Bugün hain sözcüğü sözlüklerde “hıyanet eden, ihanet eden(kimse); kötü niyet taşıyan, hayın” anlamları ile, “zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan(kimse) anlamlarını da taşımaktadır. Siyasal, dinsel ve ekonomik bakımdan da “vatanına sahip çıkmayan, korumayan, halkının, milletinin, devletinin çıkarlarını başkalarına peşkeş çeken, sırlarını paylaşan ve işbirliği yapanlara” da hain deniyor.

Kimi kesimlerde “din” gibi inanılan bir “yalan” vardı: II. Abdülhamit “Yahudi devletinin ruhani babası” olan Teodor Herzel’i, “huzurundan kovdu” rivayeti… Oysa yeni araştırmalar, Herzel’in 15 Haziran 1896’da II. Abdülhamit’le değil Vezir-i Azamla, Neu Frei Presse’nin muhabiri olarak görüştüğünü ve “Osmanlı’nın Kudüs ve çevresinin Yahudilere verilmesi karşılığında Osmanlı İmparatorluğu’nun yüklü dış borçlarının tümünün kapatılacağını ve Osmanlı’ya her türlü desteği verecekleri” önerisini ve “Yahudi Devleti isteğini doğrudan açıkladığı” yönündedir. Demek ki Ulu Hakan böyle bir kahramanlıkta bulunmamış, üstelik Herzel’i Mecidiye Nişanı ile onurlandırmıştır. Bu görüşmelerin önemi ve ciddiyetine karşılık, 29 Haziran’da bu Nişan kendisine verilmiştir. “Yaklaşık beş yıl sonra 17 Mayıs 1901’de, huzurundan kovduğu söylenilen Teodor Herzel’i, II. Abdülhamit Dolmabahçe’de kabul etmiştir.”   

Araştırmalar, Arz-ı Mevut’tan Rus Yahudilerine toprak “satıldığı” zaman olarak II. Abdülhamit dönemini gösteriyor. Bu tespitime kimi milliyetçi, vatan ve Osmanlı severin, “atalarıma laf dedirtmem” diye kızdığını, sinirlendiğini, öfkelendiğini görür gibi oluyorum: “Vur fakat dinle” diyecek olanları da. Ben herkese saygı duyuyorum. Düşüncelerini, görüşlerini beğenirim, beğenmem, kabul ederim, etmem; ama saygı duyarım. Şu sorunun yanıtını birlikte arasak nasıl olur: “Hiç vatan toprağı satılır mı?”

Osmanlı, tarihinin en büyük bozgununu yaşadığı 93 Harbi’nden sonra tüm Balkanları kaybediyor, Ruslar Yeşilköy’e (Ayastefanos) kadar iniyor. İstanbul’un elden gitmesi an meselesi. Osmanlı İngilizlerden yardım istiyor. İngilizler de, Çırağan olayından sonra Abdülhamit’in isteği üzerine “sizi, İstanbul’u ve ülkenizi koruyabilmek ve Ayastefanos antlaşması konferansında şartları lehinize hafifletmek için Kıbrıs’ı vermelisiniz” (25 Mayıs 1878) koşulunu ileri sürüyor. Zor durumdaki Osmanlı, İngiltere’nin önerisini kabul ediyor. Belgeler yalan konuşmuyorsa kimi “92. 799, kimi de 94 bin Siterlin” karşılığında anlaşmaya varıp sözleşmenin imzalandığını yazıyor.

Kıbrıs’a yerleşen İngiltere I. Dünya Savaşı sürerken adayı resmen topraklarına kattığını açıklıyor. Rumları adaya yerleştiriyor ve bugünkü Türk-Yunan anlaşmazlığının da zeminini hazırlıyor.

Şimdi ortada bir para var ve bu para karşılığında Kıbrıs, II. Abdülhamit tarafından resmen İngiltere’ye satılmış olmuyor mu? Satmaya ve bir milyon beş yüz seksen bin (1.580.000) kilometre kare, (yaklaşık iki Türkiye kadar) toprağı kaybeden bir padişah için “Filistin’de toprak (çöl, diyenler de var) satışı ne kadar önemlidir? Yani vatan…

Abdülmecit’ten beri Osmanlı Sarayı’na ve padişahlara, her savaş hazırlığında orduyu finanse etmek için para musluklarını açan bir Yahudi aile vardır: Meraklısı için, araştırmalarını ve Başbakanlık Osmanlı arşivlerini açarak “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” kitabını yazan Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu ve Doç. Dr. Sezai Balcı’yı okumalarını öneririm.

Bu kitapta, “Rothschild üyeleriyle görüşen Osmanlı hükümdarlarından 2. Mahmut, Abdülmecid ve 2. Abdülhamit’in bu aile üyelerine birçok defa nişan takdim ettiği, 2. Abdülhamit zamanında Rothschildler'in, Filistin'de koloniler kurdukları, Abdülhamit'in Filistin'de yaşayan yerli ve yabancı Yahudilerin toprak satın almalarına izin verdiği, göz yumduğu” belgelerle sabit:

“Rothschild Ailesi ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk temas, 2. Mahmut döneminde başlamış; 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan itibaren kesintisiz devam etmiştir. Osmanlı, Temmuz 1853'te 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek, 50 milyon kapsül satın alırken, bu silahlar için Rothschildler'e 10 milyon 514 bin 976 kuruşluk ödeme yapıldığı Maliye Nezareti'nin orijinal nüshalarında yer alıyor. Kitapta; Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Tuna kalelerindeki Türk ordusuna gerekli olan finansmanın Avusturyalı Stametz-Şirketi üzerinden, Rothschild Ailesi tarafından üstlenildiği belirtiliyor. Rothschildler'in temsilcisi Nathaniel de Rothschild'in, 1834'te Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'ne ödeyeceği tazminatı teslim etmek için İstanbul'a gelip Sultan II. Mahmut'la görüştüğü, Rothschild Ailesi'nden borç alınması için yapılan girişimlere Prens Metternich'in destek sağladığı da belgelerle ortaya konuluyor…”

“2. Abdülhamid'in Rothschild Ailesi'nden iki kez borç aldığını belgeler gösteriyor. 1891'de alınan 6 milyon 316 bin 920 sterlin tutarındaki ilk borcun faizi belgelerde yüzde 4 olarak belirtiliyor. Söz konusu geri ödeme süresinin 60 yıl olarak tanzim edildiği arşivlere yansımış. 2. Abdülhamid tarafından 1894'te alınan ikinci borç tutarı ise 8 milyon 212 bin 340 sterlin. 61 yıl vadeli alınan borcun 15 Ekim 1955'e kadar geçerli olduğu, her yıl 329 bin 249 sterlin tutarındaki meblağın İngiltere Bankası'na ödeneceği belgelerde yer alıyor.

“2. Abdülhamid zamanında Rothschildler'in, Filistin'de koloniler kurdukları, Abdülhamid'in Filistin'de yaşayan yerli ve yabancı Yahudilerin toprak satın almalarına izin verdiği gün yüzüne çıkartılıyor. Avrupa’da yaşayan zengin Yahudiler, toprak almak isteyen Yahdilere her türlü parasal desteği sağlıyor.”

“Vatan hainleri, ilkin 1890 senesinde Hayfa kasabasında Yahudilere toprak satıp Rus tebaası yüz kırk aileyi yerleştirmekle işe başlamışlardır. Vaktiyle sekiz yüz liraya aldıkları Hayfa havalisindeki mülkleri, Yahudilere on sekiz bin liraya satmış; kendilerine yardım ve yataklık edenlere de ikişer bin lira rüşvet vermişlerdir.”

Daha sonra “çöl” diye nitelenen taşlık ve kumluk araziler ederinin on katı fiyatlarla satılmaya devam edilmiştir. Bu paralar “çeşitli manevralarla” “özel Yahudi kızlar kullanılarak geri alınmış, bir anda zenginleşen Araplar, ellerindeki paralarını toprakları gibi kaybetmişlerdir.”

NOT: 1) II. Abdülhamit’in borçlarını, küfürler ve hakaretler yağdırdıkları Cumhuriyet ödedi.

          2) Yunanların 18 adayı işgal etmeleri, yabancılara konut ve toprak satışları hayra alamet değil. Tarihten hiç ders alınmayacak mı? Tarih cahiller için tekerrür eder.

Sağlıkla, sevgiyle kalınız…