SİYAH BEYAZ FİLMLERDEN KALAN BİR TRABZON ÖYKÜSÜ “ELVEDA”

Fransız bir aile vardı.
Ganita'da yaşıyorlardı.
Denizle iç içeydiler mahallede yaşayanlar gibi.
Ve yapılı güçlü kuvvetli bir abileri de vardı bu ailenin.
O da denizi seviyordu.
Sahilde yürür.
Denizde yüzer.
Kayalıklardan atlar.
Tombul kayaya tırmanır.
Orda martılarla dostluk kurar.
Denize balıklama dalıp Güzelhisar’ın altındaki mağaranın sahiline çıkardı...
Delikanlı adam gürbüz ve sportmendi.
Ve adı da Banzo idi.
Sadece Fransız çocuk muydu Ganita’nın gizemli büyüsüne kendini kaptırıp denizden çıkmayan?
Adı İbrahim'di.
Deniz onun dünyasıdır.
Balık tutar.
Kayık kullanır.
Şeker çuvalından bot yapar. Denizde bir kano zarafetinde ufuklara doğru açılır.
Karadeniz'in hırçın dalgaları ile oynanır, viya yapar.
İbrahim Özden Ayral gençliğindeki lakabı ile Banzo İbrahim,1967'de denizle iç içe olmasının verdiği alışkanlık ve meziyeti nedeniyle bir teklifle karşılaşır.
Henüz yaşı 19 idi...
Ve o Fransız atletik yapılı adamın yani Banzo ismi hiç de ondan geri kalmayan Ganita'nın atletik vücutlu İbrahim'e yakıştırılır.
Artık ismi Banzo İbrahim'dir.
Yıl 1967.

ŞEHRE ARTİSTLER GELMİŞTİ BANZO'YU ARADILAR

Şehre artistler gelmiştir.
Sadece artistler mi?
Aktrisler, film yönetmenleri, senaristler, kameramanlar...
Tam bir film ekibi.
Film seti olarak Trabzon kullanılacak.
Yeşilçam'ın tozlu arşivlerinde yerini alan bir film 1967 yapımı “Elveda.”
Henüz binalar o güzelim Trabzon bahçelerini yok etmemiş. Trabzonlu efsane oyuncu Tanju Gürsu'dan Münir Özkul'a varan Yeşilçam sinemasının efsane oyuncularının da rol aldığı filmde Ganita, Uzunsokak, Çömlekçi, Kunduracılar Caddesi ve Boztepe’den görüntüler eşliğinde film çekiliyordu.
Öylesine rahat Öylesine yeşille uyumlu ki o yıllarda Trabzon siyah beyaz olmasına rağmen o saf güzelliği beyaz perdeye yansıyordu.
Filmin bir bölümünde gemiden denize atlama sahnesi vardır.
Ama öyle manzara filan değildir çekilecek olan sahne.
Bir gemi vardır limanda.
Bir de kaçak Kartal Tibet.
Ve peşini bırakmayan emniyet mensubu Tanju Gürsu.
Gürsu, Trabzon'un yetiştirdiği başarılı bir film yıldızı. Dönemin önemli jönlerinden biri de Kartal Tibet'ti.
Filmin esas kızı Selda Alkor...
Aşk macera heyecan ve siyah beyaz filmlerdeki güzelliği ile Trabzon bu filmdedir.
Geminin güvertesinden denize atlamak aktör de olsa öyle her babayiğidin harcı değil.
Yardımcı bir oyuncu gerek. Sinemadaki ismi ile dublör güverteden atlayacak Yeşilçam’ın jönü atlamış gibi olacak.
Deniz memleketi Trabzon'da o gemiden kim atlayabilir diye düşünülürken hemen Ganitalı İbrahim akla gelir.
Lakabı Banzo olan İbrahim için bu basit bir işti.
Hergün mahallesi Ganita'da biraz ötede Kemerkaya ve Faroz'da eğlencesine yaptıkları işti kayalardan denize atlamak.
Bir arkadaşı daha vardı güvertede denize atlayacak olan.
O da Kartal Tibet'in yerine rolünü oynayacaktı.
Banzo İbrahim, Tanju Gürsu adına limanın sularına bıraktı kendini güverteden.
Kartal Tibet kaçıyor, Tanju Gürsu kovalıyordu.
Banzo İbrahim, Tanju Gürsu'nun elbiselerini giymişti.
Kıyıya çıktığında elbiselerini Tanju Gürsu'ya verecek ve başrol oyuncumuz denizden çıkmış gibi olacaktı.

O BEYAZ GEMİLER DE
ELVEDA DEDİ TRABZON'A 

Elveda filmi belki de Trabzon'u çeşitli yerleri ile sinemalarda gösteren ilk filmdi.
Bugün Trabzon adına arşiv niteliğinde belgesel değeri taşıyan film arşivlerde yerini alırken ismi gibi kimler elveda demedi ki...
Şehrin çocuğu Tanju Gürsu, Kartal Tibet, filmde rolü olan Münir Özkul...
Sadece insanlar mı elveda dedi?
Yolcu gemisiyle, güvertede el sallayan yolcular, rıhtımda gözleri nemli bekleyenler.
Elveda diyorlar hepsi birer birer anlarımızda kalarak.
Ve hepsinden önemlisi şehrin silueti, mor salkımlı taş duvarların arkasındaki limon kokulu bahçeler.
Ve de yok olan mahalle kültürü ile dostluklar.
Biz de ömrünü denizle iç içe geçiren İbrahim Aryal namı değer Banzo İbrahim'in yaşama dair bir kaç sözü ile elveda diyelim yazımıza.

DENİZLE UĞRAŞAN HER GÜÇLÜĞÜ YENER

“Deniz kentinde doğduk büyüdük. Ganita bizim hayat bulduğumuz mahallemiz evimizdi.
Öyle gün olurdu ki, karadan çok denizde vakit geçirirdik.
Halen deniz sevgim sürüyor.
Denizle uğraşan, sırası gelince dalgalarla boğuşan insan karada her zorluğun üstesinden gelir.
Biz denizin keyfini verdiği sağlığı, bereketini yaşadık.
Şimdiki kuşak o anlamda şanssız.

Beni sevindiren şimdilerde sahilin kumsalı denizin kıymetinin bilinir olması.
Geç kalındı ama başlanması çok önemli. Ganita düzenlemesi bu çabalardan biri.
Gençlere doğayla iç içe yaşamalarını tavsiye ederim.
Sanal dünyalardan uzaklaşıp spora, deniz sporlarına, doğa etkinliklerine katılsınlar.
Gençliğimizde yüzme takımımız vardı.
Öyle havuzda filan değil doğrudan Karadeniz'in serin sularında yarışırdık.
Bu yaşta sağlığımı o günlerdeki denizle doğayla barışık yaşamamıza bağlıyorum...”

İLK AŞKLARDA KALDI MASUMLUĞUMUZ

(Trabzon Sokaklarında İlk Aşklarımız)

Küçük yaşta ne duygular tatmışım umulmadık
Çok erken tanışmışım karasevdayla
Trabzon Trabzon olalı ilk kez
Naciye kokardı boydan boya.

Boyuma posuma bakmadan Uzun Sokak’ta
Parke yolları pembe düşlere boyardım
Görebilmek için nar dudaklı sevgiliyi
Şöyle bir kenardan
Martılar kadar masum ve utangaçtım.

Gözler kulaklar Boztepe’de
Eller sofradayken oruçlu
Vah olsun iftara pide yetiştiremediğim günlere
Kolay değil
Naciye’nin okuldan çıkışı
Rastlıyor o saatlere.

Mahallesine gidip tatil günleri
Az mı beklerdim pencereye çıkışını
Göz göze gelirdik bazen
Kendimce bir anlam çıkarırdım
Boşa çekmişim kürekleri Ortahisar’dan Arafilboy’a
Sözlüymüş meğer dayısının oğluyla.

Odamın duvarları/hey odamın duvarları
Nasıl da üzerime gelirdiniz
Kendimi zor atardım dışarı
Ganita’da sahili döverken Karadeniz
Başka dünyalara uçardı yüreğimin sıkıntıları.

Kumral saçlı uzun boylu bir subay kızı
Liseli ilk aşkımdı Ankaralı Sema
Şimdi aradan çok sular geçti
Atapark’ta kalpler çizip adını kazıdığımı
Söylesem kızmazsın ya.

Ders çalışırken geceleri
Kitap sayfalarına sığmazdın
Hüzünlü güzellikler yaşatırdın okul yollarında
Vallahi kimse bilmezdi benden başka.

Zil çalar çıkardık
Sen sınıfta kalırdın
Teneffüsler ne kadar da kısa gelirdi
Zilden önce çalardı Hayri Bey düdüğünü
Göz göze gelirdik ara sıra
Sen Trabzon Lisesi gibi onurluydun
Çillerin ne kadar da güzeldi
Gözlerin bir çift manolya.

Kalemim sende kalmıştı bir keresinde
İsteyememiştim cesaret edip de
Sen de söylemedin
Niçin geri vermemiştin ki
Aklıma gelince merak ederim ya
Yoksa bir şey mi vardı aramızda.

İhsan Topçu