SINAV!


Birçok gencin hayata başlama yarışında bir sınav heyecanı daha sarmış yürekleri.
Analar, babalar, kardeşler, arkadaşlar ise dışarıda...
Kimi elde tespih, kimi dilde dua, kimi de heyecandan volta atmakta okulun bahçesinde...
Adı "SINAV"... Bir hocamızın dediği gibi adı bile insanı heyecana ve korkuya sevk ediyor.
Sınav esnasında, bina sınav sorumlusunun yanına genç bir bayan öğretmen adayı, kapının dibinde polis nezaretinde belirdi.
"Nüfus cüzdanımı" unuttum dedi... Gözleri buğulu. Elinde "TC ehliyeti" ve "TC evlilik cüzdanı" vardı.
Bina sınav sorumlusu "HAYIR" dedi. Kurallar gereği seni sınava alamayız. Derken,
Buğulu gözler daha da ıslandı, dışarıda yağan rahmet yağmuru ile beraber.
Kolay mı? Yılların emeği avucundan akıp gitmekte.
Devletin sert yüzü bir kez daha "OLMAZ", "İMKANSIZ"
Neydi olamayacak olan, bir sivil vatandaşın kendini ben buyum diye ispatlayamaması.
Devletin verdiği ehliyetin ve evlilik cüzdanının sahte olma ihtimali,
Adayın elinde resimli "sınava giriş belgesi", görevlinin elinde "resimli cevap kağıdı",
Aday bunca ispata rağmen ben buyum diyemiyor.
Facebook denen meret resimden beni tanırken, trafik polisi ehliyetin benim olduğunu anlarken, devlet dairesi aile cüzdanımdan şüphe etmezken, "NÜFUS CÜZDANI" olmazsa olmaz.
Salonda polis, sınav sorumlusu, bunca resim, devletin verdiği kimlik belgeleri, adayın kendisi ama hala acaba sen misin? Ya değilsen?
Güvenlik güçleri kimlik belgesi olmayan suçluları yakalamıyor mu? Maliye borç tahsilinde kimlik mi soruyor.
Sayın yetkililer bu işin "ÇÖZÜMÜ" mü yok?
Yoksa işin "KOLAYI" bu mu?
"Unutmasaydın kardeşim" derken, unutmanın ve heyecanlanmanın birer insani vasıf olduğunu hatırladım birden...
Olsun biz genç bir ülkeyiz... Bir genç gider bir başka genç gelir.