63 yılı aşan yayın hayatıyla Türkiye’nin Varlık Dergisi ile birlikte en uzun soluklu edebiyat dergisi olan Kıyı, Trabzon’dan edebiyata açılan liman olmaya devam ediyor.
1961 yılında yayın hayatına Trabzon’da başlayan Kıyı Dergisi, 63. Yılında 311. Sayısıyla okuyucusuyla buluşmaya devam ediyor. “Trabzon’un denize ve şiire açılan penceresi” olarak adlandırılan Ganita’da doğa Kıyı Dergisi; Ziyad Nemli, Ahmet Selim Teymur, Gündoğdu Sanımer öncülüğünde kuruldu. Türkiye’de Varlık Dergisi ile birlikte en uzun soluklu edebiyat yayını olarak varlığını sürdüren Kıyı Dergisi, Trabzon’da yayınlanmasına karşın ‘taşra’ yayını özelliği göstermeyen bir Türkiye edebiyat dergisi olarak tanındı.
Çeşitli dönemlerde ekonomik, politik atmosfer nedeniyle 5 kez yayınlarına ara veren Kıyı Dergisi, 6’ncı dönemine başladığı 2022 yılından bu yana 321. Sayıya ulaştı.
Derginin kuruluş yıllarından bu yana hikayesine tanık olan Birgün Gazetesi Yazarı Atilla Aşut, Kıyı’nın 1961 yılında ‘sanat ve politikanın yaşamın en temel iki öğesi’ olduğu dönemde kurulduğunu söylüyor.

‘GANİTA AKŞAMLARINDAN DOĞDU’
Derginin doğuşunu anlatan Aşut, “Trabzon’da, Hâkimiyet Gazetesi’ni yönettiğim günlerdi. O günler, Ziyad Nemli, Ahmet Selim Teymur, Gündoğdu Sanımer, Rasim Şimşek, Mustafa Beşgen gibi sanatçı arkadaşlarla yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Adlarını saydığım bu insanlar, Kıyı Dergisi’nin ilk çekirdek kadrosunu oluşturuyordu. ‘Kıyı’ adı, ‘Ganita akşamlarının bu doğal çağrışımları arasında biçimlendi” sözleriyle o günleri anıyor.
Trabzon’un sanat hafızası mekanlarından Ganita’da derginin biçimlendiğini anlatan Aşut, şu sözlere yer verdi:
“Ganita o yıllarda sanatçılarının uğrak yeridir. Kıyı’yı hazırlayan gençler Ganita’yı mekân tutarlar. Mehmet Salih, Ganita’nın meşhur tavşankanı çayından servis yapmaktadır Kıyı’nın hazırlıklarıyla boğuşan gençlere." İlk Kıyı, 1961’in ekiminde Ganita’dan ses vermiştir kültür sanat dünyasına. Ekim 1961- Ağustos 1962 tarihleri arasında 11 sayı yayımlanan ilk dönem Kıyı’nın sahibi Ziyad Nemli, sorumlu yönetmeni Necmi Duman idi. İlk sayı, Cemal Rıza Osmanpaşaoğlu’nun sahibi bulunduğu Trabzon Matbaası’nda diğer sayıları ise Orhan Tuğtekin’in İnkılâp Matbaası’nda basıldı.

‘KIYI BİR GELENEĞİN ADI OLDU’
Dört sayfa olarak yayımlanan Kıyı, 1960’lı yıllarda Trabzon’un kültür ve sanat birikimini yansıtan özgün bir dergiydi. O yılların koşullarında Kıyı’nın gücü ancak 11 sayı çıkmaya yetmişti. Bu ilk yolculuğa baktığımızda Kıyı’nın Cumhuriyet döneminin çağdaş sanat-edebiyat birikiminden yararlanarak kendine özgü bir çizgi oluşturduğunu görüyoruz. Bu çizgi, Kıyı’yı zaman içinde yayınına ara verse de bir geleneğin adı yapmıştır.
Kıyı’nın ilk dönemlerinden bu yana Aşut’un dışında ressam, heykeltraş ve grafiker Prof. Süleyman Saim Tekcan ve Dr. Mustafa Duman hayatta kalanlar oldu. Halk kültürü  ve folklor alanında 25 kitap 360 makalesi bulunan Duman, ilk şiirinin 1962 yılında yayınlandığı Kıyı Dergisi’ne 63. Yılında da yazmaya devam ediyor.
Kıyı’da ilk şiirinin yayınlandığında 16 yaşında olduğunu kaydeden Dr. Duman, “Aradan 63 yıl geçti. Günümüzde de Kıyı’da yazılarım çıkıyor. Kıyı, yöre kültürü, sanatı ve edebiyatı için değerli bir kaynak olduğu kadar Türkiye ölçeğinde de önemli ürünlerin yer aldığı bir dergidir. Kıyı’nın aynı zamanda benim yaşamımda da bazı ilklerin gerçekleştiği dergi olarak ayrı bir yeri vardır” sözleriyle derginin kişisel yaşamındaki öneminden bahsetti.

Oluz Höyük’te keşfedilen tarihi tapınakların inşasında kullanılan gizemli taşlar araştırılıyor Oluz Höyük’te keşfedilen tarihi tapınakların inşasında kullanılan gizemli taşlar araştırılıyor

11 SAYININ ARDINDAN 7 YIL ARA VERİLDİ
Ağustos 1962’de 11. Sayısından sonra kapanan Kıyı, 7 yıl sonra 1969’da Rasim Şimşek yönetiminde Fatih Eğitim Enstitüsü Öğrenci Derneği tarafından yeniden yaın hayatına başladı. İkinci dönem Kıyı’da uzun ömürlü sürmez. Mayıs 1969-Kasım 1970 tarihleri arasında 19 sayı yayımlanır. İkinci dönem Kıyı’nın kapanmasında dönemin siyasi koşulları ve dergiyi hazırlayan gençlerin Fatih Eğitim Enstitüsü’nden mezun olmalarının da etkisi vardır.
1970’e kadar iki ayrı dönemde edebiyat dünyasında beğeni toplayan Kıyı Dergisi, İstanbul ve Ankara yazın hayatında da ilgi ile takip edildi. Şair Cemal Süreya da Milliyet Sanat’ın 5 Mart 1976 tarihli 174. Sayısında dergileri irdelerken Kıyı’yı da yer vererek “Sanat üstüne, dil üstüne yazılar. Özellikle soyut sanat üstüne denemeler ağır basıyor. Belli bir düşünce çizgisi, hatta bir sanat tavrı değil, genel bir sanat sevgisi söz konusu...” değerlendirmelerinde bulundu.

12 EYLÜL’ÜN ARDINDAN BİR PENCERE OLDU
Kıyı yeniden yayın hayatına dönmek için uzun yıllar bekledi. 1980’li yıllar geçilirken 12 Eylül’ün daralttığı, sınırladığı kültür sanat yaşamına bir pencere açmak isteyen Trabzon’daki sanatçılar bunun yollarını aradır. Derginin kurucularından Ahmet Selim Teymur’un öncülük etmesiyle Gündoğdu Sanımer, Ziyad Nemli, Raif Özben ve Rasim Şimşek, Kıyı’nın yeniden yayımlanması için bir araya geldi. Kıyı 3. Kez 1981 nisanında yeniden yayın hayatına döndü.

16 YAŞINDA TANIŞTI, KIYI’DAN AYRILMADI
1981 sonrası Kıyı sayılarında yer alan şair Ali Mustafa, dergi ile Fatih Yüksek Öğretmen Okulu’nda tanışanlardan. Kıyı’yı ilk kez öğretmeni Rasim Şimşek’in sınıfa getirmesiyle gören Mustafa, 16 yaşında dergiye ilk şiirini gönderdi. Dergiye hala yazmaya devam eden Mustafa, o günleri şu sözlerle anlattı:
“Dergiyle ilk tanıştığımda ‘şiir göndersem yayımlanır mı’ diye düşünüyordum.Kıyı’ya 1981 yılında ilk şiirimi postayla göndermiştim. Atatürk’le ilgili bir şiirdi. Bu, hem yakın hem uzak bir tanışmaydı benim için; çünkü postane ile Kıyı’nın basıldığı matbaa arasında beş yüz metre vardı. Derginin şiir yayımlama ölçütlerini merak etmiştim. Sonunda Özkan Ofset‘e gidip Ahmet Selim Teymur’la yüz yüze tanıştım.
‘O şiiri postayla gönderen sen miydin’ diye merakla sormuştu bana. Sonra eklemişti; ‘Şiirini Kasım sayısına ayırdık, Atatürk’le ilgili ürünleri Kasım 1981 sayımızda yayımlayacağız. Atatürk’ün 100. Doğum yılına armağan bir sayı olacak.’ Sevinçten havalara uçmuştum, ilk kez bir dergide şiirim çıkacaktı. Daha önce yerel gazete İleri’de şiirlerim yayımlanmıştı.  Heyecanla Kıyı’nın yeni sayısını beklemeye başladım. Kıyı’nın Kasım 1981, 4. Sayısında “Mustafa Kemal’in Öğretisi” adlı şiirim çıktığında çok mutlu olmuştum. Kıyı’yla dostluğumuzun başlangıcında böyle unutulmaz bir öykü vardır.”
Derginin 3. Dönemimin de uzun ömürşü olmadığını kaydeden Mustafa, derginin çıkarılmasında Ahmet Selim Teymur’un büyük emeği olduğunu dile getirerek, “Ahmet Selim Teymur, Kıyı’nın her şeyiydi. Bir kuyumcu titizliğiyle dergiyi yayına hazırlardı. Bir harf yanlış çıkmışsa onu oradan bisturiyle kazır, doğrusunu cımbızla yerine yapıştırırdı. Kıyı’nın 3. Döneminde başta Ahmet Selim Teymur olmak üzere Gündoğdu Sanımer, Rasim Şimşek, Ahmet Özer, M. Reşat Sümerkan ve Raif Özben’in özverili çabaları vardır. Haziran-Temmuz 1983’te 21. Sayısından sonra derginin yayın hayatı sona erdi” sözlerine yer verdi.

EN UZUN VE EN ZENGİN DÖNEM
Kıyı’nın en uzun yayın dönemlerinden biri 1986 nisanında Ahmet Özer’in sanat yönetmenliğinde yeniden okurları ile buluşmasıyla başladı. 2002 nisanına kadar kesintisiz 16 yıl yayımlandı. Kıyı’nın ilk döneminde de yer alan Dr. Mustafa Duman, 4. Dönemin derginin içerik olarak en zenginleştiği dönemlerden biri olduğunu aktardı.
Derginin bu dönemde imece usuülü çalışma ile çıktığını kaydeden Duman, o yılları şu sözlerle anlattı: "Gündoğdu Sanımer’in önceleri Maraş Caddesinde, sonraları Uzun Sokak’taki kitaplar, resim şövalyeleri ve ebru teknesiyle donatılı muayenehanesi, hem Kıyı bürosu, hem de yazar ve şairler için her zaman bir sığınak olmuştu. Arslan Pulathaneli’nin Kunduracılar Caddesi’ndeki kırtasiye dükkânı ve sonraki Küçümencik Bürosu Kıyı’nın ilk adresidir. Yazıların derlendiği, matbaaya götürüldüğü, sonra da derginin zarflanıp paketlendiği, postaneye taşındığı yerdir. "

‘İMECE USULÜ ÇALIŞILIYORDU’
80’li ve 90’lı yıllar boyunca Ahmet Özer ve Arslan Pulathaneli, Kıyı’nın iki kişilik ordusu gibi çalışırlar. Ali Mustafa da yaz tatillerinde bu imeceye katılır. Dördüncü dönem Kıyı’nın yayımlanmasında emekleri geçen Ahmet Özer, Gündoğdu Sanımer, M. Reşat Sümerkan, Ali Mustafa, M. Naci Özkan, Osman D. Piyale ve İsmail Fandaklı’yı anmak isterim. Özellikle Ahmet Özer’in bu alandaki yoğun çalışmalarına yakından tanık oldum.
193 sayılık bir birikim bütün bu emeklerin sonucu olarak geleceğe kaldı. Trabzon’un kültürü ve sanatı konusunda kalem oynatacak, araştırma yapacak olanların ilk müracaat edecekleri kaynak Kıyı Dergisi koleksiyonları olacaktır. Almanya’da, dünyanın en büyük yayınevlerinden biri olan Otto Harrassowitz’in satış kataloğunda Kıyı koleksiyonunun da yer almış olması boşuna değildir. Onlar neyin geleceğe kalacağını çok iyi bilirler.

2002 VE 2014’TE EKONOMİK KRİZ ENGEL OLDU
Kıyı 16 yıllık en uzun yayın serüvenin ardından 2001’deki ekonomik krizden nasibini aldı. 2002’de okurlarına yeniden veda eden Kıyı Dergisi, 5 yıl sonra küllerinden doğdu. Dergiye bu kez sorumlu müdür olarak matbaacı Fethi Yılmaz öncülük etti.
Kıyı’nın bu dönemde Ankara-İstanbul-Trabzon hattında gerçekleşen bir yayın serüveni olduğunu anlatan Yılmaz, “Dergi bu yeni dönemde iki ayda bir ve dolgun bir içerikle yayımını sürdürdü. Sayfa sayısı önce 48 idi, sonra 64 ve 72 oldu. 2014 yılında ekonomik nedenlerden dolayı ara vermek zorunda kaldık. Kıyı dergisi uluslararası çapta tanınırken Trabzon’da abone sayısının çok az olduğunu görüyoruz. Günümüzde süreli yayınların önündeki en büyük engel posta gönderi giderlerinin, başka bir deyişle kargo ücretlerinin artık dergi ederini geçer düzeye çıkmış olmasıdır” sözlerini kullandı.
2014’te verilen ara Kıyı için 2022’de sona erdi. 2 yıl önce geniş bir yayın kurulu yeniden yayın hayatına başlayan Kıyı Dergisi, ilk günkü heyecanla 3 ayda bir Trabzon’dan edebiyata açılan liman olmaya devam ediyor.  Özgür Kalyoncu /(Devamı Yarın)

Editör: Gözde Üçüncü