Yeni nesil deyince ilk aklınıza ne geliyor bilmiyorum ama bendeki direkt çağrışımı Uzunsokak...
Niye mi efendim? Şöyleki durum vahim... Trabzon gibi güzel bir şehrin vitrini olan Uzunsokak, böyle mi vitrinlik görevini ifa edecek demekten kendimi alıkoyamıyorum. Zaten bir uçtan bir uca adının tam zıttı kısacık bir alan. Haydi baştan alalım...
Sokağa giriyorsunuz... Adım başı saçları gökdelen vari gençlere rastlarsınız... Afedersiniz ama pantolonlarını wc den aceleyle çıkmış da yukarı çekmeye vakit bulamamışlar gibi... Justin Bieber özentisi, sorsanız tarz sahibi, tuhaf bir ‘yeni nesil’... Yeni nesilimiz buysa ben taş devrine ait kalmayı yeğlerim... En azından yoldan geçen herhangi bir bayana, kardeşimize, ablamıza ‘abla ateşin var mı’ diye sormaktansa taş devrinde ateşi bulmaya çalışmakla meşgul olurduk...
Sadece erkeklerimiz mi? Hayır!
İşte hemcinsim olanların içler acısı hali ve imajları... Lise yaşlarında kızımız, yanında arkadaşları namıdiğer ‘pampalarıyla’ beraber ailesi onu dershanede, okulda sanarken; kimi yaştaşları deneme testleriyle boğuşurken, kendisi apaçilik mesaisini doldurmakla pek meşgul...
Yanındaki erkek arkadaşlarına özentiyle onlar da dikleştirmiş saçları... O saçlar, kaç renge boyanmış, kaç işlem görmüş de sonra adeta renk paletine dönüşmüş ben bilemedim...
Bu mu bizim yenilerimiz dediğimiz gelecek! Doğacak yeni yeni nesillerin birer örnek anne-baba adayları, neyse pek öyle durmuyorlar da!
Derseniz ki ‘Canım onlar daha genç, kanları kaynıyor, geçer bu furya, zamanla düzelir...’ Hayır efendim, düzelmez. Neden, zaman mefhumunu kaybetmişler bir kere... Saat 23-24 sularında çok rahat bir şekilde sokakta, kuytu köşelerde dolaşabiliyorlarsa hiçbir şey düzelemez... Düzelse de 'artık çok geç' uyarısı bir kütük gibi kafalarına düşmüş olur...
Sosyal medya çılgınlığından ne yazsam diye saatlerce olmayan kafayı patlatan, cümle özürlü, yazdığı mesajlarda kelimelerin kafasını koparan benim jenerasyonum umut vermiyor arkadaş!
Kavgacı, eften püften nedenlerle birbirine giren bu gençlik Atatürk'ün hedeflerine çok muhalif duruyor. Daha 14-15'inde ellerde sigaralar, kollarında sevgili, cebinde de güven abidesi sandığı çakısı ‘Heyyt ulannn’ hoş geldin Ustura Kemal...
Oysa okuyacak bir kitabınız, bisikletiniz, fotoğraf makineniz, bir kağıdınız-kaleminiz ilginizi çeken başka bir şey olsa, ne güzel olur değil mi?.. Hiç olmadı, gidin meslek öğrenin, para da kazanırsınız. Okumaya hevesiniz yoksa gidin annenize babanıza yardım edin. Dergi, kitap takip edin, sosyal olun, sinemaya gidin, yürüyüş yapın ailenizle vakit geçirin...
Ve ve ve...
Bunların yanı sıra sadece gençler değil değişik aile bireylerimiz de var. Bir baba kızına birisi sadece bakmış diye kalkıp Uzunsokağı birbirine katar mı? Ünlü bir mağazanın içine kadar kavgayı büyütür mü? Ve üstüne üstlük bunlar yetmezmiş gibi Uzunsokak'ta fazlaca mesai yapmış arkadaşlarıyla kızının dolduruşuna gelip gazeteciye saldırı mı? Ve dahası efendim. Köreldi umutlar, gülmez hakikat diyerek tedbirsizlikle geleceği daha da karanlık yapmadan toplum göreve!