Salı günü Soçi’de Erdoğan ile Putin görüşmesi tüm Dünya’nın ilgisini toplamış ve burada çıkacak sonucun tüm Ortadoğu politikası ile Suriye’nin geleceğini belirleyeceğini biliyordu. Soçi’de ki görüşmeler elbette ABD ile Türkiye arasında Fırat’ın doğusu harekatı esnasında alınan ittifak ile de bağlantılı idi. Soçi’de bu görüşme yapılırken Fırat doğusu lokalinde PYD teröristlerinin beklenen son dakikada neler yaptığı veya varılan ABD-Türkiye anlaşmasına uyup uymayacağı da merak konusu idi.
Özellikle Başkan Erdoğan’ın “Harekat durmadı sadece ara verildi” ifadesi de çok önemli idi. Esas konumuz olan Soçi görüşmesinde yine Rusya’nın ve Rejimin kontrolündeki bölgelere sığınmış olan PYD militanlarının uzaklaştırılması için alına sure de önemli idi. Aynen ABD güdümündeki bölgelerdeki teröristlerin ihracı gibi bir anlaşma yapılıyor.
Putin ifadesinde “Türkiye’nin güvenlik kaygılarına saygı duyduğunu ve anladığını” belirterek söze başlıyor ve gerisinde de beklediğimiz, rutin açıklamaları sıralıyordu. Bu görüşmede varılan sonuçların uygulaması için ise 150 saat beklenileceği kararı da anlaşıldı. Zahiren ABD ve Rusya’nın Türkiye’yi kaybetmemek endişesi de varılan anlaşmaların uygulanmasındaki ciddiyet önem taşımaktadır.
Ben bu açıklamaları dinlerken kulağıma çok merak ettiğim ve te bundan 4 yıl önce bir makalemde belirttiğim “Rus-Türk Ticaretini neden kendi paralarımız ile yapmayız” şeklindeki ifadelerim aklıma geldi. Öyle ya bu konuda bir antlaşma yapılıp bir çözüm neden üretilmez. Neden Rusya ve Türkiye gibi önemli iki ülke kendilerini her an tehdit eden bir ülkenin parası ile ticaret yapmaktadır diye hep merak etmişimdir. Baktım ki beyanatların arasına herkesin dikkatinden kaçan fakat benim için çok büyük önem arz eden bu mesele Erdoğan’ın ağzından adeta sanki fazla önemli değil de bir ara nağme gibi çıkınca çok sevindim.
“Ruslarla yapacağımız ticarette kendi milli paralarımızın kullanılması konusunda da mutabakata vardık” dedi. İşte diğer önemli konuların arasında sanki garnitür imiş gibi duran fakat beni çok sevindiren bu söylem doğrusu diğer konulardan daha çok dikkatimi çekti.
Evet, bidayette Türk yöneticilerin Rusya ile yaptığı yakınlaşma sonucunda başlarına nelerin geldiğine şahit olan birisi olarak askeri alanda varılan antlaşmalar kadar ticari alanda varılan veya varılması arzu edilen bu konu benim için hepsinden daha çok önemli idi. Şimdi bekleyip göreceğiz. Acaba verilen sözler, yapılan antlaşmalar her iki ülkenin menfaatine olduğuna göre araya girecek muhtemel provokasyonlara rağmen ne derece uygulama imkânı bulacaktır.