Jean-Jacgues Rousseau’ya göre “Kelimenin tam anlamıyla gerçek bir demokrasi hiçbir zaman olmadı ve olmayacaktır.” Ancak, insan onuruna en uygun siyasal rejim olduğu konusunda da bir fikir birliği olduğu söylenebilir. Soluduğumuz hava kadar gereksindiğimiz Özgürlük, siyasal düşüncenin merkezinde yer alır. Çağdaş demokrasilerde, bütün bireyler bunun bilincindedir. Hem sosyal ilişkilerde hem de siyasal kurumlarla ilişkilerde davranış özgürlüğü, Batı demokrasilerinde gelinen çok önemli bir aşamadır. Katılma davranışı, demokrasi de bireyin kendini ifade etmesi ve özgürlüğünü korumasının da aracıdır. Özgürlük her şeyden önce, birey üzerinde egemenlik kurmak isteyen oluşumlar karşısında özgür davranabilmektir. Bireysel özgürlük, bireyin devlet kurumları karşısında korunması değil, aynı zamanda bireyin devlet etkinliklerine katılması ve oluşumuna katkıda bulunmasıdır. Katılım, bireysel özgürlüğün güçlenmesini sağlayan önemli bir araçtır ve bu araç, siyasal erk karşısında bireyin güçsüz ve çaresiz olmadığı bilincini verir. Birey, bu bilinçle kendisinde siyasal-toplumsal sistemi biçimlendirme gücü bulur. Demokratik bir ortamda yaşamak demek, yaşamı bir yazgı olarak görmek demek değildir. Demokrasilerde çeşitli yöntemler, kurum ve kuruluşlar kullanılarak, insanların yaşamlarını başkalarıyla birlikte uzlaşı içinde, ancak kendilerinin belirlemeleri ve biçimlendirmeleri sağlanır. Bu bağlamda, demokrasi özgürlüğü yaşamsal önemde bir ilke olarak benimser. Demokratik bir toplum, homojen bir toplum da değildir. O sistem olarak, insanların özgürlüklerini kullanması, farklı düşüncelerin ve çıkarların temsilini engellemez. Bu da, demokrasinin aynı zamanda bir tartışma kültürü olduğunu gösterir. Demokrasiyi içselleştirmiş toplum bu bağlamda, şiddet içermeyen tartışmaları da özümseyebilen bir toplumdur. Bu özümsemeyle demokrasi, tartışmayı uzlaşmaya dönüştürebilen araçları da içinde barındırır. Demokratik çoğulculuk düşüncesine önemli bir katkıda bulunan J. Stuart Mill, aktif bir çoğulculuğu savunarak, tek tek bireylerin düşüncelerini yayabilmelerinin ve bu özgürlüğe sahip olabilmelerinin yanlışların kurumlaşmasını ve çoğunluğun diktatörlüğünü önleyeceğini savunmuştur. Çünkü bireyin düşüncesi yalnızca kendi içinde değil, demokratik ussallığın geliştirilmesi açısından da bir değer taşıdığı için korunması ve özendirilmesi gerekmektedir. Diğer yandan, özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi konusu, yalnızca devleti ilgilendiren bir konu değildir. Demokrasi eğitimi soyut bir öğrenme olmaktan çok uygulamalı bir eğitimdir ve bireysel katılımı içerir. Ussal bir demokrasi, yalnızca iletişim ve bireysel özgürlükleri değil, aynı zamanda aktif katılımcı bir çoğulculuğu öngörür. Özgürlükleri belirleyen etkenler, gereksinimler, iş ve işbölümü sistemi gibi sosyal değişkendir. Bu değişkenlerin demokrasinin özüyle ilişkileri, özgürlüklere temel olmaktadır. Diğer yandan demokrasilerdeki temsil sisteminin özgürlükle bağdaşmayacağı; temsilde, siyasal iradenin başkasına devredildiği ve dolayısıyla siyasal iradenin yabancılaştığı gibi bir eleştiriyi de gözden ırak tutmamak gerekir. Temsili yönetim, güçlü bir demokrasinin sağlanmasında yeterli olmayacaktır. Yurttaşların Söz-Yetki ve Karar süreçlerine katılımı demek olan güçlü demokrasi, her düzey ve durumda katılımı savunmaz. Bunun yerine olabildiğince sık ve özellikle temel siyasal kararlar alınırken yurttaşların söz sahibi olmalarını savunur. Kısaca, katılımcı güçlü demokrasi; çatışmayı, sürekli uyum yasalarını oluşturma süreciyle ve bağımlı özel bireyleri özgür yurttaşlara dönüştürebilen siyasal bir topluluk oluşturulmasıyla çözümleyen demokrasidir. Çatışmayı işbirliğine dönüştürerek kamusal amaçlar için kullanma becerisi, güçlü demokrasinin en önemli yanıdır. Bunun yanında, güçlü demokrasi özgürlük, eşitlik ve sosyal adalet gibi demokratik değerlerden vazgeçmez Özgürlük, bilinçli karar verebilme gücü, bireylerin somut bir özgür alana sahip olması, toplumun çeşitliliği, düşüncelerin, yaklaşımların, insan onuruna yaraşır bir yaşam talebi gibi değerlerle yaşar. Özgürlüğün, bireysel sorumlulukla birlikte var olacağını da unutmamak gerekir Demokrasi, birey özgürlüğünün güvencesidir. Demokratik sistemin diğer sistemlerden farkı, uzun dönemde demokratik sistemin ürünü olarak, bireyin hak ve özgürlüklerinin genişlemesi ve derinleşmesidir. Çünkü özgürlük, demokrasinin kendine özgü erdemidir. Özgürlük gibi eşitlik ilkesi de, “Egemenlik Kayıtsız Koşulsuz Milletindir” ilkesinin tamamlayıcısıdır. İnsanın; insan olmasından kaynaklı, vazgeçilmez ve devredilmez haklarının tartışıldığı sürece katkı yapması umuduyla… Kaynak; Yale Üniversity Press-Çağdaş demokrasiler (Türk Demokrasi Vakfı yayınları)