1923’ten bu güne Doğu Karadeniz Bölgesi ve Trabzon ili, Cumhuriyet tarihi boyunca devletten hak etmiş olduğu hizmetleri tam anlamı ile alamadığını görür, söyler, bizler de hep yazar çizeriz. Son yıllarda bir seçimler dizisi geçirdik, öyle görülüyor ki seçimler devam edecek.
Yerel seçimler yapılalı neredeyse iki yıla yaklaştı. Yani 30 Mart 2016 tarihinde 2 yıl dolmuş olacak.
Son genel seçimlerin bile üzerinden aylar geçti. Neredeyse 4. ayı tamamlamak üzereyiz. Siyaset adamlarımızın bölgemizin gelişip güzelleşmesi için vermedikleri söz kalmadı.. Broşürler, el ilanları, mitingler, kapalı açık yerlerdeki toplantılar, hediyeler, eşantiyonlar arasında seçimler oldu bitti..
Seçimler tamamlandı vatandaşlar verilen sözleri vaatleri hatırlamaya başladılar bazı Belediye başkan adayları 35 bazıları 45 hatta 60 maddelik projelerini renkli kuşe kâğıtlarla basılmış olarak seçmenlere dağıtmışlardı.
Milletvekili adaylarımız ise tren yolu, limanlar, hava yolları, çevre yolları, kentsel dönüşüm projeleri, sanayi siteler, bölgesel uluslararası ticaret, Karadeniz Donanma Komutanlığı, ikinci hatta üçüncü üniversite ve yurt binaları, Tonya Çimento Fabrikası, Vakfıkebir Limanı, Beşikdüzü’ne 100 bin başlık hayvan çiftliği, cezaevleri, stadyumlar, ormanların ıslahı projeleri...
Daha nicelerini yapacaklarının sözlerini verdiler..
Seçmenlerde bu vaatler doğrultusunda oylarını kullandılar ve seçimler yapıldı.
Trabzon seçim sonuçlarını hepimiz biliyoruz.. Trabzon merkez dâhil 18 ilçenin 17’sini, milletvekilliğinde ise 6 vekilin 5’ini AK Parti kazanmış oldu.
Yerel ve genel seçimlerin ardından sıra verilen sözlerin yapılmasına geldi. İki yıllık süre içerisinde belediyelerimizin vaatleri ve projeleri ile ilgili önemli bir odak çalışmasına şahit olamadık. Bazı belediyelerimizde acil olan köy yollarının açılması, kar mücadelesi ve çöp toplama konularında dahi sıkıntılar var.
Geçtiğimiz hafta Vakfıkebir CHP İlçe Başkanı Mehmet Keskin ve Beşikdüzü MHP İlçe Başkanı Mustafa Sağlam birer basın toplantısı yaptılar. Yapmış oldukları tespitlerini bir bir basına açıkladılar. Kendilerini dinledik, yapmış oldukları tespitleri ve söylemlerinin hemen hepsi doğru sözler ve tespitlerdi. Yapmış oldukları açıklamalarını çeşitli yayın organlarında ayrıntıları ile yer aldı.
Okurlarımız da bunlara vakıf olmuştur..
Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından bugüne Karadeniz insanı özellikle Trabzon ilimiz hemen her alanda hizmet bakımından birçok ilin gerisinde kaldığı ortada.
Örnek vermek gerekir ise 1965 yılında 1 milyon 200 bin olan Trabzon’un nüfusu bugün toplamda 768 bin 417 olarak istatistiklere yansıdı. Beşikdüzü İlçesi’nin nüfusu 1965 yılında 32 bin kişi iken bugün 21 bin 876 kişi olmakla mı övünsün!
Komşu illerimiz Rize 332 bin 012, Artvin 166 bin 394, Giresun ilimiz ise 426 bin 686 olarak istatistiklere giriyor ve aynı oranda kilometrekareye 80 ile 97 kişi düşüyor. Bu illerimizin tamamında her yıl nüfus başka ülkelere veya illere göç veriyor.
Doğu Karadeniz insanımız ise devletten hizmet alamayınca sosyal ekonomik ve doğal şartların da etkisi ile gurbet illere İstanbul, Bursa, Antalya, Adapazarı, Ankara, Samsun vs. yurt dışı gibi batı illerine ve ülkelere gitmek göç vermek durumunda kalmışlardır.
Gün geçtikçe olumsuz gelişen dünya şartlarında insanlarımız doğdukları yerlerde değil de doymuş oldukları yerleri kendilerine vatan tutma gayretleriyle güçsüzleşmiş zayıflamış devlet veya siyaset adamlarınca kendilerine verilen sözler ve vaatlerde tutulmayınca adeta küskün bezgin topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Karadeniz insanları daima devletine bağlı insanlarla müteşekkil bir millet olmakla ülkemizin zor anlarında düşmana karşı olarak hep ön saflarda olmuşlardır.
Son yıllarda Karadeniz insanlarına verilen devlet sözlerinin tutulmaması, bölge insanına sormadan tanışmadan makam odalarında alınan ani olumsuz ve uygulaması mümkün olmayan kararlar, ortak akılla iş yapılmaması, binlerce yıllık yaylalarında dahi rahatsız edilmeleri evlerini dahi tamir etme izni verilmemesi, köylerindeki tapulu arazilerine orman arazisi diyerek ellerinden resmen alınması, büyükşehir olunması dolayısı ile ikiye hatta üçe katlanan emlak vergileri, tek gelir kaynağı olan fındık ürünü üzerinde oynanan spekülasyonlar insanlarımızı çok zor durumlarda bırakmış ve birçok kimseler tarafından acaba Karadeniz insanını birileri devletin karşısına almak mı istiyor? Karadeniz insanına son yıllarda yapılan bu uygulamalar acaba bir bölücü plan gereği mi? Bu işin içerisinde bir kirli el mi var diye düşünmeye başladılar bile.
Kalınız sağlıcakla.