SÜTLÜOĞLU HALKA KULAK VERDİ
Genel Müdür'ün yaptığımız eleştirileri makul görmesi takdireşayan bir tutum olmuştur. Kendisine sese ses verdiği için teşekkür ederiz.
Çünkü amacımız kimseyi zem etmek değildi. Bize ulaşan isyanları aktarmaktı.
Nitekim bunu gazetecilik etiğine uygun bir dille yaptık.
Yani; "Ahmet yaşasın Ramazan gelir dedik."
Burada Ahmet halkı, Ramazan ise ÇAYKUR'u temsil ediyor.
İşin fıkrasını anlatalım da mesele müşahhaslaşsın.
***
Üç arkadaş oruçlu oruçlu bir yerden uzak bir yere yaya gidiyor. İçlerinden Ahmet, öyle şiddetli susuyor ki neredeysi bayılacak durumda. Diğer arkadaşları ona her ne kadar yardımcı olduysalar da hali hayli perişan. Nefesi kesilmiş, solukları seyrekleşmiş. Ölüyor gibi bir hale düşmüş. Sular etrafta şarıl şarıl akarken Ahmet'i kaybetmeyi göze alamayan arkadaşı Sabri, orucunu bozdurmak ister. Buna Niyazi şiddetle karşı çokar. Sabri, arkadaşı Ahmet'i yaklaştırır bir pırarın altına hem yüzünü yıkar hem de sudan kana kana içmesini sağlar. Ahmet kısa zaman sonra kendine gelir. Niyazi; "Hiç yakşıtı mı Sabri, bozdurdun adamın orucunu" der. Sabri, kızgın bir ifadeyle Niyazi'ye bakar ve "Ramazan gene gelir, Ahmet gitseydi bir daha gelemezdi, kot kafa" diye cevap verir.
Hakikaten Ramazan her yıl geliyor, yine gelir.
***
Yani ÇAYKUR gibi kurumlar her zaman kurulur. Ama halk öldü mü onu diriltmek ne mümkün!
Örnek mi, Gürcistan.. Bu komşu ülkede, o güzelim çay bahçeleri ormanlaştı. Söküp başka bir ürüne geçmek de büyük masraflar gerektiriyor. Onu yapacak mecali olmayan Gürcistan'a, ihtiyacı yaşamsal olduğu halde Ahmet gibi orucu bozdurulmadı. Şimdi sizlere ömür. Oysaki o gün Gürcülerin çayını alan kurum işlevselliğini yitirseydi yenisi ikame edilip durum düzeltilirdi. Bugün bu şansları da ellerinden alınmış.
Kısaca Ahmet'in öldüğü yerde, halkın müreffehliğinden bahsetmek imkansız.
ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu'nu Ahmet'i yaşattığı için, onun hayata tutunması adına orucunu bozmasına mani olmadığından dolayı şükranlarımızı ifade etmek enaniyetsiz davranmaktır. Helal olsun..