Su, bedenimizin ağırlığının yarısından fazlasını oluşturur.

Su, vücudumuzda öyle bir ortam kurar ki insan sıvı alımını gönüllü biçimde sıralayabilen tek canlıdır ve kaybettiği suyu yerine kolayca koyamaz.

Şu yaz mevsiminin sıcak havalarında insanlar istediklerinden daha fazla su içmeye özen göstermelidir. Bilim adamlarının tespitlerine göre, beden su kaybından dolayı kalbi ve damarları zorladığını salik vermektedirler.            

Bizde bilmekteyiz ki bedenin şiddetli susuzluğunda nabız atım sayısı ve beden ısısı yükselir, bunun neticesinde; yorgunluk, gevşeklik, huzursuzluk, düşük moral, isteksizlik ve beceriksizlik ortaya çıkar.            

Enteresandır ki, susuzluk çoğu zaman yeterli su içmeye karşı bir isteksizliği de birlikte getirir. Su kaybı yeterli su içmesiyle bir nebze önlenebilir. Her kişi yeterli su almazsa bozulmuş su dengesinin düzelmesi uzun süre alır. Susuzluk (Dehidrasyon) bir başka besin maddesinin eksikliğinden daha etkili biçimde erken yorgunluğu ve klinik bozukluklara yol açar.             

Biz sporcular şunu iyi bilmekteyiz, bir kimse istirahat (dinlenme) durumundan yoğun efora geçerse beden ısısı artar ve terleme başlar. Uzun süre efor devam ederse, 2-3 litre sıvı terle atılır. Bunun neticesinde vücut sodyum kaybeder. Sodyum kaybının başlıca bozukluğu, tüm iskelet kaslarını etkileyen kramplardır.              

Spor yapmayan orta aktif bir kimsenin vücuduna giren ve çıkan su miktarı eşittir yani giren çıkanı karşılar. Su ise bedenin en bulunması gereken yapı taşı olmaktadır. Bütün öteki yapılan bol sulu ortamda dengede etkileşirler.              

Vücudun terleme sırasında ki susuzluğuna (dehidrasyon) karşı alınan türlü önlemler, bu alınan önlemlerle bilinçli ve mantıklı en iyi şartlar sunulmuştur.

Su, bedenimizin ağırlığının yarısından fazlasını oluşturur.

Su, vücudumuzda öyle bir ortam kurar ki insan sıvı alımını gönüllü biçimde sıralayabilen tek canlıdır ve kaybettiği suyu yerine kolayca koyamaz.

Şu yaz mevsiminin sıcak havalarında insanlar istediklerinden daha fazla su içmeye özen göstermelidir. Bilim adamlarının tespitlerine göre, beden su kaybından dolayı kalbi ve damarları zorladığını salik vermektedirler.            

Bizde bilmekteyiz ki bedenin şiddetli susuzluğunda nabız atım sayısı ve beden ısısı yükselir, bunun neticesinde; yorgunluk, gevşeklik, huzursuzluk, düşük moral, isteksizlik ve beceriksizlik ortaya çıkar.            

Enteresandır ki, susuzluk çoğu zaman yeterli su içmeye karşı bir isteksizliği de birlikte getirir. Su kaybı yeterli su içmesiyle bir nebze önlenebilir. Her kişi yeterli su almazsa bozulmuş su dengesinin düzelmesi uzun süre alır. Susuzluk (Dehidrasyon) bir başka besin maddesinin eksikliğinden daha etkili biçimde erken yorgunluğu ve klinik bozukluklara yol açar.             

Biz sporcular şunu iyi bilmekteyiz, bir kimse istirahat (dinlenme) durumundan yoğun efora geçerse beden ısısı artar ve terleme başlar. Uzun süre efor devam ederse, 2-3 litre sıvı terle atılır. Bunun neticesinde vücut sodyum kaybeder. Sodyum kaybının başlıca bozukluğu, tüm iskelet kaslarını etkileyen kramplardır.              

Spor yapmayan orta aktif bir kimsenin vücuduna giren ve çıkan su miktarı eşittir yani giren çıkanı karşılar. Su ise bedenin en bulunması gereken yapı taşı olmaktadır. Bütün öteki yapılan bol sulu ortamda dengede etkileşirler.              

Vücudun terleme sırasında ki susuzluğuna (dehidrasyon) karşı alınan türlü önlemler, bu alınan önlemlerle bilinçli ve mantıklı en iyi şartlar sunulmuştur.