BİRÇOK ÜNLÜ İSMİ GİYDİREN VE KİŞİYE ÖZEL DİKİMDE TARZINI ORTAYA KOYAN BİR TRABZONLU
ÜNLÜLERİN TERZİSİ: HAKAN GÜRSOY
“Kıyafet sizi taşımasın, siz kıyafeti taşıyın” mottosuyla kişiye özel dikimde kendi tarzını ortaya koyan Hakan Gürsoy, beğeni toplayan tasarımlarıyla ödüllere de layık görüldü. 2019’da Şehrin En İyileri Ödül Töreni’nde tekstil alanında ödül alan Gürsoy, geçen aylarda düzenlenen 33. Uluslararası Tüketici Kalite Zirvesi Ödülleri’nde de ‘Tüketici Kalite Ödülü’nü kazandı.
Birçok ünlü ismi giydiren Hakan Gürsoy’a şimdilerde dünyanın dört bir yanından siparişler yağıyor. Terziliğin en üst ekolü olarak kabul edilen “bespoke tailoring”deki (ısmarlama terzilik) başarısıyla ünü günden güne yayılan Trabzonlu Hakan Gürsoy ile Nişantaşı’ndaki iş yerinde çok özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ünlülerin terzisi biraz kendinden bahseder misin?
Öncelikle Trabzon doğumluyum. Trabzon’da yaşadım 25 yıl. Son 10 yıldır da İstanbul’da yaşıyorum,
Trabzon da ünlü bir tekstil firmasında işe başladım arkadaşlarımın vasıtasıyla. Senin moda sektöründe ilerlemeni istiyoruz, dediler ve ben Sarar’da bu hayatıma başladım Trabzon Forum Sarar’da. Öncelikle Gazipaşa’da başlayıp sonra Forum Sarar. İşte Erzurum, Giresun, Ordu derken büyük bir özel dikim mağazası olan Sarar’da ilerleyişimi sağladım. İşimi sevdiğim için daha büyük bir şehirde başarılı olmak istiyordum.
BAŞARMAYA GELDİM
İstanbul’a gelirken neyi hedefledin?
Forum’da çalışıyorken arkadaşlarımın hep bana baskısı vardı, “Hakan, senin yerin İstinye Park. Trabzon değil de İstinye Park. Senin orada müşterilere hitap etmen lazım; güzel müşterilere, misafirlere hitap etmen lazım" diye. Bir gün kafama esti ağabey böyle. Babama çıktım ona dedim; Ben İstanbul’da başarmaya gitmek istiyorum dedim. Ben çok korktum ağabey normalde babam izin vermeyecek diye, bu şeyleri biraz sevmezler bizimkiler. Hani, dışarıya çıksın, başarsın istemezler. Babam “Hayatını nerede kurmak istiyorsan oraya gidebilirsin” dedi. Ben de çıktım 700 TL ile İstanbul’a geldim.
BENİ HEMEN KABUL ETTİLER
Burada işe başlangıcın nasıldı?
İlk burada işe başlangıcım; uçaktan indiğim gibi 700 TL cebimde para vardı ağabey. Uçaktan indim iki tane valizim vardı. Akaretler’e gitmiştim. Karşımda bir mağaza vardı, özel dikim mağazası vardı; Sprezza mağazası. İstediğimiz zaten oydu. Ama hani mağaza sahibi ile tanışıyorum da; İstanbul’a yeni gelmişsin. Kafenin karşısında özel dikim mağazası var, mağazadan içeri giriyorsun, Selamünaleyküm diyorsun, işte ne iş yapıyorsunuz falan, özel dikim işi yapıyoruz dediklerinde, “Ben bu mağazada çalışmak istiyorum” dediğimde onlar da Trabzonlu oldukları için kabul ettiler, hemen kabul ettiler. Hemen ilk geldiğim gün, oturduğum gün karşıdaki mağazaya girdiğim gün, “Seninle çalışmak istiyoruz” dediler ve ben bu işe orada başladım. 2 yıl sonrasında onlar mağazayı kapatma kararı aldılar. Amerikalı ortakları vardı sonra ben, yani kendimi orada yapmış olduğum müşteri portföyüyle İstanbul’da buralara geldim.
BİZİM İŞİMİZ ZANAAT
Trabzon’da birçok sanatçı yetişti, Sizi de bir sanatçı konseptine sokabilir miyiz mesela?
Bizim genel işimiz zanaat ve sanat olduğu için, bizimki biraz daha zanaata yakın, el ve emek işi. Bu işte kişinin anatomisi var, modeli var bir de ne giyineceği var. Kumaşı var, işte astarı var, ipliği var, en ince ayrıntısına kadar, burada detaylarını biz katıyoruz. Yani bunun hazırda olan bir markada istediğin takım elbiseyi bulma şansın yok ama bizde istediğin kumaşı, istediğin modeli bulma şansın var. Çünkü dünyanın en kaliteli kumaşlarında çalışıyoruz. Yaklaşık olarak 20 marka var ağabey. 20 markanın adı altında bulamayacağınız bir kumaş yok bizde. Örnek olarak; isteyemeyeceğiniz kumaş bizde yok ağabey, bizde her şey var, biz hazırdan çok farklıyız. Bizde yaklaşık milyon adet kumaş var ve İtalyan, İngiliz kumaşları üzerinde çalışıyoruz; Türk kumaşı çalışamıyoruz.
ZENGİN KİTLEYE HİTAP EDİYORUZ
Hazır giyim sektörü eski zanaatkarları, terzileri ne kadar etkiledi?
Şöyle, buradaki potansiyel insanın giyinecek olduğu hem markanın hem kumaşın hem modelin belirleyecek olduğu markaları biraz daha fiyat olarak ister istemez, skala yukarıda olduğu için ister istemez hazır markalardan biraz daha revaçta çıktık gibi olduk biz. Burada tamamen zengine hitap ediyoruz, zengin kitleye hitap ediyoruz, ödeme planları yapıyoruz, müşteriye hem kendini daha çok özel hissettiriyoruz, satış konusunda hem kendimizi daha çok etrafımıza çekiyoruz. Burada dostumuz kazanıyor, arkadaşımız kazanıyor, işimiz kazanıyor derken ister istemez hazır sektörü biraz etkiledik.
GENÇLER DE HİTAP EDİYORUM
Genç nüfusun tamamı hazır giyime yöneldi. Ismarlama, dikim ve terziyi bilmiyorlar artık belki de. Siz bu dönüşü sağlama amacında olur musunuz?
Ben bundayım zaten şu an benim müşteri skalam yaklaşık olarak 18 ile 34 yaş aralığında. Tabii bunların aralarında protokolümüz var, makam beylerimiz var, milletvekili beylerimiz var, iş adamları abilerimiz var, holding sahibi, işte yurt dışındaki olan holding sahibi CEO’larımız var. Bunlara hitap ediyoruz. Gençlere de hitap ediyoruz. Tabii ki içlerinde Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin, Başakşehir'in, Trabzonspor’un, Hatayspor’un Adanaspor’un topçuları olsun; bunların yani %40’ı bizi ziyaret ediyor, bizi tercih ediyorlar. Genç nesil olarak...
15 GÜNDE TESLİM EDİYORUZ
Kişiye özel tasarımlar, ceket yapmak nasıl bir süreç gerektiriyor?
Tamamen sabır isteyen bir iş, öncelikle bunun bilinmesini isterim. İlk öncelikle müşterimizi ağırlamaktan onur ve şeref duyuyoruz, müşterimiz geldiğinde biz ona kumaş kartelalarını ve aklındaki, kafasındaki fiyatı soruyoruz, fiyat aralıklarını soruyoruz. Bu şekilde hitap ediyoruz. Nasıl oluyor bu? Örnek olarak diyorum, Rolls Rolce, Bugatti, Ferrari diye hitap ediyorum hani müşterime o şekilde anlasın diye. Sonraki süreçte iki prova yaparak, iki provanın sonunda teslim yapıyoruz. 15 gün zarfında teslim ediyoruz, ortalama olarak.
MÜŞTERİNİN İSTEĞİ ÖNEMLİ
Kumaşları nasıl seçiyorsun?
Kumaşlarımızda müşterimizin ne istediği önemli bizim için. Müşteriyi şöyle yönlendiriyoruz; müşterimizin tamamen dolabına hakimsek yani evindeki dolabına hakimsek, müşterinin tamamen kumaşlarını biz kendimiz seçiyoruz ama müşterimizin evindeki dolaba hakim değilsek tamamen müşterimizin ne istediğine bırakıyoruz.
Röportaj: Varol Uzlu
Fotoğraf: Beren Uzlu