Trabzonspor’un Ümraniyespor karşısında aldığı 3-1’ lik mağlubiyet ve ertesi gün, şampiyonluğun Başakşehir ardından en yakın adayı Galatasaray’ın Hatayspor karşısında aldığı 4-2 lik mağlubiyetleri bizlere çok önemli mesajlar vermektedir. Esasen bu mesaj Türk futbolundaki yabancılar politikasının yanlışlığının en büyük delilidir.
Bilindiği gibi süper lig takımlarımız yabancı oyuncuların istilası altında bulunmaktadır. Esasında bu tabiri “Türk futbolu yabancı istilası altında” şeklinde de niteleyebiliriz. Bu istila hem kişisel hem de maddi olarak görülmektedir. Karşılığı olmayan yüksek mali ödentiler kulüplerimizi de aşırı mali sıkıntılara hatta iflaslara sürüklemiştir. Bunlar herkesin bildiği realitelerdir. Bu ranttan istifade eden menajerler, aracılar ve açıkgöz(!)yöneticiler işe tuz biber katmışlardır. Ha şimdi diyeceksiniz ki sadede gel. Bu hezimetlerle ne alâka? Evet konuyu oraya bağlıyorum.
Çoğu vasıfsız, kendi ülkenin çocukları kalitesinde bile olmayan, bir sürü Afrikalı ve yabancı oyuncuyu süper lig takımlarına doldurtup ödediğiniz uçuk paralar yüzünden teknik adamların da oynatmak zorunda kaldığı bu adamların işgali yüzünden, istikbalini ve ikbalini futbola bağladığı bu ülkenin gençleri süper lig takımlarında yer bulamıyorlar.
O zaman ne oluyor? Bu yetenekli ve hatta yabancılardan daha da yetenekli bizim evlatlarımız ikinci kalite takımlarda yani bugün ki tabirle 1.Lig’de oynuyorlar. Ne zaman ki bazı organizasyonlar sebebi ile 1.Lig Türk ekipleri ile süper lig devşirme ekipleri karşı karşıya geliyorlar. Bu sebeple bizim evlatlarımızın zorunlu istihdama tabi tutulan yabancı lejonerlerden dahi iyi olduğu sahada yaptıkları maçlarda ortaya koydukları oyunlar, aldıkları sonuçlarla kapasiteleri ortaya çıkıyor. Ortada gözüken tek aksak taraf moral ve motivasyon hatta büyük takım isminden kaynaklanan fobinin maç esnasındaki 1.lig oyuncuları üzerindeki rakibe hücum, eşit oyun inisiyatifi ve kendine güven tereddütleridir. Yoksa arada bu tereddütler olmasa şüphesiz sonuçlar daha da farklı olacak.
Demek ki bu sonuçlar bize Türk futbolcularının yabancı istilası karşısında ezdirildiği ve ikinci plana ittirildiğini gösteriyor. Bunun diğer olumsuz bir sonucu da milli takıma oyuncu seçiminde istifhamla bakılan ikinci kategoride oynayan 1.lig oyuncularının seçimindeki tereddütlerdir. Zira yapılacak eleştirilerden kurtulmak için Avrupa’da oynayan 2. Sınıf Türk futbolcuları takıma çağrılmakta böylece hem milli takım seviyesinde hem de Avrupa kupası şampiyonalarında eski tabirle “Edirne’yi bir türlü öteye geçememekteyiz”. Teknolojide yabancı imalata hayranlık kendi icat ve imalatını aşağılama hastalığı spor da da kendi çocuklarımız dışlamaya vardığının resmini artık görmeliyiz.
Şunu tereddütsüz iddia etmekteyim ki 1.ligde bir çok takım eğer süper ligde yer alıp bu takımlarla sıradan maçlarda karşılaşsa, bu gün süper ligde oynayan yabancı çoğunluklu ekiplerden daha da iyi sonuç alırlar. Artık futbolumuzu yönetenlerin(!) gözlerinin açılması zamanı çoktan geçmektedir.