Değerli okurlar, sizlere bir asrı aşan futbol tanışıklığımız sürecinde futbolumuza ilişmiş şike gelişmelerini, bir bakıma futbol kültürümüzde yer edinen ancak futbol oyun ruhu ile örtüşmeyen bu süreci siyasi, sosyal ve ekonomik etkileşimleri ile aktarmaya çalışacağım.
Önce başlangıç dönemine, demokrasi anlayışı ile birlikte sporun genlerinin oluştuğu aynı zamanda, spor organizasyonlarının yeşerdiği medeniyet topraklarına bakmamız gerekiyor. O zaman diliminde yaşananları öğrenip, irdeleyip bugüne ilişkin olayları değerlendirmemiz daha sağlıklı olacaktır.
Antik Yunan’ın değişik kentlerinde her yıl düzenlenen oyunlar günümüzdeki modern spor oyunlarının “Olimpiyatların” başlangıcı olarak kabul görmektedir. Antik Yunan’da düzenlenen oyunların en önemlisi ve bugünkü olimpiyat oyunlarının başlangıcına esas olan “Olympia” kentinde düzenlenendir. Bu oyunlara yarışmanın yapıldığı kentin çevresinde yer alan hemen hemen her kentten, atletik özellikleri ve vücut yapıları en iyi olan gençler katılmaktadır.
Olympia’da yarışmalara şehirleri adına katılan her bir sporcu oyunlara “her şey belde içindir” anlayışıyla katılmaktadırlar. Bu motivasyon ile yarışmalara katılan sporcular, bedensel yeteneklerini ortaya koyarak “kudretli vatandaş” unvanıyla defne dalı taca sahip olabilmeleri aynı zamanda şehir adına kazanılmış bir onur olarak da değerlendirilmektedir.
Oyunlara katılan sporcuların elde ettikleri başarılar sonrası organizasyonca verilen “defne dalı taç” ödülünün manevi bir değeri vardır. Ancak, yaşam tarzlarını etkileyen sosyal ve ekonomik ayrıcalıklar sağlayan ödüllendirme de- vergiden muaf olmak, site protokolünde özel günlerde yer almak, adlarının spor alanlarına verilmesi -temsil ettikleri şehir yönetimince verilmektedir.
Yönetimlerinin verdiği ödül ile ayrıcalıklı bir sınıfın üyesi olarak yaşam hakkı elde etmektedirler. Bunun yanında oyunlarda başarılı olan sporcuları kendi şehrinde bulunduran yöneticiler de saygın şehir yöneticisi gibi bir prestije sahip olmaktadır.
Yarışmalarında elde edilen başarıların sağladığı sosyal olanaklar ile yaşamlarını devam ettirmek isteyen ya da böyle bir yaşam tarzından yararlanmak isteyen sporcular, yarışmalar öncesi zaman zaman rakipleri ile anlaşma ‘ŞİKE’ yapmaktadırlar. Anlaşmaya ‘ŞİKE’ yönelik bir ilişkiyi dönemin ünlü tarihçilerinde Atinalı Cailipos (M.Ö 440) “Crotone rakibine yarışta kendisini geçmemesi için 300 drahmi veriyor” sözü ile anlamaktadır.
Sporcuların, yarışmalar ile elde ettikleri ekonomik olanakların, sosyal yaşamda oluşturduğu olumsuzlukları -ahlaksızlık- dönemin ünlü düşünürü Pindare “Sporun en büyük düşmanı olan kazanç sevdası Yunan sporcularını ahlaki bir sukuta maruz bırakıyor” sözü ile dillendirmiştir.
Sporun felsefesine uygun olmayan sapmalar maalesef demokrasinin beşiği olan kentlerde büyük bir tepkiyle karşılaşmış ve daha sonra bu konulara ilişkin dönemin ünlü devlet adamı ve şair Solon (M.Ö 640-560) yasal düzenlemelere engellenmeye çalışılmıştır.
Antik Yunan’da başlayan spora ilişkin bu olumsuz süreç ülkemizde ne zaman? Nasıl yer edinebilmiştir?