SPOR, TERÖRE KURBAN GİTMESİN


2002 yılında başlayan süreçte Türkiye’nin lisanslı sporcu sayısı 201 bini futbol, 238 bini de diğer branşlar olmak üzere 439 bindi.
Halbuki muadilimiz, sporda gelişmiş Batılı ülkelerde bu sayı, bizdekinin en az on katıydı. Mesela 8 milyonluk İsveç’te 5, 80 milyonluk Almanya’da 25 milyondu. Yani bizim basamakları birer birer değil, ikişer ikişer bile çıkmamız hiçbir işe yaramayacaktı. Aramızdaki mesafe en az 50 yıldı. Bizim üçer beşer tırmanma mecburiyetimiz vardı.
Başta o günkü Başbakanımız, bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Bakanımız, Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin olmak üzere Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak diğer paydaşlarımızla birlikte tam bir seferberlik başlattık...
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, federasyonlarımız, üniversitelerimiz, kulüplerimiz, emniyet teşkilatlarımız; en önemlisi de belediyelerimiz ve il özel idarelerimiz olmazsa olmazımızdı...
Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken gerek Spor A.Ş. ve gerekse Belediye Spor Kulübü olarak futbolu kendi akışına bırakarak amatör branşlarda büyük bir hamle yapmıştık...
Bunun neticesi olarak 2000 Sydney Olimpiyatları’nda Türkiye’nin kazandığı toplam 5 madalyanın 4’ünü belediyemizin sporcuları elde etti. Yani koca Türkiye, Sydney’de sadece 1 madalya kazanacaktı, imdada İstanbul Belediyesi yetişti.

***

Belediyelerin imkanları bol. Araç gereci var. Semt sahaları, salonlar, yüzme havuzları yapıyor. Spor okullarıyla milyonlarca genci sporla tanıştırabiliyor. Buralara otobüs seferleri düzenleyebiliyor. Kitleleri spora çekebilmek için bundan daha iyi bir imkan yok.

2004’te Doğu ve Güneydoğu’da 22 ili kapsayan “Sporla Tanış” projesi başlatmıştık. Amacımız çoğu DTP’nin elindeki belediyeleri işin içine çekmek ve terörün tesirini Doğu’dan, özellikle de masum çocuk ve gençlerimizin üzerinden kaldırmaktı. Eski tesisleri onararak, yeni tesisler yaparak ve bunları da dolu dolu çalıştırarak sporla barışı en ücra köşeye yaymaktı.
Diyarbakır’da, bütün illerin iştirakiyle bir şölen düzenledik. Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin açılışa katıldı ve yeni seçilen Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i belediyeleri temsilen yanına oturttu. O güne kadar hiçbir devlet protokolünde konuşma verilmeyen Baydemir, o gün çok iyi bir ev sahipliği yaptı...
Bu süreçten sonra başta Diyarbakır olmak üzere Doğu ve Güneydoğulu belediyelerle verimli bir işbirliği yapıldı. Türkiye’yi gururlandıran, İstiklal Marşı’mızı çaldıran, bayrağımızı göndere çektiren pek çok şampiyon yetişti. Bunlar Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde Ay-Yıldızlı apoletleriyle işe başlatıldı. Muhteşem bir atmosferdi. Ankara’yla Doğu’yu ortak sevinçte birleştiren çok özel görüntüleri biz yaşadık.
Van’da uluslararası offshore yarışları yaptık. Televizyonlar Van’ı dünyaya tanıtırken o gün tam 70 bin Vanlı, Van Gölü etrafında bu yarışları izledi ve “Doğu’nun Paris’i” Van tarihi bir gün yaşadı.
Hakkari’nin Berçelan Yaylası’nda spor şöleni yaptık. Erzurum’daki Üniversite Kış Oyunları gibi hemen hemen Doğu’nun bütün illerinde ve ilçelerinde ulusal ve uluslararası organizasyonlarla şehirlerimize hareket getirdik, heyecan kattık, turizm faaliyeti yaptık.
Bütün bunları yaparken terör devam ediyordu ve biz terörün gölgesine rağmen cesaretle ama valilerimizin dirayetli yönetimi, il müdürlerimizin fedakarca çalışmaları ve belediyelerimizin büyük desteğiyle gerçekleştirdik. 2008 sonunda 3 milyon 500 bin lisanslı sporcuya ulaştıysak bu çabanın ürünüydü. Son olarak da Sayın Bakan Çağatay Kılıç’ın açıkladığı 6 milyon lisanslı sporcu olumlu bir gelişme. Hızımızı artırarak devam etmeliyiz.

***

Üç yıl devam eden çözüm süreci şehir, ilçe ve köylerde bayram havasında geçmişti. Omuzuna çantasını alan gençler spor alanlarına koşarken parklarda, yol kenarlarında yürüyen, koşan her yaştan insan da 24 saat spora açık tesislerde onlara eşlik ediyordu.
Şimdi terör, yine bölge insanını vuruyor. O rüya gibi günlerin akamete uğramaması lazım. Eğer terör var diye gençleri ve çocukları sahalardan çekersek oraları da ateş ve barut işgal eder. Spor son kaledir, aksarsa çok şey kaybederiz. Elbette ki İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon’dan farkı olmayan ve ilelebet Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası kalacak bu topraklarda “sevgiye, dostluğa, barışa” kısa zamanda kavuşulacaksa bunda sporun etkisi yine büyük olacak...
Spor teröre kurban gitmesin.