Öncelikle Sochi’de ki görüşmelerde çıkan sonuçlar Rusya ve İran’ın bu bölgede barışın gerçekten sağlanması gereğine isteklerini ortaya koyduklarını anlıyoruz.
Şimdi de, Suriye’de ABD, bazı AB ülkeleri, Türkiye, İran ve Rusya’nın bulunması meselesine göz atalım.
Burada en kritik pozisyonda yani bu bölgede bulunmalarının BM karar ve kurallarına aykırı olanlar ABD ve AB ülkeleridir.
Zira bir ülkenin silahlı kuvvetleri ile yabancı bir ülkede bulunabilmesinin şartı o ülkenin hükümetinin sizi oraya davet etmesi gerekir.
Aksi halde işgalci sayılırsınız.
Bu konuda Rusya ve İran’ın Suriye’de bulunması legaldir.
Zira ora devlet lideri Eset ve hükümeti Rusya ve İran’ı davet etmiştir.
Suriye hükümeti kendi rızaları ile Ruslara üs vermiştir. Peki Türkiye’nin Suriye’de olması ve operasyonlar yürütmesi meselesinin yasal durumu var mı?
Evet var.
Buna da BM’nin, “Sınırlarının emniyeti ve huzuru bahis mevzu olduğu durumlarda” komşu devletin tedbir alamaması halinde sizin orada operatif faaliyetler yürütmenize cevaz veriyor.
Fakat, ABD ve bazı AB ülkeleri Suriye’ye tamamen kaba kuvvet saiki ile gelmiş hiçbir yasal dayanakları yoktur. Bu sebepten dolayı ABD oradan çekilmeyi planlamaktadır.
Kaldı ki güya DEAŞ tehdidi de ortadan kalkmıştır. Ortada Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve huzurun sağlanması ile bu sorunda en çok mağdur olan ülke durumunda olan Türkiye’nin topraklarına sığınan milyonlarca göçmenin bir an önce ülkelerine dönmeleri gerekiyor ve şartta.
ABD, AB ve İsrail’in kafasının ardında ise federatif bir Suriye yatmaktadır.
Böylece yarın bugün Türkiye’ye operasyonda kullanacağı uydu ve sözde bir Kürt kantonu oluşturmak onların kafalarının ardındaki plandır.
Bu sebeple ABD Suriye’de 65.000 kişilik bir PYD birliğini eğitip silahlandırmıştır.
Bu oluşum kime karşıdır?
Hiç şüphesiz Türkiye ve biraz da İran’a karşıdır.
ABD bu niyetini güya Türk yetkililerini enayi yerine koyup gizlemeye çalışmaktadır.
Ha, buradan şu meseleye de atlamak gerekir.
Türkiye Rusya’dan S-400 yüksek irtifalı füze sitemini alıyor.
ABD buna şiddetle karşı.
Neden?
Zira ileride 15 Temmuz harekâtı gibi bir kalkışımda ABD ve AB uçak ve uçak gemilerine karşı S-400’ler onların karşı koyamayacağı bir yapıda olmasındandır.
Bu füzeleri kitlemeleri, çökertmeleri şu an için mümkün değil. İşte batı ve ABD’nin kafaları arkasında Türkiye’ye muhtemel bir operasyon olduğundan her toplantıda buna karşı çıkıyorlar.
Oysa aynı füzelerin bir alt versiyonu Yunanistan, Polonya ve diğer bazı AB ülkelerinde var.
Onlara bir şey denmiyor ama ille de Türkiye.
Anlaşılıyor di mi niyetlerinin ne den gizli ve kötü olduğu. Tabi bu konuda anlatılacak çok daha başka şeyler var. Gelelim F-35 uçakları meselesine.
Bu uçakların birçok elektronik sistemlerinin daha şimdiden çöktüğü Almanya’nın bu projeden çekilmeye çalıştığı ve F-16’ların daha efektif uçak oldukları da anlaşılınca ABD savunma sanayii panik içerisine girmiştir.
Neticede Türkiye son zamanlarda hem ordusunu yerli silah sanayii yönünden takviye etmek hem de Suriye’de ki politikada fevkalâde yerinde atılımlar yapmaktadır.
Sonuçta bütün bu gayretler Suriye’de toprak bütünlüğünün sağlanması gereği var iken buna karşı oluşturulmaya çalışılan Suriye federatif fikrine karşı askeri bir operasyonu yapması da Türkiye’ye BM nezdinde adam akıllı yasal dayanak ve olur vermektedir.