ekibin en iyisi olan Sefa Yılmaz ise önce Alanyaspor’a kiralandı, oradan da Gaziantepspor’un yolunu tuttu. Aslında Muharrem Usta ve ekibinin de uygulamalarına bakıldığında geçmişle benzerlikler ortaya çıkıyor.
Bakın geçen sezonun devre arasında Gaziantepspor’dan transfer edilen Muhammet Demir ile Akhisar Belediyespor’dan alınan Güray Vural takımlarının en iyileriydiler. Güray, hiçbir şey üretemedi ve geride bıraktığımız sezonun devre arasında Kayseri’ye gönderildi. Hem de alındığı değerin çok altında… Ama Güray burada büyük patlama yaptı. Muhammet Demir de beklentileri karşılayamadığı için eski takımı Gaziantepspor’a kiralık gönderildi. Burada sakatlıklarla boğuştu, sezonu boş geçirdi. Şimdi Başkan Muharrem Usta ve ekibi yeni yol haritasını belirlerken, geçmişte büyük yıldız ya da yıldız adayları olarak transfer edilen ve Trabzonspor’a çıta yükselteceği sanılan birçok futbolcuyu satmanın, ya da takasla göndermenin planlarını yaparken, yerlerine yeni yıldızlar, ya da yıldız adaylarını alacakları algısıyla taraftarların duygularıyla oynamaya devam ediyorlar.
NDİAYE İYİ OYUNCU AMA BU PARALARI ETMEZ, VAZGEÇİN BU SEVDADAN!
Düşünebiliyor musunuz; Osmanlıspor’un Senegalli orta saha oyuncusu Badou Ndiaye için Sefa Yılmaz, Luis İbanez, Aykut Demir, Muhammet Demir ve Aytaç Kara’nın yanında 2,5 milyon Euro da para verilmesiyle ilgili haberler gazetelerde yazılıp çiziliyor. Bakın Aykut Demir 2 milyon 900 bin Euro bonservis bedeliyle alınmıştı. Muhammet Demir 2 milyon 750 bin Euro, Luis İbanez ise 1 milyon 400 bin Euro bedelle Bordo-Mavi renklere bağlanmıştı. Aytaç Kara için 2 milyon 100 bin Euro’nun yanında o günkü değeri en az 1 milyon Euro kabul edilen Emre Güral bonservisiyle, Mustafa Yumlu ise kiralık verilmişti. Yani 3,5 milyon Euro’yu aşan bir maliyetle gelmişti. Sefa Yılmaz da 3,5 milyon Euro’nun yanında Orduspor’dan 600 bin Euro’ya transfer edilen Anıl Taşdemir karşılığı ve büyük işler başaracağı düşüncesiyle Trabzonsporlu olmuştu.
Yani bir tek Badou Ndiaye için bu 5 futbolcunun verilmesi, Trabzonspor’un kasasından çıkmış olan 16 milyon 800 bin Euro gibi bir rakamın heba edilmesi demektir. Buna bir de 2,5 milyon Euro’yu eklediğinizde rakam 19 milyon 300 bin Euro’ya çıkar ki bu da neredeyse 60 milyon liraya tekabül eder. Peki Ndiaye böyle bir rakamı hak eder mi? Etmez! Kötü futbolcu mu? Hiç de değil! Hatta iyi bir orta saha fakat Osmanlıspor’daki başarılı çıkışını Trabzonspor’da da sürdürme garantisi yok. Onun başarısız olması demek, Bordo-Mavili kulübün korkunç borç yükünün biraz daha artması anlamına gelecek.
KENDİNİZİ DEĞİL, TRABZONSPOR’U KURTARMA PROJELERİNE YÖNELİN
Konu sadece Ndiaye transferinde takasta verilecek, ya da ödenecek rakam değil, tüm transferlerde aynı şeyler geçerli…Bakın bugün ismi geçen kim varsa, her birini yakından tanıyoruz. Emre Akbaba, Tolgay Aslan, Deniz Türüç, Serdar Taşçı, Ramazan falan… Yabancı isimlerde de aynı şey geçerli… Rbery ya da Yaya Toure veya diğer yıldızlar… Hiç fark etmez… Daha önce alınan Oscar Cardozo, Marco Marin, Marcelinho, Musampha, Olsen, Jean Maria Pfaff, Stephane Mbia falan… Her biri dönemlerinin ve takımlarının iyi oyuncuları… Ama hiçbiri Trabzon’da Trabzonspor’da tutmadı… Tüketim çılgınlığının ağır faturası oldu ve hepsini de bu kulüp ödedi…
Bordo-Mavi kulüpte başarılı olan sistem dış transferlerde alınan ve her biri çok büyük beklentiler yaratmayan, düşük maliyetli ama iyi irdelenerek seçilmiş yıldız adayları oldu hep… Bir de kendi öz kaynaklarından yetiştirdiği isimler, büyüdü bu takımda… Büyürken büyüttüler de Trabzonspor’u… O nedenle Muharrem Usta ve ekibine yapacağım uyarı geçmiştekilerden farksızdır. Gelin denenmiş ve kulübü 700 milyon liraya dayanmış borç batağına sokan transfer politikasından vazgeçin. Bu kulübün kendi kimliğine uyan, tarihinde defalarca yaşanmış sisteme geri dönün. Bırakın toplumu 50’ncı yıl şampiyonluğuyla oyalamayı, uyutmayı… Zaman kazanıp, kendinizi kurtarma yolundan ayrılın. Trabzonspor’u hayata döndürecek projeleri hayata geçirin.
Var mısınız?