Türk dili, Türk kültürünün en önemli yapı taşlarından biridir. Türk kültürünü meydana getiren yaşanmışlıklar ise bugünkü toplum yapımızın anlaşılması ve anlatılması için mükemmel örnekler oluşturmaktadır. Bazen toplumsal bir sıkıntınızı anlatmak için saatlerce muhataplarına konuyu anlatsanız, anlamaları konusunda başarılı olamadığınızı görürüsünüz. Ancak bazen de olayı tarihi bir fıkra ile anlattığınızda hem çok iyi anlaşılır ve insanlar gülerken ayni zamanda da çok iyi de düşünürler. Tıpkı Timur-Nasrettin hoca hikâyesinde olduğu gibi. Bugünkü halimizi bundan daha iyi anlatmak mümkün olamazdı herhalde. Çünkü artan hayat pahalılığı karşısında bir toplumsal inat ile karşılaştığımız ortada. Toplumun bir kesimi maaşlara yapılan zammın iyi olduğunu Allah bereket versin, ya hiç verilmeseydi gibi akıl almaz yaklaşımlarla karşılarken, diğer bir kesim ise; ömrümce çalıştım, bize verilenler sadaka değil, yıllarca bizden kesilen primlerin ekonomiye kazandırdıklarının küçük bir bölümüdür, fazla değil sadece insanca yaşamak istiyoruz diye serzenişte bulunuyorlar.
Bu kadar net ve sonuçları bakımından toplumun bütün katmanlarını etkileyen gelişmeler karşısında bile insanların bakışları objektif değil, sübjektif olabiliyor. İşte yine anlatmakta zorlanacağımız bir konu, ancak Nasrettin hocamız burada da imdadımıza yetişiyor ve bakın neler oluyor;
Timur, ordusundaki fillerden birini, bakım için Nasreddin Hoca'nın memleketine gönderir. Fil o kadar büyük, o kadar oburdur ki, köyde ne kadar ot, saman varsa, hepsini silip süpürür. Bu duruma köylüler daha fazla dayanamazlar. Nasreddin Hoca'yı da önlerine katarak, Timur'a şikâyet için yola çıkarlar. Nasreddin Hoca'ya destek olacaklarına söz veren köylüler yolda birer ikişer sıvışırlar. Hoca şaşkındır, bu kaçışmalara bir anlam veremez. Köylüler esasında Timur’un gazabına uğramaktan korkmakta, onun için bir yolunu bulan hocanın yanından kaçmaktadırlar. Hoca bu işe çok kızar ancak kararından da vazgeçmeyerek tek başına kalsa da yoluna devam eder ve Timur’un huzuruna çıkar.
Yol arkadaşlarının kendisini yalnız bırakmalarına hayli içerlemiş olan Nasrettin hoca, Timur’un da o gün çok sinirli olduğunu görünce, şikâyeti bir tarafa bırakıp hemen kafasında pratik bir plan yapar. Kendisine ziyaretinin sebebi sorulunca;
– Köyümüze gönderdiğin filden bütün köylüler çok memnun kaldılar. Yalnız, zavallı
hayvan tek başına yaşıyor. Hayvancağız için bir de dişi fil gönderilmesini istiyoruz, işte bunu arz etmek için huzurunuza geldim, der!
Bu sözlere çok sevinen Timur, hemen yanındakilerine, Nasreddin Hoca'nın köyüne bir de dişi fil gönderilmesi için emir verir. Nasreddin Hoca, tek başına köye döner. Tüm köylüler sevinçli bir haber bekliyordur. Nasreddin Hoca'ya, Timur'un fili ne zaman geri alacağını, sorarlar?
Nasreddin Hoca gülümser:
– Ne geri alması, der. Emir Timur hizmetinizden öyle memnun olmuş ki, yakında bu filin dişisini de göndermeye karar vermiş sizlere!
Maaşlarda artış ve üzerine de refah payı bekleyen 14 milyon emeklinin; bütün hayat standartlarında vergilerinin arttırılması, motorlu taşıtlar vergisinin bile iki katına çıkarılması olayını ne kadar da güzel anlatmış Nasrettin hocamız. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.