Hiç vazgeçmiyorsunuz…
Geçmişte yaptığınız bütün kalkışmaların sonunda her seferinde uğradığınız hüsran ortada olduğu halde, akıl ve mantık ölçüsünde düşünüldüğünde başarı şansınızın hiçbir zaman olamayacağı gün gibi aşikarken bu gün hala imkansızı zorluyorsunuz. Büyük Türk Milleti’nin demokrasi ve kardeşlik adına size açtığı krediyi gene boşa harcıyorsunuz.
Son zamanlarda seçim kazandığınız yerlerde geçmişte yaptığınız hataları tekrarlamakta ısrar ediyorsunuz. Toplantılarınızın açılışını İstiklal marşı ile yapmamak için sözüm ona demokratik bir tavırla oylama yapıp marşımızın okunmamasını sağlıyorsunuz. Makamlarınızın duvarlarında asılı olan şanlı bayrağımızı ve büyük önder Atatürk’ün resmini indirmek için kameraların önünde hakarete varan sözler söyleyerek provokasyon yapıyorsunuz. Belediye binalarından T.C ibarelerini kaldırıp yerine Kürtçe ve Arapça isimler yazıyorsunuz. Siz hiç geçmişten ders almıyorsunuz, hiç akıllanmıyorsunuz.
Ne yapmak istiyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin mücadele dediğiniz terör ve tedhiş hareketlerinden yılıp, anlamsız çıkışlarınızdan usanıp size pabuç bırakacağını mı sanıyorsunuz? Bunun mümkün olmadığını görmüyor musunuz?
Her şeyden önce Kürt kardeşlerimizi siz siyasi Kürtçülerden ayırdığımı belirteyim. Elinde silah korucu olarak görev yapan size ve emellerinize karşı canı pahasına savaşan, Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kürt kardeşlerimin sizinle en ufak bir ortak noktası yoktur. Nasıl ki bir yıldan bir mevsimi çıkardığınızda o yıl eksik olur ve artık yıl denemez Türk Milletinden Kürt kardeşlerimizi çıkarırsanız o millet eksik olur ve bizim tanımladığımız sosyolojik anlamda o yapıya artık Türk Milleti denemez. Ne kadar bir ve bütün olduğumuzu Lozan görüşmeleri sırasında TBMM’de konuşan Kürt Milletvekillerinin konuşma tutanaklarını okuduğunuzda çok açık görürsünüz. Sizler gibi siyasi Kürtçüler emperyalizmin aramıza soktuğu ve ülkemizin yıkım görevi verildiği maşalarsınız. Kasım 1931’de bölgede görevli İngiliz istihbarat elemanlarının raporlarının birinde “Kürt Milliyetçiliği İngiliz politikası’nın bir çocuğudur” denilmekte (İlgilenenler için kaynak: Prof. Dr. Abdülhaluk M. Çay. Kürt Dosyası, 8. Baskı. 2010. sayfa 530 ). İstihbarat raporundaki bu ifade bile tek başına sizi deşifre etmeye yeter. Gizli ajandanızla emperyalizme hizmet ediyorsunuz. Israrla siyasi Kürtçülük yapıp ayrı millet olduğunuzu ve ayrı devlet kurmaya hakkınız olduğunu söylüyorsunuz. Açık söyleyeyim. Bence isteyen her insan kendi kökenini istediği yere bağlayabilir. İsteyen peygamber soyundan geldiğini, isteyen atalarının antik Atlantis soylularının olduğunu, isteyen kayıp bilmem kaçıncı sülalenin varisleri olduğuna inanabilir. Hatta isteyen köklerinin uzaydan geldiğini veya atalarının dinazorlar olduğunu bile iddia edebilir. Hiç sorun yok, herkes bu konuda özgürdür. Fakat kalkıpta en uçuk fantastik filimlerin senaryosunu aratmayacak saçmalıkta bir tarih uydurup ve o saçmalığı kaynak gösterip binlerce yıllık Türk yurdu olan, batılıların haritalarında bile “Türkomania-Türkmen ülkesi” olarak geçen Uzun Hasan’ın memleketinin üzerinde hak iddia edersen orada dur derler adama. Toprak talebinde bulunursanız özgürce saçmaladığınız tarihsel kökeniniz sadece sizin fantazileriniz olarak kalmaz hepimiz tarafından irdelenir, doğruluğu sorgulanır. İnsanlar ortaya sürdüğünüz saçma sapan tezlerden bıktı diye saçmalıklarınız kabul edildi anlamına gelmez. Taktığınız at gözlüklerini çıkarıp bakarsanız bütün ciddi kaynakların sizin kısıtlı politbüro kadronuzun iddia ettiğinin aksine ayrı ve müstakil bir millet olmadığınızı söylediğini göreceksiniz. Türk Milletinden ayrı olduğunuzu söyleyen bir kaynak varsa birlikte aynı kökten geldiğimizi söyleyen 10 kaynak var. Size birçok ciddi kaynak gösterebilirim ama sadece önceki satırlarda referans verdiğim Prof. Dr. Abdülhaluk M. Çay’ın “Kürt Dosyası” kitabı bile tek başına sizin uçuk tezlerinizi çürütmeye yeter. Rus Devleti’nin bölge üzerindeki emperyalist hesapları adına Erivan merkezli “Kürdoloji Merkezi”ne bağlı çalışan Minorsky gibi ajanların uydurmalarından, İngilizlerce finanse edilen “Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti”nin ürettiği yalanlardan, Şerefname gibi orijinalliği şüpheli kaynaklardan başka elinizde ne gibi kanıtlar var? Hangi müzede Türk Milletinden ayrı olarak kültür ve medeniyetinizden kalan hiç değilse bir kırık ok veya testi parçası var? Kaynaklarınızın çoğu uydurulmuş ve birbirini şahit gösteren kaynaklar. Israrla budun ve neredeyse sülaleler üzerinden faşizme varan ırkçı, mikro milliyetçi söylemlerde bulunarak ayrılıkçılık ateşini yangına dönüştürmeye çalışıyorsunuz. Ama biz sizin tuzağınıza düşmemekte ve Uzun Hasan’ın torunlarıyla birlikte sosyolojik ve tarihsel temelli Türk Milleti tanımı altında kardeşliğimizi sürdürmeye kararlıyız
Geçmişte de feodal ağalar olan dedeleriniz isyanlar çıkarmıştı. Dedeleriniz de sırf ağalıklarının ve çıkarlarının devamı için, emperyalist devletlerin uşaklığını yaparak binlerce masum insanın kanına girmişti. İsyanların tamamının feodal ağaların hükümranlık sürmesi amacıyla yapıldığı gün gibi aşikarken siz hiç utanmadan bu hareketlere etnik bir görünüm vererek Kürt halkının tarihsel siyasi hak talepleri yalanıyla empoze etmeye çalıştınız. Hatta İngiliz ajanı Şeyh Said’in ayaklanmasını bile Etnik nedene ve dinsel nedenlere dayandırmaya çalıştınız. Ama ne oldu? Etnik ve dinsel nedenlere dayandırdığınız ayaklanmanıza karşı en büyük direnişi gösteren Diyarbakır halkı oldu. Sizi Uzun Hasan’ın torunları Diyarbakır’a sokmadılar. Bu günde aynı çabanın içindesiniz ama nafile. Daha geçenlerde Amedspor taraftarlarının hep bir ağızdan stadyumu inletircesine okudukları İstiklal Marşımız sizin sonunuzun gene hüsran olacağını haykırıyor, ama siz duymuyorsunuz. Ben size söyleyeyim. Bakın uzun Hasan’ın torunları hala orada. Size kendilerinin orada olduğunu istiklal marşımızı haykırırcasına okuyarak söylüyorlar. Aklınızı başınıza alın. Konjonktür gereği bölgeden aldığınız oylara güvenmeyin. Uzun Hasan’ın torunları’nın verdiği mesaj çok açık. Sizin dedeniz olan İngiliz ajanı Şeyh Said’i nasıl Diyarbakır’a sokmamışlarsa bu gün de gerekirse siyaseti ve particiliği bir tarafa bırakıp sizi coğrafyanın dışına atacaklarını söylüyorlar. Diyorlar ki, “Biz hep birlikte Türk Milletiyiz ve buradayız”. Artık siz de kararınızı verin. Ya Orta Asya’daki Türklerin ilk yazılı kaynakları olan Bengü taşlara yazılmış Kürt tanımınızla, Zazacanızla, Kırmançenizle, bölgesel farklılıklarınızla, otantik zenginliğinizle Türk Milletinin asil bir parçasısınız ya da ailenin baş belası hayırsız bir ferdisiniz. Asalet içinde birliği seçerseniz ne ala, ama hayırsızlıkta ısrar ederseniz tokadı yiyince ağlamak yok, ona göre… Karar sizin.