TRABZONSPOR'A ACİL TAKVİYE ŞART

Trabzonspor'da bir şanssızlıktır gidiyor. 

Galatasaray maçında çok kötü oynayan Bordo-Mavili ekibin Rizespor ve Kasımpaşa karşılaşmalarında ise şanssız yenilgiler aldığını söyleyebiliriz. 

2 maçta da çok iyi olmasa da kazanacak oyunu ortaya koyan Bordo-Mavili ekip sonuca ise gidemedi. Son 3 maçta 0 puan. Bu hiç de Bordo-Mavili renklere gönül verenlerin hazmedemeyeceği bir durum değil. Eğer şuan ki tabloda daha çok tepki ortaya çıkmıyorsa buna neden başta başkan Ertuğrul Doğan ve teknik direktör Abdullah Avcı'ya duyulan güvendir. Ama böyle gitmeyeceği ortada. 

Büyük güç kaybeden Trabzonspor'a acil takviye şart. Aksi takdirde ‘görünen köy kılavuz istemez’ misali gidişat hiç iyi gözükmemekte

Tabi yapılacak takviyeler üst düzeyde olmalı. 

Kesinlikle sırf transfer olsun diye takviye yapılmamalı.

Böyle sıradan takviyeler yapılacağına hiç yapılmaması çok daha mantıklı olacaktır. Zaten Trabzonspor'un başına ne geldiyse yanlış transferler politikalarından gelmiştir. Tartışılacak transferler Trabzonspor'u çok daha zor durumlara getirir.

ŞİMDİ DESTEK ZAMANI

Kötü sonuçlar gelince tepkilerde gecikmeden gelir. 

Bu futbolun doğasında vardır. 

Kimi kesim teknik heyete kimi kesim de yönetimi hedef alır. 

Trabzonspor'da şu dönem istenen sonuçlar alınamıyor haliyle de sinirler gergin. Taraftarın verdiği tepkiyi de anlamak lazım. Ancak bazı gerçeklerle de yüzleşmeliyiz. Kulübün ekonomik olarak durumu da hiç iç açıcı değil. 

Başkan Ertuğrul Doğan'ın bu kulübü ayakta tutmak için yaptıkları ortada. 

Bunlar asla göz ardı edilmemeli. Eğer şu anda bu takım bir ceza almadan yoluna devam edebiliyorsa bunun baş mimarı Ertuğrul Doğan'dır

Doğan yarışmacı bir takım oluşturmanın yanında kulübün borçlarını sıfırlamak için de büyük bir savaş vermekte. Belki Doğan'a son haftalarda alınan kötü neticeler nedeniyle tepki gösteriliyor ama şu anki olumsuz ekonomi koşullarıyla bu takımı ayakta tutmak hiç de kolay değil. Böyle bir yükün altına girecek sorumluluk alabilecek bir başkan adayı da çok zor çıkar. Bu bakımdan başkan Ertuğrul Doğan yaptığı bunca fedakârlık nedeniyle eleştirilmeyi değil alkışı hak etmekte. Bu saha sonuçları böyle devam etmeyecektir. Başkan Ertuğrul Doğan çok hırslı bir kişi. Bu seneden çok daha fazla bir şey beklememek gerek. 

Yeni sezonda şampiyonluğa oynayacak güçlü bir takımın temelleri atılacaktır. 

Şimdi tek yapılması gereken Trabzonsporluyum diyen herkesin başta Ertuğrul Doğan olmak üzere yönetim ve teknik direktör Abdullah Avcı'ya destek vermesidir.

KORA KOR MÜCADELE ETMELİ

Trabzonspor'un kurulduğu günden itibaren oyun şekli bellidir. 

Bordo-Mavili ekibin DNA'sında her zaman savaşçı bir kimlikte olması yatar. 

Sahaya çıkar çıkmaz terini son damlasına kadar akıtan, hiç bir ikili mücadeleden kaçmayan, tekmeye kafa uzatan, yaralansa sakatlansa bile bandajla iğneyle sahada kalmaya çalışan, savaşan oyuncuları hep bünyesinde bulundurmuştur. Bu son dönemde ise Trabzonspor'un bu özelliğini kaybettiğini görmekteyiz. Mevcut oyuncuların karakterleri hiç de Trabzonspor ruhuyla bağdaşmamakta. Kadro ne kadar yetersiz olsa da oyuncularından savaşçı bir kimlikte olmaları beklentisi hakim olur. Son Kasımpaşa maçı da dahil Trabzonspor'un son dönemde daha çok oyunu kendi yer alanında kabul eden mücadeleden yoksun bir oyun kurgusu içerisinde oldukları görülmekte. Gerektiği kadar dikine oynayamayan ve pas akışı yavaş olan Trabzonspor sevenlerini de hayal kırıklığına uğratmakta. 

Bu futbolla galip gelinse de Trabzonspor taraftarı pek memnun olmaz. 

Trabzonspor kora kor mücadele etmeli ve savaşmalı. 

Bordo-Mavili ekip bu savaşçı özelliğini yeniden yakalamalı

Yeni bir oyuncu kadrosu oluşturulurken bu özelliklerde futbolcular kadroya dahil edilmeli. Bunu yapacak kişi de tabiki teknik direktör Abdullah Avcıdır. 

Bilgi birikimiyle o özlediğimiz Trabzonspor'u en kısa sürede bizlere izlettirecektir.  

MENDY SAVUNMADA OLMAZ

Teknik patron Abdullah Avcı'nın zaman zaman Batista Mendy'e stoperde görev vermekte. 

Ancak Batista Mendy ne zaman stopere geçse Bordo-Mavili ekibin savunmada iyice dağıldığını görmekteyiz. Son Kasımpaşa maçında da Mendy'nin stopere çekilmesiyle birlikte rakip atakları da dalga dalga gelmeye başladı. Savunmada çok açıklar verildi.

Belki Abdullah hoca zorunluluktan böyle bir tercih yapabiliyor. 

Ancak Mendy'nin savunmada yetersiz kaldığı çok net görülmekte. 

Bu mevkide Mendy'nin yerine alt yapıdan stoper orjinli bir oyuncu oynatsa çok daha faydalı olur düşüncesindeyiz.

ŞANSSIZ HÜSEYİN

Rizespor maçında sakatlanan Hüseyin Türkmen'e öncelikle geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Gerçekten çok büyük bir şanssızlık içinde. 

Futbol yaşantısı sürekli hep sakatlıklarla boğuşarak geçmekte. 

Bu kaçıncı sakatlığı olduğunun hiç abartmadan sayısını unuttuğumuzu söyleyebiliriz. Yaşadığı öyle kısa süreli sakatlıklarda değil. Her yaşadığı sakatlık sonrasında en az bir sezonu kaçırmakta. Zaten mevkisinde eksikler olunca kadroda kendisine şans bulabiliyor. Bu şans bulduğu dönemlerde de yine sakatlık geçiriyor. 

Rizespor maçında da hiç bir müdahale yokken bir anda kendisini yere bıraktı. Sonrasında yapılan kontroller sonrasında aşil tendonunun koptuğu açıklandı. Maalesef çok uzun bir süre daha futbol sahalarından uzak kalacak. 

Hadi hücumcu oyuncuları anlarız çok tekme yerler. 

Bu nedenle sakatlık yaşamaları da daha fazla olur. 

Ancak bir stoperin bu kadar sıklıkla uzun süreli sakatlık yaşaması açıklanabilir bir durum değil. Sürekli sakatlık geçiren, performansı eleştirilen ve takıma fazla bir katkısı olmayan Hüseyin'in inatla takımda tutulması da çok entresan. 

Bu da ayrı bir husus. Trabzonspor'da yönetimin bu son sakatlık sonrasında Hüseyin ile ilgili nasıl bir karar vereceğini de hep beraber göreceğiz...

BAK ŞU ABDÜLKERİM’İN YAPTIĞINA

Trabzonspor'un Galatasaray maçında çok dikkatimizi çeken bir olay yaşanmıştı. Galatasaray 1-0 önde götürdüğü maçta sakatlandığı için oyundan çıkan ve karşılaşmayı yedek kulübesinde takip eden Abdülkerim Bardakçı agresifliğiyle bizi çok şaşırtmıştı. Galatasaray’ın Trabzonspor gibi zorlu bir deplasmanda 3-0 öne geçtiği maçta Abdülkerim Bardakçı’nın hiç gerek yokken yedek kulübesinden çıkıp hakeme sürekli tepki göstermesi bizlerin de çok tuhafına gitmişti. 

Abdülkerim Bardakçı kart görmek için adeta elinden geleni yapıyordu. 

Nitekim istediği sarı kartı da görmüştü. Daha sonra işin iç yüzü çok net bir şekilde ortaya çıktı. Abdülkerim Bardakçı bu karşılaşma öncesi sarı kart sınırındaydı. 

Bu maçta yedek kulübesinde gördüğü sarı kart ile de birlikte cezalı duruma düştü. Zaten sakatlığı nedeniyle İstanbulspor maçında zorunlu olarak oynayamayacaktı. Bunun için de hemen planlar yapıldı. Alenen 'Sakatlığın nedeniyle zaten bir sonraki maçta oynayamayacaksın sarı kart gör de bari cezanı da İstanbulspor maçında doldurmuş ol' denilmiş kendisine. O da rolünü çok iyi oynamış. 

Aldığı 1 maçlık cezasını da bir sonraki haftada İstanbulspor ile oynanan maçta çekmiş oldu. Hiç aklımıza gelmezdi böyle bir şey. 

Ancak İstanbul takımların da yok yok. 

İşte Trabzonspor başarıya ulaşmak için bir sürü oyunlar içerisinde olan böyle takımlarla mücadele etmekte. Abdülkerim Bardakçı'nın kart görme hikayesi böyle. Her şey çok açık. TFF adaletli olsa bu gerçeği görüp Abdülkerim'in kötü niyeti için kendisine çok daha fazla maçta oynama cezası verirdi. Ama nerde. 

Bu takımların yaptıkları hiçbir şey maalesef görünmüyor...

TAM BİR KOMEDİ

Bu sezon Süper Lig'de tam bir komedi izliyoruz dersek hiç abartmamış oluruz herhalde. 

Fenerbahçe ve Galatasaray büyük hakem desteği ile birlikte ligde yollarına emin adımlarla ilerliyorlar. Bu takımlar zaten iyi oldukların da kazanıyorlar. 

Kötü olduklarında ise hemen imdatlarına hakemler yetişiyor. 

Hakemler de öyle baskı altına alınmışlar ki tüm taktir haklarını bu iki ekipten yana kullanıyorlar. Kendilerine bir taç atışı yanlış verilse kıyameti koparıyorlar. 

Basın desteği dersen hep bu ekiplerin arkasında. Bu ekiplerin amigoluğuna soyunmuş bazı basın mensupları federasyon ve hakemleri hedef alarak baskı altına alıyorlar. Bu baskının sonrasında hakemlerin düdükleri tartışılır bir hale geliyor. Anadolu takımları ise tekme üstüne tekme yiyor. Ancak sesleri hiç duyulmuyor. 

Şimdi böyle çifte standarttın olduğu bu ligde nasıl bir adaletli yarış olacak. 

Her zaman dile getiriyoruz. 

Bu düzenin değişmediği sürece Türk futbolu yerinde saymaya devam edecektir.