TERS KÖŞE MEDYA



Günlerdir sporumuzdaki yönetici zaafiyetlerini yazıp çiziyoruz...
Ancak “Biraz da kendinize bakın’’ diyenlere de verecek cevabımız olmalı... ‘Çuvaldız’ı başkasına batırırken iyi de biraz da ‘iğne’yi kendimize batıralım... Yani sözü meslektaşlarımıza getirmek istiyoruz...
Sözümüz; eleştiri dozunu ayarlayabilen insanlara değil... Tabelaya bakarak ‘not’lar veren ‘skoru’ ön planda tutarak eleştiri yapan yazar çizerlerimize...
           
 ***

Fenerbahçe, Trabzonspor’u devirerek liderlik koltuğuna oturdu ya; bir kısım medyamız yüz seksen derece döndü... Dün yerden yere vurduğu Pereira’yı şimdi övüyor... Ya dün bu işte bir yanlışlık vardı ya bugün... Halbuki hiçbiri değil...
Sıfırdan bir takım kurulduğunda, başına da yeni hoca getirildiğinde adettendir biraz zaman tanınır...
Tıpkı Almanya’nın başında ‘dünya şampiyonluğu’ apoleti takmış olan Löw’e vaktiyle yaptığımız gibi... Veya ülkemize ‘Avrupa şampiyonu’ İspanya’nın hocası olarak gelip de şaşkına çevirip gönderdiğimiz Aragones’in yaşadığı dram gibi...
Pereira başarıya aç, heyecanı olan ve gelecekte de başarılı olabilecek bir hoca...
Tabii diğer kulüpler gibi gaza gelmeyip hocasına sahip çıkan Fenerbahçe yönetimini tebrik etmek lazım...
         
***

Galatasaray, Kasımpaşa’yı yenseydi şimdi zirveye çok daha yaklaşacaktı... ‘Liderin 5 puan gerisinde’ diye Hamza Hoca’nın gönderilmesiyle meşruiyet arayanlar, Beşiktaş’ın kaybettiği 5 puan sonrası hayıflandılar mı acaba.
Çünkü 4 puan geriden gelip farkı kapatan Fenerbahçe, hocasını göndermeden liderlik koltuğuna oturdu şimdi...
Tabii Mustafa Denizli gibi 66 yıllık bir ‘efsane’ye bakışın 90 dakikada nasıl bu kadar değişebileceği ancak bize ait bir yargı olsa gerek....
Türkiye’de ‘yargı’yı bu kadar eleştiren kalemler, biraz da mürekkeplerinin adaletini sorgulamalı herhalde...
Kimsenin kuşkusu olmasın, Denizli dün de bugün de büyük hocadır ve Galatasaray’ı toparlayacak isimdir...
Hiçbir hocanın şapkasından tavşan çıkarmayı kimse beklemesin ama Denizli’ye de sabretmeyi öğrensin...
Trabzonspor’un çiçeği burnunda emektar hocası Sadi Tekelioğlu yürekten konuşuyor... Samimidir, tertemiz duygularla sesini gür bir şekilde ifade ediyor...
Kimse ona kızmasın ve ayıplamasın... Gerçeklere sırt çevirerek veya doğruları sümenaltı ederek bir yere varılmaz.
Tabii ki Trabzonspor da eski günlere dönecektir, yeter ki paramparça olan camia artık bütünleşsin...
           
***

Ertuğrul Sağlam’ın kellesini aldık, halbuki en az Fenerbahçe kadar yeni kurulan kadronun takımlaşması için biraz daha beklesek olmaz mıydı?
İnşallah bize ders olur ve mağdurlara yeni ‘mağdur’lar eklemeyiz... Gelenlere zaman tanırız...
       
 ***

Ve sezon başından beri en çok övgüyü alan hocaya bakalım... Şenol Güneş, hep ihtiyatlı konuşuyordu “İyi yoldayız ama mükemmel değiliz, daha alacak çok mesafemiz var” diyordu...
Gerçekten de Beşiktaş bileğinin hakkıyla liderdi. Yenildiği Akhisar maçı dahil keyif veren, bir futbol oynuyor rakiplerini ezen bir görüntü çiziyordu...
Ancak futbol bunun için futbol. O gün Akhisar olağanüstü oynadı.
Tıpkı Rıza Çalımbay yönetimindeki Kasımpaşa’nın 3 hafta önce Beşiktaş’a, son hafta da Galatasaray’a kök söktürdüğü gibi... Bakıyorsunuz yorumlar hemen değişmeye başladı... Hedefe doğru ‘ok’lar atılıyor.
Böylesine göklere çıkarılan takım ve hocası, bir kayıpta  yerle bir edilirse şaşırmayın...
        
 ***


Futbol bir ‘oyun’dur... Kitleleri peşinden sürükleyen; milyonları, milyarları meşgul eden ve büyük bir ekonomisi olan spor...
Herkes bilmeli ki, Şenol Güneş de, Mustafa Denizli de, Ertuğrul Sağlam da, Hamza Hamzaoğlu da, Rıza Çalımbay da, diğerleri de günlük sonuçlarla değeri asla tartışılamayacak isimlerdir...
Keza Milli Takım’a finallere gitme şansını kaybetti gibi görünürken son maçlarda seri galibiyetlerle Paris vizesini aldıran Fatih Terim de...
       
 ***

Günlük sonuçlar üzerinden yaptığımız değerlendirmelerin mağduru sadece hocalar olmuyor... Taraftarın önüne atılan, ‘hedef tahtası’ yapılan yönetimler de istemeden ‘hoca kıyımı’ yapıyor...
Biz teknik ve taktikten anlamayız... Ama bu kadarını da biliriz...
Değerlerimizin kıymetini bilelim; çıkış ve inişlerin gölgesinde yorumculuk yapmayalım.
Yoksa hep ‘ters köşe’ olmaya devam ederiz.