TRABZON'UN KUVVACI MİLLETVEKİLİ ALİ ŞÜKRÜ BEY’İN “İTİBARLI” HAYATI

Türk siyasetinin gelmiş geçmiş en önemli milletvekillerinden, Osmanlı Parlamentosu'nda ve 1920-1923 yılları arasında TBMM'de Trabzon milletvekilliği yapan Ali Şükrü Bey, görevi sırasında ve 27 Mart 1923 günü hunharca diye tarif edilen bir cinayet sonucunda Ankara'da öldürülmüştür. Ali Şükrü Bey, Ankara'da Meclis'e katılmak üzere giderken 6 Mayıs 1920 tarihinde Samsun Çarşamba civarında öldürülen merhum Trabzon milletvekili Eyübzade İzzet Bey'den sonra, Trabzon'un öldürülen ikinci milletvekilidir.  

Ali Şükrü Bey Kimdir?

Trabzon’un ünlü milletvekili Ali Şükrü Bey, 1884 yılında İstanbul Kasımpaşa'da doğmuştur. Beşikdüzü ilçesinden (eski adı ile Şarli) Reiszade Hafız Ahmed Bey’in ve Sadberk Hanım’ın oğludur. İlk öğrenimini Trabzon’da tamamladıktan sonra, 1898 yılında Heybeliada Bahriye Mektebi’ne girmiştir. 1902 yılında Harbiye sınıfına geçmiş, Bahriye'de çeşitli görevler almıştır. 27 Nisan 1911 tarihinde yüzbaşı olmuş, Sultaniye ve Orhaniye gemileriyle, Yarhisar torpidosunda ve Nevşehir gambotunda seyir subaylığı yapmıştır. İstanbul’daki Deniz Müzesi’nde görevliyken 13 Haziran 1914 tarihinde mesleğinden istifa etmiştir. Ali Şükrü Bey, Bahriye'de sadece bir muvazzaf olarak görev yapmamış, entelektüel bir bahriyeli olarak da hareket etmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, Deniz Kurmay Başkanlığında görevliyken kurulan Donanma Cemiyeti’ndeki faaliyetleri ve Donanma Dergisi’ndeki yazıları ile dikkat çekmiştir. Askerlik vazifesinden ayrıldıktan sonra İstanbul’da Ayyıldız Matbaasını kurmuş ve yayın hayatında etkili çalışmalara girişmiştir. İstanbul’daki yaşamı süresince Kanlıca’da ikamet etmiştir.

Ali Şükrü Bey, Trabzon'u temsil yetkisini layıkıyla üzerinde taşıyan bir milletvekili olarak karşımıza çıkmaktadır. Milletvekili olarak Trabzon’a dair konuları yüksek hassasiyetle Meclis'e taşıma, takip etme yaklaşımları yanında, bir Türkiye milletvekili olarak ve bir fikir adamı olarak da hareket etmiştir. Asla bir kabilenin, bir ilçenin, bir ilin milletvekili gibi değil.. Kavi, cesur, hakkaniyetli, fikir sahibi ve bir entelektüel sima olarak Ali Şükrü Bey'in duruşu, Trabzon gibi zor bir coğrafyanın milletvekillerinin ve hatta tüm ülke milletvekillerinin nasıl olması gerektiği konusunda bize çok ciddi hatırlatmalarda bulunmaktadır.

Ali Şükrü Bey'in bir milletvekili olarak dopdolu bir portresi vardır. Bu dolu portreye bakıldığında evvela şu görülmektedir ki Ali Şükrü Bey, hayatını memleketine vakfetmiş bir şahsiyettir. Ali Şükrü Bey, yazılarıyla yayın hayatını yönlendiren ve kamuoyu oluşturan inisiyatif sahibi bir kişiliktir. Yabancı dil bilen ve Avrupa kamuoyundaki gelişmeleri hızla TBMM'ye tercüme eden ufku açık bir milletvekilidir. Çanakkale harbi sırasında düşmanı berhava eden mayınların tapalarının önemli kısmını büyük zahmetle Almanya’dan getiren bir fedakardır Ali Şükrü Bey. Ali Şükrü Bey; Kuvay-ı Milliye’yi sınırsızca destekleyen, pontusçu faaliyetleri engellemeye çalışan bir kuvvacı milletvekilidir. Ali Şükrü Bey, askerlikten firar olaylarını ahlaksızlık olarak niteleyen cesur ve vatansever bir insandır. Fakat, Ali Şükrü Bey'in vatanseverliği sözde değil özdedir. Hayatının her safhasına etki etmiş vatanseverlik şuuruna sahiptir. Ali Şükrü Bey, inanmış bir vekildir. İnancı da, vatanseverliği gibi hayatının her safhasına nüfuz etmiş özde bir inanç yaklaşımıdır. Aynı Ali Şükrü Bey, milletvekillerinin müteahhitlik yapmalarını şiddetle eleştiren bir ahlak nümunesi milletvekilidir.

Milli Mücadele'deki Rolü Nedir?

Mondros Mütarekesinden sonra işgalcilere karşı İstanbul’da oluşan milli müdafaanın içinde yer almış ve Cağaloğlu’nda bulunan matbaasını Milli Mücadele’nin gizli teşkilatı olan Karakol Cemiyeti için çalıştırmıştır. 23 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’daki Sultanahmet Mitingi’nden sonra İstanbul’da; Gazeteci Velid, Ahmet Cevdet, Binbaşı Osman, Rizeli İlyas Sami Kalkavan, Armatör İbrahim Kaptan, Bayburtlu Tayyarağazade Necip beylerin katıldıkları ve Trabzon eski Gümrük Müdürü Nuri Bey’in idare ettiği bir toplantı yapılmış ve bu toplantıda; İstanbul’da gizli ve silahlı bir teşkilatın kurulup, düşmana karşı harekete geçilmesi kararlaştırılmıştır. Toplantıya katılan Ali Şükrü Bey, Anadolu’ya geçilmesini önermiş, birkaç gün sonra Ali Şükrü Bey ile Binbaşı Osman, Kırım Vapuru ile Trabzon’a gitmiştir. Ali Şükrü Bey, Milli Mücadele döneminde Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti tarafından Of temsilcisi seçilerek Erzurum Kongresi’ne gönderilmek istenmişse de, Oflular bunu kabul etmemiş ve Yunus Sıtki (Bulut) Efendi’yi kongreye göndermişlerdir. Buna rağmen Ali Şükrü Bey, 12 Ocak 1920 tarihinde Osmanlı Mebusan Meclisi’ne Trabzon milletvekili seçilmiş, Meclis’te Misak-ı Milli’nin kabul edilmesinde etkili olmuştur. 25 Nisan 1920 tarihinde TBMM Başkanlığı’na verdiği önergede; her mebusun kendi seçim bölgesinden 5-10 inançlı kişiyi getirerek bir Milli Muhafız Müfrezesi kurulmasını teklif etmiştir. Bu teklifin kabulünden sonra, hemşehrim dediği Giresunlu Topal Osman'ın Ankara'ya gelmesine vesile olmuş ve Meclis Muhafız Taburunun oluşturulmasına katkı vermiştir. Meclis Muhafız Müfrezesi ise, en başta Gazi Mustafa Kemal’i ve tüm milletvekillerini koruyacaktır.

TBMM'deki Faaliyetleri Nelerdir?

Ali Şükrü Bey, Osmanlı Mebusan Meclisi’nin işgalci güçlerce dağıtılmasından sonra İstanbul’dan Ankara’ya gitmiş ve 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM’nin açılışında hazır bulunmuştur. 28 Nisan 1920 tarihinde önerdiği men’i müskirat kanunu (içki yasağı kanunu), 14 Eylül 1920 tarihinde kabul edilmiştir. TBMM’de, Dışişleri, İrşad, Anayasa, Milli Savunma, Milli Eğitim ve İçtüzük komisyonlarında çalışmıştır. TBMM’de ilk grup olan Müdafaa-i Hukuk Grubu’na (daha sonraki Halk Fırkası) katılmamış ve muhalefetteki 2. Grubun (daha sonraki Terakkiperver Fırka) yanında yer almıştır. Ankara’da Ali Şükrü Matbaası’nı kurmuştur. 19 Ocak 1923 tarihinde Tan adıyla 2. Grup muhalefetinin sözcülüğünü yapan bir gazete çıkarmıştır. Meclis’te hemen hemen her konuda görüş belirtmiş, eleştirilerde bulunmuştur. 37’si gizli oturumlarda olmak üzere, yaptığı 183 konuşma ile TBMM’de önde gelen hatiplerden biri olmuştur. Altı soru önergesi vermiştir.

TBMM içinde çok aktif bir milletvekili olan Ali Şükrü Bey; Milli Mücadele için milli ruhun uyandırılmasına çalışmıştır. Misak-ı Milli’yi tam olarak savunmuş ve konuşmalarında bu sınırları Mekke ve Medine’ye kadar uzun tutmuştur. Avrupa kamuoyunun kazanılmasına çalışmış ve bu sebeple sürekli olarak yabancı basını takip ederek yabancı basındaki haberleri milletvekili arkadaşlarına tercüme etmiştir. Kuvay-ı Milliye’yi sınırsızca desteklemiş ve pontusçu faaliyetleri engellemeye çalışmıştır. Subayların maaşlarının arttırılmasını talep etmiştir. Askerlikten firar olaylarına karşı çıkmış ve bu durumu ahlaksızlık olarak nitelemiştir. Gelir getireceği için bedelli askerliğe sıcak bakmıştır. Başkumandanlık yetkisinin sürekli olmasına karşı çıkmış, meclisin tatile girmesine itiraz etmiştir. Milletvekillerinin dokunulmazlığını savunmuş ama milletvekillerinin müteahhitlik yapmalarına karşı çıkmıştır.

Şehadeti

Açık sözlü, sözünü esirgemeyen ve sert bir muhalefet yürüten bir şahsiyet olan Ali Şükrü Bey, Lozan görüşmelerinin bazı maddelerine şiddetle karşı çıkmıştır. Misak-ı Milli’den taviz verildiğini belirterek, Mehmetçiğin süngüsü ile kazanılan büyük zaferin Lozan’da heba edildiğini; Musul, Kerkük ve Ege adalarından söz edilmemesini ve Yunanistan’dan hiçbir tazminat alınmamasını ağır bir dille eleştirmiştir. Açıklamaları, Meclis’te büyük tartışmalara ve kavgalara yol açmıştır. 1923 yılı Mart ayının son günlerinde Ankara'da bir anda ortadan kaybolmuştur. Her yerde aranmasına rağmen bir süre bulunamamıştır. Nihayet, ölüm tarihinden üç gün sonra 27 Mart 1923 tarihinde Ankara civarında cesedine rastlanmıştır. Olayı anlatan ve nakleden çoğu kaynağa göre, yapılan incelemelerden sonra Ali Şükrü Bey’in Giresunlu Topal Osman tarafından öldürüldüğü anlaşılmıştır. Daha önceleri Ali Şükrü Bey’le iyi görüşen Topal Osman, hemşehrisi ve koruyucusu durumundaki Ali Şükrü Bey’i Samanpazarı’ndaki evine davet ederek onu orada bir oyunla ve fedaileri vasıtasıyla anlaşılması güç bir sebeple boğdurmuştur. Ali Şükrü Bey'in vefatı Trabzon'da büyük üzüntülere ve tepkilere yol açmıştır. Her düşüncedeki Trabzonlu o dönemde Ali Şükrü Bey cinayetini bir haysiyet meselesi haline getirmiştir. Ali Şükrü Bey, Trabzon'da "Şehid-i Muhterem-i Vatan" olarak bilinmiştir. TBMM'deki kayıtlara göre ise şehid sayılmıştır. Ali Şükrü Bey’in naaşı Trabzon’a götürülmüş ve burada düzenlenen büyük bir cenaze töreninden sonra Trabzon Boztepe’de defnedilmiştir. 8 Ekim 1955 tarihinde Trabzon Belediyesi, Ali Şükrü Bey’in Boztepe’de bulunan mezarının onarılması için 3023 lira 42 kuruşluk ödenek ayırmış ve Boztepe'deki kabri yeniden yaptırılmıştır. 16 Mayıs 2010 tarihinde ise Ali Şükrü Bey’in Boztepe’deki mezarı yenilenmiş, 2019 yılında mevcut hali inşa edilmiştir.

Bugünkü Trabzon ve Ali Şükrü Bey

Acı olan bir gerçek var ki o da Trabzon'da şu an ki neslin çoğunun, Trabzon Boztepe'de insanların çaylarını yudumladığı bir çay bahçesinin köşesinde kalmış Ali Şükrü Bey'i tanımamasıdır. Ali Şükrü Bey cinayeti elbette ortaya konulmalıdır ama ciddiyetle incelenmesi gereken esas konu, bugünkü Trabzon kamuoyu ve Trabzon siyaseti Ali Şükrü Bey portresinin neresinde bulunmaktadır. Ali Şükrü Bey anlaşılabilmiş midir? Trabzon siyaseti ve siyasetçisi için taşıdığı anlam nedir? Trabzonlu entelektüeller için ne anlam taşımaktadır? Ali Şükrü Bey’in adını, Trabzon’daki bir çay bahçesi ve bir düğün salonu dışında nereye verebilmiştir Trabzon? Bu ve benzeri sorular artırıldığında, Ali Şükrü Bey'in anlaşılması meselesinin bir cinayetin araştırılmasıyla sınırlı kalmaması ve Ali Şükrü Bey'in siyasi, insani ve kültürel portresi itibariyle Trabzon ve hatta Türkiye kamuoyunda tanınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Ali Şükrü Bey, dönemi bilenlerin kanaatine göre politik bir insan değildir. Öyle de davranmamıştır. Bir memleket müdafiidir. Bununla birlikte, Trabzon'da hatırlanmamak sadece Ali Şükrü Bey'le sınırlı değildir. Ali Şükrü Bey yanında, birer yüksek şahsiyet olarak nitelendireceğimiz diğer milletvekillerinden bir Eyübzade İzzet Bey, bir Ali Naki Efendi, bir Faik Ahmet Barutçu, bir Adnan Kahveci, bir Prof. Dr. Osman Turan gibi şahsiyetler de çoğu Trabzonlunun ama özellikle genç neslin pek hatırlamadığı şahsiyetlerdir. Bu isimlere dair özelliklerin bilinmesi, Trabzon'un şehir ve insan omurgasını dik tutacaktır. Böylesi nitelikli portreler, Trabzonluya daha büyük işler yapmak için kuvvet verecek, ufuk kazandıracaktır.

Vaziyet ve Ali Şükrü Bey’in İtibarı

Bugünlerde ortaya konulan Topal Osman’a iade-i itibar konulu kanun teklifi, çok ciddi bir tartışma konusu haline gelmiştir. Hatta konu, kanaatimizce, yüksek bir vatanperver olan Ali Şükrü Bey’in kemiklerini sızlatmıştır. Evvela şunu sormak gerekiyor. Ali Şükrü Bey ve Topal Osman meselelerini tekrar açacak ve kapanmış gibi görünen bir yarayı tekrar deşecek adımlar, siyasetçilerin konusu mudur?  Bu konuda, tarihçilerce ve yetkili araştırma komisyonlarınca esaslı bir inceleme yapılmış mıdır da, iade-i itibara başvurulmaktadır? Bununla birlikte bilinmeli ki, tarihte yaşanmış ve hassasiyetle ele alınması gereken meseleler esasen objektif, alanına hakim, nefsi sıkıntılarını aşmış, adap erkan bilen, kendini savcı zannetmeyen, entelektüel ve vicdanlı tarihçilerin meselesidir. En başta konuyu esaslı tarihçilere havale etmek ve hatta bir araştırma komisyonu kurulmasını teklif etmek varken, Ali Şükrü Bey’i görmezden gelen bir iade-i itibar meselesi doğru olmuş mudur? Durum böyleyken, konuyla ilgili bir yasal düzenleme çıkar da Ali Şükrü Bey ikinci defa mağdur edilirse, bilinsin ki, Ali Şükrü Bey ömrünü vakfettiği hatta feda ettiği Ankara’ya ve Trabzon'a artık Boztepe'den daha kırgın bakmaya devam edecektir. Yüksek şahsiyetini ancak okuyarak tanıdığımız o Ali Şükrü Bey, bir daha dönüp de tarafımıza bile bakmayacaktır. Böyle bir iade-i itibar meselesi karşısında, bizim yörenin değimiyle, “Fadime Hala” gibi ellerini, gözlerini yumup susanlar ise bu meselenin vebalinin altında kalırlar. Öyleyse bu ülkenin vatanperverleri kolay harcanmamalı. Zira bu ülkede en zor yetişen şeylerden biri, vatanperver insan. Dolayısıyla bir taraftan tarihte yaşanmış acıların konusunu olur olmaz yerde açmak, bir taraftan rövanş duygusuyla hareket etmek, diğer taraftan hakikati görmezden gelmek hiç birimize yakışmadığı gibi fayda da sağlamaz. Başka ekmeklere yağ süreriz ancak.

Öte yandan, durumdan vazife çıkarıp bir Trabzon-Giresun ihtilafı oluşturmaya, tarihi acılardan anlam devşirmeye ve sosyolojik bir kimlik oluşturmaya kimsenin hakkı yoktur, haddi de. Bilinmeli ki, Trabzon ile Giresun kadim kardeş şehirlerdir. Çepni kültürünün iki yakasıdırlar. Trabzon ile Giresun sadece kardeş değil, müttefiktirler. Ama Trabzon ve Giresun’un kardeşliği Topal Osmanla başlamaz ve onunla sınırlı değildir. Onu aşan bir kadim birlikteliği vardır bu iki güzel şehrin. Öyle ki, Trabzon ve Giresun, memleketi Moskof’a karşı Batum’da, Artvin’de, Of Baltacı’da, Araklı Karadere’de, Araklı Madur’da ve Polut’ta, Tonya’da, Harşit’te beraber savunmuşlar, toprağa beraberce düşmüşlerdir. Şuurlu, fikri hür ve vatanperver insanlar konuya böyle bakmalıdır.

Dolayısıyla zamanı, zemini ve hedefi doğru olmayan bu enteresan itibar meselesine dur denilmesi ve hunharca katledilmiş bir vatanperver Ali Şükrü Bey’in itibarına zarar verilmemesi gerekmektedir. Bu arada, eğer Topal Osman üzerinden bir takım dış mahfillere mesaj verilmeye çalışılıyorsa şu da bilinmeli ki, bu ülkede kuvvetli bir devlet, ordu ve bütün bunların dayanağı hatta esası olan koca yürekli bir millet vardır. Bu büyük potansiyel, o malum mahfillere yeter de artar bile. Bununla birlikte eğer tarihteki kişiliklerden hareketle birilerine yine de mesaj verilecekse eğer, bunun esasen Ali Şükrü Bey’e iade-i itibar yapılarak, Misak-ı Milli’nin dışarıda kalan parçalarına ulaşılması için verilmesi de çok daha akıllıca ve stratejik bir yaklaşım olacaktır.

Ali Şükrü Bey Hakkında Okunacak Bir Kaynakça

Ahmet DEMİREL, Ali Şükrü Bey’in Tan Gazetesi, 2. Baskı, İstanbul 2017.

Feridun KANDEMİR, Siyasi Cinayetler, İstanbul 1955.

İsmail AKBAL, Milli Mücadele Döneminde Trabzon’da Muhalefet, Trabzon 2008.

İsmail HACIFETTAHOĞLU, Ali Şükrü Bey, Ankara 2003.

Kadir MISIROĞLU, Şehid-i Muazzez Ali Şükrü Bey, İstanbul 2012.

Mahmut GOLOĞLU, Erzurum Kongresi, 2. Baskı, İstanbul 2011.

Murat YÜKSEL, Ali Şükrü Bey ve Topal Osman Ağa, Trabzon 1993.

Necmettin ALKAN-Uğur ÜÇÜNCÜ, Ali Şükrü Bey Mücadeleyle Geçen Bir Ömür, İstanbul 2017.

Sadık SARISAMAN, “Birinci Dönem TBMM’de Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in Faaliyetleri”, Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih Dil Edebiyat Sempozyumu, C. I, Trabzon 2002.

Türk Parlamento Tarihi, C. III, Ankara 1995.

Veysel USTA, “Ali Şükrü Bey”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, EK-1. Cilt, Ankara 2020.

Yahya DÜZENLİ, I. Mecliste Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey, Ankara 2017.