Yüzyıllardır politikacıların güttüğü siyaset türü 1938 sonrası tek partili, 1950 sonrası çok partili sistemlerde halka karşı kullanılan en önemli strateji seçeneği olmuştur.
Sıtma siyasetinin bir diğer adı ise popülizmdir.
Popülist siyasetçiler, kendinden olmayan her düşünceyi yok sayılarak ötekileştirir.
Retorikler ağzıyla desteklenen propaganda faaliyetleri ise sıtma siyasetini olağanlaştırır.
Ülkemizin geldiği nokta; hukukun kilitlenmesi, hukukun kilitlenmesini kullananların hukuksuzlarla siyasetini şekillendirilmesinden ibaret.
Son dönem ülke gündemini kasıp kavuran rüşvet iddialarının kulak arkası edilip, toplumun gerilmesine neden olan soruşturmaların açılması; karşı siyasetin tuhaf bir şekilde hekelenmesine, toplumun hassas noktalarına dikkat edilmemesine sebep oluyor.
Siyasetçilerin bilmesi gereken ise, asil Türk milletinin sıtmaya değil demokrasiye muhtaçlığıdır.
Sömürü, savaş, enerji, petrol, lityum, hammadde, pazar, kin, kan, ölüm, işkence, silah, uyuşturucu, kölelik, üzerinden başka bir dünya kurulmasını kim ister ki. Türk milleti elbette doğayı koruyan, insan onuruna saygılı, bütün kimlikleri kucaklayan; ayrımcı, ötekileştirici, farklılaştırıcı, bölücü, düşman edici, dışlayıcı siyasetlere karşı birleşen hümanist bir anlayıştan yanadır.
Türk milleti tam da bu düşünce ve duygularla, 2023 yılında sandığa gidecektir.
VURDUMDUYMAZLIK!
Yazılarımın öznesi olarak çoğu kez Trabzon'u kullanırım.
Doğduğum, doyduğum, büyüdüğüm; cennet vatanımın nadide köşelerinden biridir benim güzel şehrim.
Uzun zamandır, alması gereken değeri alamayan, alması gerekenleri seslendiremeyen yöneticilere boyun eğiyor imparatorluklara başkentlik yapmış Trabzon’um.
Bir iktidar milletvekili görmedik ki; gelişemeyen sanayiye, anlamsız turizm politikalarına, betonlaşmaya, olmayan şeffaflığa, işkence haline gelen trafiğe, katledilen doğaya, gettolaşan mahallelere, vaat edilip yerine getirilmeyen sözlere, sumen altından çıkmayan demir yoluna, unutturulmaya ant içilmiş Güney Çevre Yolu’na, itiraz eden...
Bir muhalefet milletvekili görmedik ki; iktidar milletvekillerinin itiraz etmedikleri konuları, kent adına dert edinip, milletvekilliği sıralamasına önem vermeyen...
İşte bunlar hep vurdumduymazlık!
BU NASIL UYGULAMA?
Yırtılıyoruz. Turizm, turizm, turizm.
Bir grup sokak müzisyeni Kahramanmaraş Caddesi’nde mini konser veriyor.
İnsanlar gayet nazik şekilde eğleniyor.
Biraz sonra zabıta erleri konsere baskın verip, insanları dağıtıyor.
Saat henüz 22.00 olmadan “Şikayet var!” diyor zabıta erlerimiz.
Onlarca yerli ve yabancı turist, onlarca Trabzonlu şaşıp kalıyor.
Bu ne garip bir uygulama Sayın Zabıta Müdürü Bey.
Trabzon'un turizm kenti olduğunu emekçi kardeşlerimiz, zabıta erlerimize eğitim yoluyla anlatıyor musunuz?
Yok, anlatmıyorsanız kusura bakmayın bu soruyu size sormak zorundayım,
Sizin Trabzon’la derdiniz ne?