Şoförlük mesleği gerçekten önemli bir sınıftır.
Gereğinde çocuklarınızı gerektiğinde eşinizi, başınız sıkıştığında namusunuzu teslim edebileceğiniz bir meslek idi.
Eskilerde emanetler hep şoför esnafı vasıtası ile yerine ulaşırdı.
Köy otobüsleri, taksi şoförleri hep bu hizmeti yaparlardı. Hiçbir karşılık beklemeden “Emanet yerine ulaşsın da.”
Şoför çocuğu olduğumuz için iyi biliriz mesleğin raconlarını.
Rahmetli babamızın Direksiyon ekmeği ile üç kardeş okuduk bu yaşa geldik.
Bendeniz bir şoför çocuğu olarak bu meslek hakkında babamızdan çok çok hikâyeler dinledik.
Nelere şahit olmuşlar, nelerle karşılaşmışlar.
Yolda kalanlara, evden kaçanlara, kaçırılanlara bu esnaf fertleri adeta emniyetin eli kulağı, gözü idi.
Müşteriye saygı ve hürmet var idi.
Şahsen gözümle gördüm rahmetli babam müşterisine hem kapısını açar hem de ceketinin düğmesi müşteri karşısında iliklerdi.
Bu nimete ve müşteriye “velinimet” olması itibarı ile teşekkür ve saygı ile şükürdür.
O zamanlar şoförlük bu yüzden saygın bir meslek sınıfı idi.
Arabalar günde 3-4 kez ellerinde bez devamlı silinir içleri süpürülürdü.
Müşteri bindiği zaman arabasında çer-çöp ve toz olmayacak.
Elini tuttuğu yerden iğrenmeyecek.
Bugün geldiğimiz noktada ise ortada karar size ait.
Şoför esnafı diye bir şey hemen de kalmadı.
Günlük, gündelik birkaç delikanlının cep harçlığı ve vur kaç mesleği haline gelmiş.
Minibüslerin koltuklarını tutacaklarını ellediğinizde kolera dâhil her türlü hastalığa yakalanmanız işten bile değil.
Neden?
Çünkü şoförleri sabit değil.
Çoğu kiralık gündelik adamlar.
Kimisi bir şarap (!) parasına, kimi güncel ihtiyaçlarını savma hesabı peşinde. Şimdilerde müşteri adeta birer ördek (!) mesabesinde.
Zaten saygı denen bir şey yok sevgi ise hepten yok.
Adam saygı duymadığı müşteriyi veli nimet bellemediği için onun temiz bir yerde oturması için arabasını neden yıkayıp temizlesin ki?
Onlara göre (müstesnalar hariç) müşterisinin değeri bir sandık portakal durumunda.
Söyleyin bakalım siz bu günün minibüs dolmuş şoförlerinden esnaflık kaliteleri, müşteriye davranış tarzlarından razı mısınız?
Aylar geçer bir kez yıkanmamış arabaları ve minderlerin durumu da malum. Bırakın yıkamayı yırtık pırtık minderlere oturmak zorundasınız.
“Nasılsa eve gidene kadar ayağın yerden kesildi daha ne istiyorsun” mantığı ön planda.
“Parayı ver fazla konuşma” anlayışı ise zaten ana prensip.
Kılık kıyafet desen esnaftan çok kaçkın bir görüntü.
Bakın 1950’lerin şoförlerinin kılığına, kravatlı hepsi.
Peki, bu mesleği eski saygın duruma kim getirecek?
Şoför esnafı odası değil mi?
Peki siz Şoförler Odası’nın şoför esnafı eğitimi, terbiyesi ve kalitesi için bir çalışma yaptığına şahit oldunuz mu?
Serseri kılıklı tufeyli, sarhoş şoförler için bir vecibe uygulandığına şahit oldunuz mu?
Ben görmedim duymadım.
Acaba oda yetkilileri özellikle dolmuş ve taksi şoförlüğü için Milli Eğitim’den eğitim seminer programı ve sertifikası zorunluluğu ihdas etse mesleğe biraz çeki düzen gelmez mi?
Gündelik vur-kaç şoför çalıştırmaya bir standart getirilse, yani şoförlük eskisi gibi bir meslek olsa?
Yani hatırlatalım dedik bir sohbet vesilesi ile.
Bilmem “Şoförler Odası” heyetine endişelerimizi bir şoför çocuğu olarak iletebildik mi?