SPORDA KOMÜNİZM(!)GERİ GELİYOR
Statükoya karşı mücadele etmek; reform yapmak... Bütün hükümetlerin rüyası bu... 2002’den bu yana iktidarda olan hareketin lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hiç dilinden düşürmediği tabir... Türkiye bu anlayışla her alanda müthiş bir mesafe aldı... Ama o sinsi hareket, birazcık tökezlediğinizde hemen küllerinden doğar bir anda bürokratlar eliyle sizleri esir alır...
★ ★ ★
Biz 2003’ten sonra Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Türkiye Spor Yazarları Derneği, federasyonlar, kulüpler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, gençlik federasyonları ve dernekleri, Amatör Spor Kulüpleri hülasa spora katkıda bulunacak herkesle “kavgalı” bir yapıyı yıkmıştık. Hepsiyle iş birliği yapan, birebir çalışıp projeler üretir hale getirmiştik... Bu anlayışın devam etmesi gerekir...
Özellikle de federasyon başkanlarını, kulüp başkanlarını, yöneticileri, antrenörleri, hocaları bir “dava arkadaşı’’ olarak görmek lazım... Biz ve onlar dememek lazım.
Federasyonlar ve kulüpler yeter ki bize sporcu yetiştirsin, spor akademili gençleri istihdam etsin, yeni yeni branşlar açarak olimpiyatlarda derece alacak şampiyonlar üretsin... Spor okulları açsın, gençleri sokaktan kurtarsın. Bunun için de en kıymetli arazilerimizi bile federasyonlara, kulüplere veya spor tesisi yapacak girişimcilere devretmekten imtina setmemek lazım...
Kulüplerin transferlere harcadıkları paraları “çarçur” olmuş görebilirsiniz ama tesisler hep kalıcıdır, nesiller boyu hizmet edecektir...
★ ★ ★
Fenerbahçe Stadı ve Ülker Arena dahil devlete hiç yük olmadan sayısız eseri ülkemize kazandıran Fenerbahçe Kulübü Başkanı ve yönetimi bu konuda en güzel örnektir...
Kasımpaşa’ya dünya çapında tesis kazandıran Turgay Ciner de takdirle anılacak bir iş başarmıştır. Beşiktaş’ın iş adamı Nevzat Demir’e yaptırdığı, Trabzonspor’unMehmet Ali Yılmaz döneminde inşaa ettiği, Gençlerbirliği’nin İlhan Cavcavidaresinde gerçekleştirdiği saymakla bitmez pek çok kulübümüzün hayata geçirdiği projeler alkış alacak cinstendir.
Bütün bunlara İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve özellikle de Kayseri Büyükşehir Belediyemiz ile pek çok il ve ilçe yerel yönetimlerimizin, il özel idarelerimizin, üniversitelerimizin hizmete sunduğu tesisleri de ekleyebilirsiniz...
Aslında bu tesisler, sadece o yöre ve kulüplerin değil, milli takımlarımızın diğer kulüplerimizin, amatör branşların ve uluslararası organizasyonları yaptığımızda size lazım olan mekanlardır ve direkt devletin de hizmetindedir...
★ ★ ★
Şimdi bu gerçekler varken Fenerbahçe Kulübü’ne söz verildiği halde Kenan Evren Lisesi’nin devredilmeyişi hiç de uygun olmamıştır...
Değerli hocamız Milli Eğitim Bakanımız Prof Dr. Nabi Avcı’nın ve ekibinin gerekçesi reformist uygulamalarla bağdaşmamıştır. Sözünde durmayan“ceberrut devletin’’ hortladığını göstermektedir.
Gençlerbirliği’ne kanunla devredilen A.O.Ç’deki araziye hala bir çivi bile çaktırılmamasının savunulacak tarafı yoktur...
Devlet bir söz verdiği zaman bunu yerine getirir... Eğer bir yanlış görürse el koyar veya suçluları adalete teslim eder. Ama “rant”ı yükseldi diye kulüplere bunu yapamaz.
Kulüplerin ticari alanlar oluşturması, yeni kaynaklar bulması ve bunu gençliğimiz lehine harcaması, kişilere bağımlı olmaktan kurtarması, vergisini ödeyen müesseseler olması zaten amaç olmalı...
★ ★ ★
2008’de çıkan “devlet sporcu”luğu kanunun yönetmeliğinin hala hazırlanmamış olması, başta merhum Sinan Şamil Sam olmak üzere hak eden pek çok şampiyonun şeref aylığının bağlanmamış olması, ailesi ve çocuklarının sefil bir hayata mahkum edilmesi, sporcu ödüllerinin azaltılması ‘’sosyal devlet’’ ile hiç bağdaşmamaktadır...
Federasyonların özerkliğini elinden alacak pek çok adım atıldıktan sonra yeterli bütçe verilmemesi, uluslararası organizasyon yapan başkan ve yöneticilerin sürekli soruşturma geçirmesi, kafalarında “Demokles’in kılıcı” sallandırılması... 4 bin sporcu gence maaş bağlanması gerekirken bunun tam randımanlı olmayışı...
★ ★ ★
Devletin parasını koruduklarını zannedenler Türkiye’yi uluslararası müsabakalarda ve olimpiyatlarda başarısızlığa mahkum ediyor. İmkanları sporculardan, federasyonlardan ve kulüplerden “kıskanmak” övünülebilecek bir olay değildir. İleride kesinlikle kanunlara uymadıkları için mutlaka yargılanma ve re’sen hesap ödeme zarureti doğuracaktır.
Tehlike çanlarının çalmaya başladığını haber veriyoruz... Onca reformdan sonra geriye dönüş çok hazin... Herkes bilsin ki; “bürokratik oligarşi” hortluyor vesporda komünizm(!) geri geliyor.