Rahmetli Necmettin ERbakan’ın bir sözünü hiç unutmam, “Bir gün gelir de Suriye karışır ise bilin ki hedef Türkiyedir.” Esasen hiç kimsenin Eset’le veya Suriye halkı ile bir zoru yok iken işe ABD, İŞID ile başlamış oluşacak defacto arazilerin otoritesi tamamen İŞID’ın eline geçtikten sonra bir tokatla elinden alacak ve bu arazileri İsrail’e hibe edecek.
Yani, gaye ve hedefin ‘BOP –Büyük İsrail Projesi’ni gerçekleştirmekti. Fakat en azından şimdilik olmadı. Neden olmadı? “Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı buna engel oldu.” Böyle bir harekâtı hele hele 15 Temmuz provokasyonundan sonra kimse beklemiyordu, ama oldu. Şimdi dönelim bu güne. Uçak düşürtülme provokasyonu sonrası arası bozdurulan Türkiye ve Rusya FETÖ vasıtası ile oyuna getirilmek istendiğini fark edince eski gerekli ve güzel günlere dönüldü.
Fakat şunu belirtmeden geçmek kişiliğime terstir R.T. Erdoğan o zaman kendi inisiyatifi dışında olan bu olaydan hemen sonra derhal Putin ile görüşüp “Pardon” demesi ile çözülmesi muhtemel meseleyi iki yüzlü Obama’ya aktarınca Obama da, “Kör’ün istediği bir göz Allah veriri iki göz” kavlince yakaladığı “Türkiye’yi ortada bırakmak” fırsatını değerlendirerek “Beni bu işe karıştırma” deyip kirişi kırdı. Haaa.. Sonra… Neyse ki sonrası Rusya’nın akıllı danışmanları araya girip konunun bir provokasyona getirildiği ve Erdoğan’ın da bu esnada paniklediğini belirtince işlerin normalleşmesi nereden baksanız iki yılı buldu. Şimdi Suriye’de Türkiye-Rusya ve de İran bir konsorsiyum şeklinde çalışıyor ise de, bana göre sorunun çözülmesi şu an için imkânsız. Neden derseniz? ABD’nin İsrail güdümlü çakma Kürt devleti hayali her ne kadar şimdilik inkıtaya uğramış ise de halen çalışmaları sürüyor, umudu yine var. Rusya ise Suriye’de hayatiyetinin Esed’e ve onun iktidarına bağlı olduğu nu da biliyor. Türkiye ise “Eset’li çözüm mümkün değil(!)” deyip duruyor. Türkiye ve Rusya ise ABD’ye rağmen bir arada olup beraberliği devam ettirme zorunluluğunun da farkında. Fakat, her ne kadar beraber olmaya çalışsalar da “Esed” parametresinin arada çözümsüzlük ifadesi olması ile bir türlü istenilen tam beraberlik kurulamıyor. Şimdi bu noktadan sonra bendeniz fikrini belirtmek ister. Geçen yıllarda yazdığım yazılarda sevseniz de sevmeseniz de Suriye’de yönetim tüm kargaşaya rağmen Eset’te. Yani ister kabul et ister etme. Ha, Erdoğan bir zamanlar Este’le çok iyi iken ABD’nin dolmuşuna gelip Eset’le arayı bozduktan sonra gelişen olayların da ışığında aralarda öyle bir düzeltilmez sözler geçti ki, siz gelin de Erdoğan ile Eset’i bir masaya oturtun. Şimdilik imkânsız. Bence de Türkiye Eset’le bir masaya gelmedikten sonra bu yumak çözülmez. O zaman tek ihtimal var.
Ya, Eset’le başka bir yetkili dolaylı olarak masaya oturacak veya Putin’in araya girmesi ile “Devletlerde ebedi küskünlük olmaz” kavlince Eset-Putin ve Erdoğan bir araya gelmelidir. Ben konunun çözümü ve halkların kurtuluşunu, milyonlarca Müslümanın felahı için çözümü burada görüyorum. Ama yine de siz bilirsiniz.