Milli Eğitim Bakanlığı’nın bünyesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/B bendine göre istihdam ettiği sözleşmeli öğretmenlerdir. Görev yetki ve sorumluluk açısından kadrolu çalışan öğretmenlere göre aynı şartlar geçerlidir. Ancak özlük hakları farklıdır.
Ülkemizde ilk sözleşmeli öğretmenlik uygulaması 1998 yılında 657 sayılı Kanunun 4/C bendine göre “Kısmi zamanlı geçici İngilizce ve bilgisayar öğreticisi” görevlendirilmesiyle başlamıştır. Sonrasında 2005 yılında bütün branşlardan 20 bin görevlendirme yapılınca dava konusu olmuştur. Danıştay, “Özel bir ihtisas mesleği, asli ve sürekli bir kamu hizmeti olan öğretmenliğin geçici personel görevlendirme ile yürütülmesini” doğru bulmayarak iptal etmiştir. Bunun üzerine 2006 yılında 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine “Milli Eğitim Bakanlığı'nda norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılmaması hallerinde öğretmenlerin...” hükmü eklenerek yeniden sözleşmeli öğretmenlik başlatılmıştır.
Kadrolu öğretmenlerin haklarına sahip oldukları söylense de birçok özlük hakkından yoksundular. Her yıl sözleşmeleri yenilendi, tayin hakları yoktu, çok büyük mağduriyetler yaşandı. Özellikle sağlık gibi gerekçelerle rapor almak zorunda kalan öğretmenler işten atıldı. Türk EğitimSen sözleşmeli öğretmenlikle ilgili yargıya gidince MEB tüm sözleşmeli öğretmenleri kadroya alıp 2011'de bu uygulamayı kaldırmıştı. 2016 yılında “çakılı öğretmen” diye tanımlanan sözleşmeli öğretmenlik tekrar uygulanmaya başlamıştır.
Saplantı bozukluğu gibi sürekli istenmeyen sözleşmeli öğretmen atama şekli karşımıza gelmektedir. “Öğretmenleri Doğu'da tutamıyoruz” açıklaması doğru bir söylev değildir. Pırlanta gibi yetişmiş genç öğretmenlerimiz bunu hak etmemektedirler. Bu şekilde atama yapmak olsa olsa dar düşünceli yetersiz insanların çıkış yoludur. Yeni getirilecek düzenleme ile sözleşmelilerin kadroya alınmasına dair TBMM’ye sunulan kanun teklifine göre, Kadroya geçirilen personel sözleşmeli pozisyonda geçirilen süreler dahil dört yıl hizmet süresini tamamladıkları tarihten itibaren nakil hakkına sahip olacaklardır. Hali hazırdaki mevzuata göre öğretmenlerimiz, 3+1 çakılı sözleşmeli olarak atanmaktadır. Göreve başlayan öğretmenlerimiz 3 yıl sözleşmeli 1 yıl da kadrolu olarak atandıkları yerde görev yaptıktan sonra tayin hakkına kavuşmaktadır.
Ancak 3. yılın sonunda kadroya geçen öğretmenlerimiz, eş durumundan dolayı mazeret tayini hakkını kullanabilmektedir. Fakat yeni getirilecek düzenlemeyle, “sözleşmeli pozisyonda geçirilen süreler dahil dört yıl hizmet süresinin tamamladıkları tarihten itibaren nakil hakkına sahip olacaklardır” ifadesiyle, mazeret tayinleri dahil 4. yılın tamamlanmasıyla yapılabilecektir. Bu yapılması planlanan düzenleme kabul edilemez! Yasa koyucu, çalışanların mevcut hak ve kazanımlarını geriye götüren bir düzenleme yapamaz! Yapılması gereken, süre şartına bağlı kalmaksızın kadroya geçirilen tüm öğretmenlerimizin diğer kadrolu meslektaşlarının sahip olduğu tüm haklardan istisnasız faydalanmasını sağlamaktır. Aksi takdirde, hem hukuki hem de vicdani büyük bir hata yapılmış olacaktır. TBMM resmi komisyon aşamasında bu çok arazlı durumun mutlaka düzeltilmesi elzemdir. Tutulamayan bölgelerde çalışacak öğretmenlere ekonomik ve sosyal teşvikler verilmesi sözleşmeli öğretmenliği gereksiz kılacaktır. Bunun yerine uygulandığı ilk günden bu yana tartışılan ve yargı kararıyla uygulaması iptal edilen sözleşmeli öğretmenliği yeniden yenileyerek başlatmak geçmiş yıllarda yaşanan sıkıntıları tekrar öğretmenlere yaşatmaktır. Sözleşmeli öğretmenlik düzenleme yapmadan tümden kaldırılmalıdır.