Bu dünyanın neresindesin, düşündün mü hiç? Ne olarak var oluyorsun bu dünyada? Amacın ne, ne kadar yer kaplıyorsun, hayallerin ne, ne için buradasın?
Aynanın karşısına geç ve sor kendine: Ne için buradayım ben?
Herkes ama herkes bir sebeple yollandı dünyaya, peki ama senin sebebin ne?
Sende biliyorsun ki, içinde büyük bir dünya var senin. Çiçeklerle kaplı, bulutlarla çevrili...Biliyorum bazen o bulutlar kararıyor ve yağmur yağıyor içine. Ama bilirsin ki her yağmur sonrası güneş açar, ve yine bilmelisin ki yağmur yağmadan çiçek açmaz...
Bırak yağsın yağmurun. Bırak aksın göz yaşların. Yoruldun mu, bırak tutmasın bacakların. Çaresiz misin, kal öyle. Bırak artık kendini, üzüntünü yaşa. Kendine engel olma, kendini tutma. Kendi felaketine kollarını aç ve sarmala. Ellerin mi titriyor, bırak titresin. Titreye titreye durmayı öğrenecekler. Üzüntünü durdurmaya çalışma, her şeyi yaşayacskın bu hayatta, hüznü de mutluluğu da. Oysa sen şimdi hüznünü durdurmaya çalışıyorsun ya, sadece hüznün değil, mutluluğun da duruverir böyle.
Her şeyi dolu dolu yaşa ki, evrende sana mutluluğu zamanı geldiğinde dolu dolu yaşatsın. Hayat bir nehir, akıp gidiyor. Suyun üzerine uzat bedenini, akıp git sende..
İnan bana, şelaleden aşağı düştüğünde güzel bir gölde uyanacaksın. Şimdi kapat gözlerini, aç kollarını ve yaslan arkana.
Şöyle mırıldan içinden kimse duymadan: '' Su akar yolunu bulur.''