TRİBÜN

KİRALIK FUTBOLCULAR MESELESİ  VE TRABZONSPOR!

Trabzonspor’da yıllardır uygulanan ama bugüne kadar doğru çözümler üretmeyen genç futbolcuların kiralık gönderilmesi  meselesine değinmek istiyorum. Özellikle altyapıdan gelen oyuncular, üst yapının sürekli transfer ile ayakta durma eylemi içinde yer almasından dolayı adeta idman futbolcusu haline getirilir, bir sonraki sezon kiralık gönderilir, olgunlaşması istenir. Bu uygulanır da bir türlü yararlı bir iş yapılmadığı anlaşılmaz.

Çünkü şu bir gerçek ki kiralık giden futbolcu bir yandan Trabzonspor için düşünülmeyen isimler olduklarını bildiklerinden psikolojik çöküntü yaşarlar. Diğer yandan da gittikleri takımda eğer işler iyi gitmez, paralarını alamazlar, idari ve teknik sıkıntılarla karşılaşırlarsa nasıl olsa geri dönecekleri mantığıyla işi rölantide götürürler. Ve gelişime pek açık olmazlar. Bu sürgit devam ettiğinde de birçoğu kaybolmaya yüz tutar. Nice yıldız adayı olarak Trabzonspor A takımına çıkarılan, idman futbolcusu yapılan ve birkaç dönem kiraya verilen oyuncuda olduğu gibi…

KİRALIK GİDEN İSİMLER KIRILGAN OLUYORLAR

Keşke bu tür futbolcuları bonservisleriyle daha birinci yılda gönderme kararlılığı içinde olsa yönetimler… Çünkü o koşullarda futbolcu, geriye dönüşünün mümkün olmadığını bilir. Gittiği takımda en iyisini üretebilmek ve transfer piyasasında isminden söz ettirmek için kendini zorlar. Bu zorlama da gelişimine katkı yapar, sonra zirveye tırmanma yolunda emin adımlarla yürür. Buna rağmen gelişme gösteremeyenlerin ise zaten futbol dünyasında yeri yoktur. Kaybolmayı hak ederler bir yerde…

Bilindiği gibi Trabzonspor bu sezon başında da, devre arasında da birçok futbolcu kiralık gönderildi. Özellikle takımın yüksek ücret alan isimleri, gittikleri takımlarda henüz bir varlık gösteremediler. Ancak PTT 1. Ligi’ne gönderilen genç futbolcular olumlu görüntüleriyle dikkatleri üzerlerine topladılar. Bunlar arasında Eskişehirspor’a verilen Ramazan Övüç, Şanlıurfaspor’da oynayan Batuhan Artaslan ve Mertcan Çam başı çekiyor. Özellikle Batuhan ve Ramazan yetenekleriyle ve ürettikleriyle takımlarının önemli bireyleri haline geldiler.

KALSAYDILAR TAKIMIN ÖNEMLİ PARÇALARI OLURLARDI!

Bir kere şunun altını çizmekte yarar var. Hiç kimse, ‘Bunlar PTT 1. Ligi’nde iyi oynayabilirler ancak şampiyonluk mücadelesi veren Trabzonspor’da üretken olamazlar’ şeklinde anlamsız bir yaklaşımda hiç kimse bulunmaya kalkmasın. Ben inanıyorum ki, Yusuf Yazıcı da devre arasında Samsunspor’a kiralanacaktı. Bu oyuncu orada başarılı futbol ortaya koysa bile benzer görüşler açıklanacaktı. Ama Yusuf bugün Trabzonspor’un en önemli yapı taşlarından biri oldu. Eğer, Ramazan, Batuhan, Mertcan gibi futbolcular da kalsaydı belki de Yusuf Yazıcı’ya yoldaşlık edeceklerdi.

Şunu da söyleyebiliriz ki, Ramazan Övüç geçtiğimiz sezon Trabzonspor A takımına çıkan ilk genç isimdi. Oynadığı maçlarda ortaya koyduğu performansla herkesin takdirini kazanmıştı. Hatta orta sahanın en iyisi olarak öne çıkmıştı. Ama kolunun çıkması onun Yusuf Yazıcı’nın yerini almasının önüne geçti. Eskişehir’de kiralık oynarken de iyi futbolunun karşılığı zaman zaman Ümit Milli takıma çağrılarak gördü. Batuhan Artaslan ise üç kez A takım kadrosuna dahil edildi. Sonra pilot takıma gönderildi. Burada da iyi oynadı ama yine aynı kaderi yaşadı. Bu kez Şanlıurfaspor’da harikalar yaratıyor. Bir orta saha oyuncusunun yapması gereken her şeyi yapıyor. Aslında moral motivasyon açısından yerlerde sürünmesi gerekirken, o kişiliğiyle ayakta kalabilecek liderliğe sahip olduğunu kanıtladı. Mertcan Çam da iki yıllık kiralık süreci içinde Şanlıurfa’nın değişmezlerinden biriydi.

BANA GÖRE BU GENÇLERDE HAYAT VAR

Bu isimlerin yanında 1461 Trabzon’a gönderilen Muhammet Beşir ve Semih Karadeniz de yetenekleriyle geçen sezon dikkat çekiyorlardı. Bu isimler gelecekte Trabzonspor’a önemli hizmetler verebileceklerini göstermişlerdi. Muhammet bir duygusal travma sonucu henüz çıkışı gösteremedi. Semih ise ağır sakatlığın acısını yaşadı. Ama Bordo-Mavili ekipte tamamlayıcı oyuncu görevini rahatlıkla üstlenebilir diye düşünüyorum.

Sonuçta gelmek istediğim nokta şu… Kiralık gönderilen Batuhan, Mertcan, Semih, Ramazan, Muhammet gibi isimlerin gelecek sezon mutlaka Trabzonspor’a kazandırılması gerekiyor. Her birinin aynı anda oynaması şart değil… Adım adım bu takımın bir parçası haline dönüştürülebilirler. Başkan Muharrem Usta ve Teknik Direktör Ersun Yanal’ın tavırlarına baktığımda yine çok sayıda dış transferle birlikte kulübün ekonomisini felç etme yolunda önemli adımlar atma çabası içinde olacaklar. Onların bu vurdumduymaz ve sorumsuzluk kokan tavırlarından mutlaka vazgeçirilmesi gerekiyor.

OKAY VE ONAZİ’DEN DAHA YETERSİZ DEĞİLLER

Trabzonspor sadece son bir yıl içinde 15 transfer yaptı. Haziran-Ağustos içinde elindeki işe pek yaramayan yabancı-yerli oyunculardan bir kısmını göndermesi, birkaç lider nitelikli ve takımın seviyesini yükseltecek transferin yanında çözüm, bu alt yapıdan gelen, kiralık giden ve başarılı olan isimlerin takıma kazandırılmasıdır. Bu Trabzonspor’u bir yandan kendi kimliğine kavuştururken, diğer yandan da rezalet giden ekonominin düzelmesi yolunda önemli adım olacaktır.

Bir şey daha… Bakın bugün takımın önemli parçası gözüken Okay Yokuşlu, Batuhan Artaslan’dan daha iyi değil… Ogenyi Onazi de Ramazan Övüç’ten… Ben inanıyorum ki gerekli şanslar verilirse bu iki isim gelecek sezon kazanılabilir. Muhammet, Mertcan ve Semih de zamanla bu takımın parçası olabilirler… Bunlara Abdulkadir Ömür, Oğuzhan Acar ve benzeri isimler de katıldığında Trabzonspor çok farklı bir kimlikle yeniden şaha kalkacağı günlerin başlangıcını yapabilir. Bu benim iddiam değil, bu kulübün tarihsel gerçeğidir.

Tabii anlayana, algılayana….

***************************************************************************************************************

SAYIN BAŞKAN; TÜM MESELE EKONOMİYSE BU TRANSFER FURYASI NİYE!

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, Divan Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, yine izleyenlerin büyük bölümünü tatmin etmiş… İşin en önemli kısmının ekonomi olduğunu söylemiş, sürekli olarak da borcun artmasının nedenlerini sıralarken, kur farkından dem vurmuş…  Tabii ki yapılan transferlerin çok büyük bölümü yabancı olursa, dövizin iniş çıkışına göre çok önemli sorunlar yaşayabileceğiniz ya da görece rahatlamalar olabileceği bir gerçek… Bir yandan kur farkından söz edip, öte yandan da sürekli yabancı transferi gerçekleştirmek, ya da yerli oyuncularla ilgili bile Euro ya da dolar üzerinden sözleşmeler yapmak sanırım kendini kandırmaktan başka bir anlam ifade etmez…

Muharrem Usta, Bordo-Mavili kulüpte başkanlık koltuğuna oturduktan sonra tam 15 futbolcu kattı kulübün bünyesine… Bunlar arasında sadece Muhammet Demir, Güray Vural ve Olcay Şahan yerli isim olarak öne çıktı. Diğer 12 ismin tümü de yabancı… Her birine dolar ya da Euro üzerinden ödeme yapılması sözleşmeye yazıldı. Kulüplerine yine döviz bazında para akıtılıyor. Kaldı ki yerli oyuncular içinde kulüpleriyle yapılan tüm anlaşmalarda Euro geçerli kılındı… Yani kulüp bir yandan borç batağındayken ve yönetimlerin de bu batağı kurutmak için çaba harcaması gerekirken, Sayın Usta ve ekibi tam anlamıyla bu bataklığın çapını büyütme mücadelesi verdi.

SUÇU DÖVİZ KURUNA ATIP KURTULMA STRATEJİSİ  ANCAK SAFLARI KANDIRIR

Eğer gerçekten kulübü düşünüyorsanız ve ekonomiyi de rayına oturtmanız şartsa, yapmanız gereken tek şey yabancı oyuncu transferini azaltma mücadelesi olmalıdır. Bu futbolcularla yaptığınız sözleşmelere ise döviz üzerinden anlaşıp, bunun o günkü Türk parası karşılığını sözleşmelere yazmak ve günü geldiğinde de bu şekilde ödemektir. Futbolcu Türk parasını alıp, sonra Euro ya da dolara çevirmekte serbesttir. Yerli kulüplerle de yapılan anlaşmalarda kesinlikle yabancı para birimi konuşulmamalıdır.

Gelin görün ki Sayın Usta bir yandan geçmiş yönetimleri suçlarken, diğer yandan da kendi döneminde borcun katlanması için elinden geleni yapmakta bir sakınca  görmüyor. Kaldı ki Sayın Başkan, göreve geldikten sonra transfer ettiği oyuncu ya da teknik direktörlere, kulübün diğer harcamalarına geçmişten çok daha yüksek paralar verirken, giderlerin hala daha gelirlerin altına düşürülmesine zemin hazırlayacak bir tasarruf politikasına yönelmediğini de hepimize gösteriyor. Buna rağmen sadece döviz kurundaki artışla borcun artmasını açıklamaya çalışmak sadece saf insanları kandırmaya yarayabilir.

Gerçeklerin peşinden koşanları değil….