Futbol, bir spor dalı olmanın ötesinde, toplumsal aidiyetin, kültürel kimliklerin ve şehirler arası rekabetin sahadaki yansımasıdır. Bu bağlamda, Samsunspor ve Trabzonspor arasındaki dinamik, yalnızca bir maçın ötesine geçerek, taraftarların sosyolojik durumlarına ve şehir kimliği inşasına dair önemli ipuçları verir.
Trabzonspor’un bölgesel başarıları ve şehir aidiyeti konusunda oturmuş bir kimlik yapısı, komşu Samsunspor için bir aynaya dönüşüyor. Ancak bu ayna, sadece bir başarı kıstası değil, aynı zamanda bir eksiklikler listesi de sunuyor. Samsunspor taraftarlarının, özellikle Türkiye'deki İstanbul takımlarına duyduğu sempati ve aidiyet, kendi şehir takımlarını sahiplenme süreçlerinde bir engel teşkil ediyor.
YOKSUNLUK VE İKİNCİL TAKIM SORUNSALI
Samsunspor taraftarlarının büyük bir kısmı, öncelikle İstanbul takımlarına olan bağlılıklarıyla dikkat çekiyor. Şehir takımını birinci öncelik haline getiremeyen bu kitle, kendisini adeta iki aidiyet arasında sıkışmış buluyor. Bu durumu, sosyolojide “yoksunluk hissi” kavramıyla açıklamak mümkün. Yoksunluk, bireylerin ya da toplulukların, başkalarında var olan bir şeye sahip olmadıklarında hissettikleri eksikliktir. Samsunspor’un uzun yıllardır Süper Lig’de kalıcı bir başarı sağlayamaması, taraftarların başarıya açlık duygusunu büyük İstanbul takımlarına yönelerek tatmin etmeye çalışmalarına neden oluyor.
Oysa şehir takımı olmak, yalnızca sportif başarıya değil, aynı zamanda o şehrin kültürel ve toplumsal kimliğiyle özdeşleşmeye dayanır. Bu bağlamda, Samsunspor’un eksikliği yalnızca sportif başarı değil, aynı zamanda bu kimlik inşasını destekleyecek bir vizyon eksikliğidir.
TRABZONSPOR İLE KIYAS: GERÇEKÇİ OLMAK GEREKİR
Trabzonspor ile Samsunspor arasında "rekabet" olduğuna dair yaygın bir söylem olsa da, bu söylem tarihsel ve sportif gerçeklerle örtüşmemektedir. Trabzonspor’un müzesinde Türkiye şampiyonlukları, uluslararası başarılar ve yıllardır süregelen bir Süper Lig geleneği yer alırken, Samsunspor bu anlamda henüz bir yolculuk içerisindedir. Rekabetin temelinde, eşitlik ya da denk bir mücadele vardır. Ancak burada eksik olan bir denklik, yerini sadece duygusal ve yerel bir kıskançlığa bırakmaktadır.
ŞEHİR TAKIMI OLMA YOLUNDA NE YAPILMALI?
Samsunspor taraftarının, önce kendi takımına sahip çıkma konusunda kararlı olması gerekir. Şehir takımı olmak, sadece futbol sahasında değil, tribünlerde, sokaklarda ve şehir kimliğinde hissedilen bir olgudur. Bunun için: Aidiyet Bilinci Geliştirilmeli: Samsun şehri, yerel dinamikleri harekete geçirerek, Samsunspor’u bir şehrin ortak paydası haline getirmelidir. Yerel yönetimlerin, medya organlarının ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuda iş birliği yapması elzemdir.
Başarı Odaklı Değil, Süreç Odaklı Olunmalı: Başarıya giden yolun uzun ve meşakkatli olduğu kabul edilerek, takım ve şehir birlikte büyümelidir. Trabzonspor örneğinde olduğu gibi, uzun soluklu bir strateji benimsenmelidir. Sosyal Medya ve Kültürel Etkinliklerle Güçlenmeli: Samsunspor’un kültürel bir değer olarak markalaşması, yerel ve ulusal düzeyde sahiplenmeyi artırabilir. Bu, yalnızca sportif değil, kültürel bir kimlik inşasıdır.
SONUÇ: KÜÇÜK HESAPLARDAN BÜYÜK HAYALLERE
Samsunspor taraftarlarının küçük hesaplar peşinde koşmayı bırakıp, önce kendi takımını ve şehrini benimsemeleri gerekmektedir. Büyük hayaller kurmak, ancak küçük adımlarla başlar. Trabzonspor’u bir rakip olarak görme söylemi, gerçekçi olmayan bir hedef koyarak Samsunspor’un gelişimini sekteye uğratmaktadır.
Samsunspor taraftarı, öncelikle kendi kulübüne aidiyet duygusunu geliştirdiğinde, şehir takımı olma yolunda büyük adımlar atılacaktır. Sosyolojik olarak bakıldığında, başarı yalnızca sahada değil, şehirde, tribünlerde ve toplumsal bellekte kazanılır.