Trabzonspor maç kazanmaya başladıkça, futbolcuların ve takımın stresi de aynı oranda artıyor.
Bu gibi durumlarda ona güç verecek, stresini azaltacak, özgüvenini tavan yaptıracak bir gücün devreye girmesi gerekiyor.
Bu güç muhteşem Trabzonspor taraftarıydı.
Maçın başından sonuna kadar en az teknik ekip ve sahadaki futbolcular kadar mücadele verdiler.
Ve sonuca doğrudan etki yaptılar.
İlk alkışı taraftara verip maça gelelim.
***
Trabzonspor’un birkaç haftadır süren performansına baktığımız zaman bu hafta daha tempolu, mücadele azmi yüksek bir oyun sergiledi.
Bordo-Mavililer’in sezon başından bu tarafa en büyük zafiyeti gol yeme hastalığıydı.
Gol yine atıyordu da bu yönde büyük sıkıntısı vardı.
Birkaç haftaya baktığımızda ise bu hastalık tedavi olmuş.
Çözümler üretilmiş,sonuçta gol yememeyi öğrenmiş.
Kadroya baktığınız zaman aynı kadro, aynı oyuncular..
O çok eleştirilen defans bile neredeyse aynı.
Ortada ne var?
Teknik adamdan kaynaklanan beceriksizlik ve yeteneksizlik sona ermiş.
Vurdumduymazlık, lakaytlık ve laçkalık kaybolmuş.
Trabzonspor’da bir de takımın vitesini büyülten, küçülten, oyuna yön veren, tempo kazandıran Yusuf Yazıcı gibi Allah vergisi bir yetenek olunca, ona Abdulkadir’de ayak uydurunca denge bir anda Bordo-Mavililer’den yana değişiyor.
Öyle ki Yusuf Yazıcı’nın içindeki büyük futbolcu nerede pas vermesi gerektiğini, ne zaman şut atması gerektiğini kulağına fısıldayınca Yazıcı‘da futbolu yazıyor.
Gol dakikası 51’e kadar hemen hemen iki takım için de pozisyon ve şut yok.
Buna mukabil, mücadele azmi, kazanma arzusu üst seviyedeydi.
Bu arada Kucka’ya da ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Saha içindeki tavrı, tarzı, hakeme uyguladığı baskı, taraftara vermiş olduğu gaz, oyuna ve takıma katkısı bir ayrılacak katıyor.
Rıza Hoca’nın zaman zaman hocaların kilitlenme anlarından birini yaşadığı kanaatindeyim.
En azından 70. dakikadan sonra geride büyük boşluk bırakarak beraberlik için saldıran Bursaspor defansının arkasına sarkacak Castillo, Rodallega, hatta Volkan gibi bir oyuncu koyarak oyunun gidişatını değiştirip baskıdan kurtulabilirdi.
Sonuçta kazanan haklıdır diyelim, onu da tebrik edelim.
***
Haftalar önce inatla, inançla, güvenle, Trabzonspor’un kalan 6 maçı da kazanabileceğinin işaret fişeğini attığını zaten yazmıştık.
Nitekim şimdiye kadar mahcup olmadık, Karabükspor’u da yenerek olmayacağız..
Trabzonspor, uzun süredir gençler ve çocuklar için karabasan olmuştu.
Tıpkı yeğenim Tolga Bora gibi şimdi en çok onlar uçuyordur, mutluluktan, sevinçten ve de yarınlar adına umutla..
Teşekkürler Trabzonspor..
İyi ki varsın..