Genç Cumhuriyetin romantik dönemlerinden kalma bir siyasi gelenek olan ve her teşkilatın başına musallat siyasi dinozorların, gerçek dinozor hayvanıyla asla bir ilgisi yoktur. Dinozor adının bu siyasi güruha takılmasının sebebi ise, eskilerinin bıraktığı fosil artıklarının tükenmemesiyle ilgilidir. En başına dönersek, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği genç siyasetçi beyinler, bu siyasi dinozorlarla eşit şartlarda mücadele edememiş ve lanet çekerek siyasetten uzaklaşmıştır. Bu imkân ve şerait çok namüsait bir şekilde tezahür ettiğinden; milletin fakrı zaruret içinde harap ve bîtap düştüğünü hangimiz göremiyor ki? İlim, bilim ve iletişimde karşılığı olmayan dinozor beyinler; ilimi, bilimi ve iletişimi yaşam biçimi haline getirmiş kitleleri yönetmeye çalışıyor. İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi gençliğin vazifesi bu dinozor beyinlerin faşizmine karşı, demokratik hak ve hürriyetlerini kullanarak geri çekilmeden siyaset yapmaktır.

FATMA BAŞKAN NE YAPAR?

Trabzon İYİ Parti’de geçtiğimiz hafta sonu il başkanlığı adaylığını resmi olarak açıklayan Fatma Başkan’ı tahminimce zor ve meşakkatli bir yol beklemekte. Adaylık açıklamasında heyecanı net hissedilen Başkan, açıklamasının satır aralarında birleştirici bir yol izleyeceğinin sinyallerini verdi. Karşısında iki adayın olmasına rağmen, Genel Merkez’in desteğini arkasına aldığını toplantıya katılan üst yöneticilerle kamuoyuna gösterdi. Toplantı da soru almayan Fatma Başkan ilerleyen günlerde yol haritasını belirleyecek gibi görünüyor. Yine toplantı sonunda servis edilen fotoğraflarda kadın yönetici ağırlığı ise dikkat çekti. İlerleyen günlerde yapılacak kongre için Fatma Başkan ve diğer adaylara şimdiden başarılar dilerim.

NURCAN HANIM KİMDİR?

Trabzon Cumhuriyet Halk Partisi’nde milletvekilliği adaylığı için boşalan koltuğa, Nurcan Aşçı Demiröz oturdu. Siyaset kulislerinden isminin pek öne çıkmadığı Nurcan Hanım hakkında biraz araştırma yaptım. Nurcan Hanım, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Fen Bilimleri lisansını tamamlamış, aynı bölümde yüksek lisansını bitirmiş ve doktorasını yapmış. Ayrıca Sosyoloji alanında da eğitimine devam ediyor. Siyasi liyakatin kaybolduğu son yıllarda bu backgroundun Nurcan Hanıma başarı getirmesini dilerim.

BABACAN MANDACI MI?

Şiddet içermeyen, kanunlarla onaylanmış terörizmin bulaşmadığı, milletin bağımsızlığına ve bütünlüğüne kast etmeyecek her türlü fikrin saygı konuşulabilmesi gerektiğini düşünen bir vatandaşım. Son iki haftadır ilgiyle izlediğim Millet İttifakı ortaklarından eski bakanlardan Ali Babacan’ın açıklamaları tüm bildiklerimi alt üst etti. Öncelikle Babacan’ın bilmesi gereken net bir olgu vardır ki, Türkiye Cumhuriyeti bulunduğu coğrafyadan dolayı taşıdığı kültür birliği 66. maddeyle teminat altına alınmıştır. Millet olgusu taşıyan ve sınır birliği ile tanımlanan toplumlardaki dayanışmaya uzanmak abesle işgaldir. 1919 Sivas Kongre’sinde bu tartışmaların hemen hemen aynısı, İstanbul mebusları tarafından Amerikan mandacılığıyla ilgili yapılmıştır. Dil ve millet birliğinin bozulması, memleketin bölgelere ayırılarak özerklikler verilmesi, Amerika mandası altına girip muhasır medeniyete ulaşılması istenilen metin özetiydi. İstanbul’u işgal etmiş İngilizler ise Doğu ve Güneydoğu’da Şeyh Sait ve Rahip Frew eli ile halklar arasına nifak sokup isyanlar çıkartıyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşuyla bu fikirlerin ve fillerin hepsi derdest edilmiştir. Yaşadığımız coğrafyada Türk birliğini anlatan 66. maddenin anlamı bağımsızlık ve bütünlüktür.

DAVUTOĞLU BİZİ DE GÖRECEK Mİ?

Babacan gibi Davutoğlu ’da ayrı bir telden çalmaya devam etti geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarıyla. Masa ortaklarının biçare Davutoğlu’nun sözlerini düzeltme çabası ise millet tarafından biraz tebessüm, birazda “oğlum bak git” nidasıyla algılandı. Akla, mantığa, siyasete, düzene, demokrasiye ve daha birçok şeye uymayan bu açıklama tam anlamıyla 6’lı masanın bir bacağını daha aldı gitti. Bu birazda bir siyasi partisine küsüp başka bir siyasi parti ile yarışa giren, meclise girdikten sonra istifa edip yuvasına dönen siyasetçiye benziyor. E bize de “Davutoğlu bizi de görecek mi?” sorusunu sormak kalıyor! Hayırlı olsun.