TRİBÜN

FUTBOL ULEMASI DEĞİLİM AMA!...

Futbol sahalarından gelmedim… Yani profesyonelce oynama şansım hiç olmadı. Ama neredeyse kendimi bildim bileli futbola ilgiliydim. Çocukluğum çamurun, tozun, toprağın, taşların arasında kendimi yerden yere atarak topun kaleye girmemesi yolunda geçti. Mahalle arasında, sahilde, köyde, Yavuz Selim’de, Trabzon Lisesi’nin bahçesinde… Gençlik yıllarımda arkadaşlar iyi bir kaleci olabileceğimi söylerdi ama babamın futbola karşı olan nefreti bu sporu lisansiyer olarak yapmamın önünde adeta bir duvar ördü.

Futbolu oynayanlar, profesyonelce en üst seviyede yapanlar, bizim gibilerin futbol yorumu yapmasına çok içerlerler. Hatta birçoğu, “Biz soyunma odalarından geliyoruz. En üst seviyede oynadık. Bu işi bizden başka kimse bilemez” diye de üst perdeden konuşmaya bayılırlar… Oysa futbol basit bir oyun olmasına rağmen birçok yönüyle bir bilim haline geldiğini algılayamazlar. Futbolu da yorumlayabilmek için hayatın her alanında belli bir duruşun olması gerektiğinin farkında değillerdir. Futbolun tarihini, onun sosyolojik altyapısını, ekonomisini, felsefesini bilmek gerektiğinin farkına varmazlar.

HER SONUCA GÖRE DÜŞÜNCE DEĞİŞTİREN FUTBOL ADAMI OLAMAZ

Ya da gerçek anlamda ideoloji, felsefe, bilim, pedagoji, psikoloji ve daha birçok konuda okumanın, aydınlanmanın gereğinin farkına varmazlar. Bir kısmı korkaktır. Eğer toplumun düşüncesine ters bir şeyler söylemeleri halinde dışlanacaklarını düşünür ona göre pozisyon belirlerler. Acı ama gerçekleri budur. Ben ve benim gibi düşünenler ise işin duygusallığından sıyrılıp, gerçeklerin sesi olma çabası gösterirler…

Tıpkı Trabzonspor’da olduğu gibi…

Trabzonspor’un asla büyük ve görkemli dış transferlerle birlikte kendi kimliğine uygun bir başarıyı temellendiremeyeceğini savunduk durduk. Hala aynı yerdeyiz. Bu sezonun özellikle ikinci yarısında işler çok iyi giderken de, “Bu başarıda yeni transferlerin anlık heyecanları ve kendilerini kabul ettirme çabası önemli rol oynuyor. Yusuf Yazıcı’nın iki yönlü katkısı takımı ateşliyor. Yeni stadın taraftarlarca doldurulması başarıda bir başka etken… Hakemler artık Trabzonspor’u katletmiyor” şeklinde özetlenecek bir reçete ortaya koyarken, “Bu kısa vadelidir. Orta ve uzun vadede bu takımın başarılı olması söz konusu değil. Ersun Yanal ile birlikte gerçek bir başarının gelmesi de kesinlikle düşünülemez” diye de çok iddialı sözler söyledik.

Kuşkusuz birçok kişi kızmış, belki de küfretmiştir.

Trabzonspor’u sevmediğimiz, hatta başarısını kıskandığımızı bile düşünenler olabilir… Ki bunu düşünenlere de kızmıyorum.

KISA VADELİ BAŞARI DEĞİL, ORTA VE UZUN VADELİ DÜŞÜNCE ERDEMLİLİKTİR

Beşiktaş ile oynanan ve 4-3 kaybedilen maçtan sonra Trabzon futbolunun duayenleri, TV’lerde büyük paralarla yorumculuk yapanlar, takımı öve öve bitiremedi. Yenilgiye rağmen, Trabzonspor’un çok büyük bir takım olduğunu dile getirdi. Ben ise bu görüşlere hayret ederken, genişçe bir yazı kaleme aldım. Özetle dedim ki, “Trabzonspor futbolu hücumsal açıdan belli oranda doğru oynadı ama bu çok yetersiz… Çünkü savunmada tam bir rezaletti. Ne alan, ne adam savunmasını, ne takım, ne bireysel olarak uygulayabildi. Dört gol yedi, çok daha fazla da pozisyon verdi. Bu takımın gidişi hiç iyi değil. Trabzonspor ilk yarıda 2-1 kaybettiği ve geçen sezon İstanbul’da 2-1 kazandığı maçlarda futbol oyununun iki yönlü oynama adına çok daha üst seviyedeydi. Bu günkü takımın ise geleceğini hiç iyi görmüyorum.”

Ardından Trabzonspor, Antalyaspor’u deplasmanda 3-0 mağlup etti. Yine büyük methiyeler düzüldü takıma… Bense, “Eğer hakem doğru bir yönetim gösterseydi Trabzonspor 4-3 kaybedebilirdi. Bu galibiyet hakemin Trabzonspor lehine yönetimin eseridir” şeklinde görüşlerimi ifade ettim. Ve aradan 3 hafta geçtikten sonra bakıyorum da Ersun Yanal ve takım yerden yere vuruluyor. Şaşırmıyor değilim. Kendine futbol uleması süsü verenlerin bu kadar kısa sürede bu kadar keskin dönüşlerinin olması insanın canını acıtır sanırım ama nasılsa toplum dünü unutuyor.

Ben de kendi adıma şunu söylüyorum…

Futbol uleması değilim ama izleyen, okuyan, düşünen, düşündüğünü anlamlandırmaya ve bundan bir sonuç üretmeye çalışan bir insanım..

İyi ki de futbol uleması değilmişim!!!

***********************************************************************************

YANAL 18 TRANSFER Mİ İSTİYOR?

Geçen hafta Trabzonspor başkanı Muharrem Usta’nın, Fenerbahçeliliği tescilli Fanatik Gazetesi’ne gidip, genel yayın yönetmeninin bacak bacak üstüne attığı bir pozisyonda kendisi el pençe-divan vaziyette gün süren bir röportaj verdi. Bordo-Mavili kulübü yönetenlerin tarzıdır, Fenerbahçe ve diğer İstanbul takımlarına biat etmiş gazete ve televizyonlara özel ilgi gösterirler. Onların Trabzonspor’a verdiği zarar umurlarında değildir. Yeter ki kendi vitrinlerini düzenlesinler… Sanırım Muharrem Usta da bunlardan biri olsa gerek…

Neyse verdiği röportajdan sonra bir baktım üst üste Fanatik Gazetesi’nde transfere yönelik üst üste özel haberler çıkıyor. Tabii ki bir gazeteci olarak salak olmadığıma göre kendi kendime dedim ki, “Muharrem Usta röportajı verirken, perde arkası bir çok olayı da kendi ağzından yazılmama koşuluyla buradaki arkadaşlarla paylaşmış.”  Bu da doğaldır. Biz de röportaj yaparken birçok özel bilgiyi alıp, sonra kaynağı gizleyerek verdiğimiz çokça haber yapmışızdır. Ama Fanatik Gazetesi’nde Cumartesi günü için bir haber dikkatimi çekti.

YANAL 18 TRANSFERDEN SÖZ EDİYORSA KAPININ ÖNÜNE KOYARSINIZ

Bu haberde, Ersun Yanal’ın Muharrem Usta’dan 8 değil, 18 transfer istediğini dile getiriyordu. Yanal’ın sadece takımı sahada güçlü kılacak değil, kulübede de en az sahadakiler kadar kaliteli oyuncuların bulunması gerektiğini anlattığı aktarılıyordu. Şaşırmadım değil… Eğer Ersun Yanal gerçekten bu ifadeleri kullanmışsa, mevcut kadroya bırak 18, 8 transfer istemişse ve Muharrem Usta onu hala görevde tutuyorsa ya futbol dünyasını hiç bilmiyor, ya da Trabzonspor’a bilerek, isteyerek zarar vermeye çalışan bir ismi görevde tutarak, kendisi de en az o kişi kadar bu kulübe acı çektirme peşinde koşuyor demektir.

Kusura bakma Sayın Başkan da bu takıma siz geldiğinizden itibaren tam 15 transfer gerçekleştirdiniz. Bunlar arasında Onur Recep Kıvrak, Yusuf Yazıcı, Aytaç Kara, Yusuf Erdoğan… Dame N’doye, Uğur Demirok gibi isimler de yok… Yaptığınız bu 15 transferi Ersun Yanal ile birlikte gerçekleştirdiniz. Uğur, Aytaç ve Onur’u da Ersun Yanal aldırmıştı. Yani mevcut kadrodaki isimlerin 18’i Yanal’ın onayıyla bu takıma alınmış… Ve aynı teknik direktör şimdi gerekirse 18 isim alınmasından söz ediyor.  Hem de utanmadan, sıkılmadan…

İŞİNE SON VERİN KULÜBE 15-20 MİLYON EURO ZARAR VERMESİNDEN KURTARIN

Tamam onun utanması, sıkılması yok da, sizler Ersun Yanal’ın adeta menajerler, bazı kulüpler ve futbolcuları zenginleştirme aracı olarak Trabzonspor’u kullanmaya çalıştığını görmüyor musunuz? Eğer görmüyorsanız, istifa edin ve bu kulübe daha çok zarar vermeyin. Eğer görüyor ve göz yumuyorsanız Trabzonspor gerçekten Bordo-Mavi renkleri hiç sevmeyen, benimsemeyen insanlara emanet demektir. Eğer ikisi de değilse, sizden beklenen tek şey var biliyor musunuz?

O da Ersun Yanal’ın işine son vermektir. Hem de hiç tereddüt etmeden, eliniz titremeden.

Tazminat mı?

Boş verin onu… Ersun Yanal’ın bir yıllık alacağı 1 milyon 800 bin Euro… Verirsiniz kulübü bu kadar daha zarara uğratırsınız ama geleni doğru seçerseniz, gerçekçi bir transfer politikasıyla Trabzonspor’u en az 15-20 milyon Euro zarardan kurtarırsınız…

Anlıyor musunuz?