ŞANLI NUSRET MAYIN GEMİSİ VE ŞANLI KAPTANI

Türkiye’nin şan ve şeref dolu müstesna tarihinin müstesna kahramanlarının çoğu bütün dünyada Trabzonludur. Çünkü: Trabzon’un temeli tarihte çok güçlü ve sağlam kurulmuştur. Bu yüzden de tarihte “Küçük Asya” denilen Anadolu’ya da başkentlik yapmıştır. Halen tarihte Karadeniz’in merkezidir. Türkiye’nin yedi Kültür şehrinden biridir.2. İstanbul’dur. Ne var ki son elli senedir gerçek tarihinden uzaklaştırılmıştır. Bu kahramanlık tarihi örtbas edilmiş; birçok tarihî eseri yok edilmiş; edilmeye de devam etmektedir.

Trabzon’u ve Trabzonluları en güzel, en  yüce tarihi şekliyle Fâtih, oğlu 2. Bayezid Han, torunu Yavuz, torununun oğlu Kanuni, daha sonra 2.Abdu’l-Hamîd Han ve  Mustafa Kemal Atatürk desteklemiştir. Ne var ki, Trabzon’daki bozulma Atatürk’ün hastalığı ve ölümünden sonra Tahsin Uzer tarafından başlatılmış; 1958,1970 ve 2000’li yıllardan sonra hızlandırılmıştır. Halbuki en son Mustafa Kemal Atatürk, Trabzonlulara dünya çapında itibar vermiştir. Bunu 1924 tarihli Osmanlıca Trabzon Nutkundan anladığımız gibi şu olaylardan da anlamaktayız:

1-Trabzon-Akçaabatlı Salih Omurtak Paşa Atatürk döneminin Kara Kuvvetler komutanıydı. İnönü döneminde Genel Kurmay Başkanı olarak emekli oldu. Babasını Bulgaristan’ın Omurtag köyünde Ermeniler şehit etmişti. Soyadları Kulaksız oğludur. Atatürk bu soyadı değiştirerek Trabzon hatırası olarak OMURTAG yapmıştır.

2-İzmirin kurtuluşunda Hükümet binasına yaralı gazi olarak Ayyıldızlı bayrağı çeken Trabzon –Maçkalı Şerafettin Algan beydir. Mustafa Kemal Paşa,”madem bu bayrağı Trabzonlu olarak sen çektin buraya, bundan sonra soyadın İZMİRLİ olacaktır “dedi, soyadı İzmirli kaldı. Bu yüzden tarih okumayanlar bu Trabzonluların aslını tanımıyor. Fakat bütün dünya bilmektedir.

3-Çanakkale Savaşında 8 Mart sabahı Çanakkale’nin Erenköy koyuna Nusret Mayın gemisiyle 26 mayını sererek on gün sonra 18 Martta altı en büyük İngiliz ve Fransız gemilerini batıran ve düşmanı Boğazdan İstanbul’a geçirtmeyen, İstanbul’u işgal ettirmeyen kahraman komutan da Akçaabat Yukarı Ahanda köylüdür. Çanakkale’nin zafer Komutanı olan Mustafa Kemal Paşa döneminin de askeridir. İstanbul’da “TOPHANELİ” lakabıyla tanınmıştır. Torunları Gölcükte oturmaktadır. Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey gemi kaptanı ve komutanıdır. İşte bu haftaki yazımda da bu komutanın Trabzon Akçaabatlı oluşunun ortaya nasıl çıktığını özetleyeceğim. Şöyle ki:

2016 Yılı Ocak ayının son haftası idi. Gölcükten bir gemi kaptanı beni aramış, Trabzon Yazarlar Derneği başkan yardımcım Mustafa Durmuş bey de cep telefonu numaramı vermiş. Akşam olunca o kaptan şahıs beni aradı. Telefonda hatırımda kalanlara göre özetle:” Hocam dedi. Biz de Akçaabatlıyız. Çanakkale savaşında o  26 mayını  sererek İngiliz ve Fransız gemilerini batıran benim dedemin dedesi idi. Onun babası  Yukarı Ahanda köylü Kaptan kayıkçı İbrahim bey 1880’li yıllarda çıkmış Akçaabat’tan. Şimdiki dedem Mehmet Gündoğdu 1955’li yıllarda gitmiş köyümüze bir defa amma acele gidip geldi; oralardaki izlerimizi pek bulamamış. Şimdi biz ata yurdumuz Akçaabat’ı çok özledik. Gelirsek bizi köyümüze götürür müsünüz? İnternette yazılarınızı okuyoruz Hocam. Ne dersiniz?” deyince öyle sevindim ki bu kahraman ailesi için ve dedim ki: nekadar sülâlen varsa alıp geliniz Trabzon’a, misafir ederiz. Ne zaman gelirsiniz Trabzon’a?” O da “Ocak 28’i düşünüyoruz” dedi. Ben de “Peki Trabzon Öğretmen evinden yer ayırtalım” dedim. Anlaştık…

28 Ocak 2016 Perşembe günü Nusret Mayın gemisi kahraman kaptanı Kd. Yüzbaşı İsmail Hakkı beyin ailesinden dört kişi Trabzon’a geldiler.

                                           

Soldan Sağa: Mehmet Gündoğdu (Kaptan İsmail Hakkı beyin torunu)

Öğretmen Levent Gündoğdu (Mehmet Amcanın oğlu)

Gölcükte Uluslararası kaptan:(Levent beyin oğlu)

Abdussamed Gündoğdu (Levent beyin İmam-Hatip Lisesi öğrencisi diğer oğlu)

O gece onları Trabzon Yazarlar Derneği başkanı Mustafa Durmuş Bey Trabzon Öğretmen evinde konuk etti. 29 Ocak 2016 Cuma günü Öğretmen evindeki kahvaltıdan sonra onları alıp Akçaabat Belediyesi’ne götürdük. Orada Kültür ve Sosyal İşleri Müdürü Turan Bektaşoğlu ve Yukarı Ahanda Köyü muhtarı Ali Yılmaz (Sol başta) buluşarak bu konuda istişare yaptık.

Cuma Namazı vakti geldiğinde Rahman Camiine gittik. Namazdan sonra herkes başımıza toplandı. Bu haberi duyan oraya geldi. Konuklara çay ikram etti. Daha sonra Akçaabat Hükümet binasına gittik Nüfus müdürüyle görüştük. Ellerindeki İstanbul ve Gölcükten verilme Akçaabat kökenli nüfus kaydını karşılaştırdık. Doğru çıktı. 

Sonra Akçaabat Kaymakamı Soner Şenel beyi ziyaret ettik. Makamında gerekli bilgi alışverişinden sonra Kaymakam bey ile de bir hatıra fotoğrafı çektirerek karlı yollardan Yukarı Ahanda daki  eski evlerinin ve değirmenlerinin olduğu yerdeki komşularını ziyaret ettik.

Muhtar Ali Yılmaz Bey de bizimle beraber idi. Ancak Köye yalnız Kaptan Cihat çıktı. Diğerleri Akçaabat Öğretmen evinde kaldılar. Ertesi günü bu köye geldiler, Atalarının mekânı olan Kuzlu mahallesini bizzat gördüler. Hepsi ayrı bir sevinç içinde idiler. Yukarı Ahandalılardan 105 yaşındaki i Ali Cihan amcayı ve eşi seksen iki yaşındaki Musaoğlu Assiye Cihan anayı ve oğlu Bayram beyi ziyaret ettik. İşte burası 1880 yılında buradan çıkan Kaptan Kayıkçı İbrahim’in Mahallesi idi. Çaylarını içtikten ve yemek yedikten sonra akşam yanaştığından köyden ayrıldık. Ben Trabzon Akyazı’ya döndüm. Cihat bey de Öğretmen evine babasının, kardeşinin ve dedesi Mehmet beyin yanına döndüler. Muhtar köyünde kaldı. 29 Ocak 2016 Cumartesi günü saat 20’de kendilerini Kuzey TV’deki “ŞEHRİN DİNAMİKLERİ” adlı programıma konuk ettim. Bir saati aşkın bu konudaki sorularımı cevaplandırdılar. Sonuçta Akçaabat’ta Trabzon –İstanbul yolu üzerinde bir Anıtının dikilmesini istediler. Pazar günü Gölcüğe döndüler.

Onlar gittikten bir hafta sonra 4 Şubat 2016 Perşembe günü Akçaabat Belediye Başkanlığı Kültür ve sosyal İşleri Müdürlüğü bünyesindeki Kültür Araştırma Kuruluna bu kahramanımız adına bir Anıt yapılması için bir dilekçe verdim. 23 Şubat 2016’da da Gölcükten kaptan Cihat Gündoğdu verdi.

İşe bakınız ki o ziyarette Cuma namazı kıldığımız, Rahman camisinin bahçesinde bugün Şanlı Nusret Mayın Gemisi ve şanlı kahramanı anısına bir Anıt kurulması - Akçaabat Belediyesi Kültür Araştırma Kurulundan, Belediye Meclisinden geçip Büyükşehir Belediye Başkanlığına da ulaştığı ve de Trabzon Valisiyle de görüşüldüğü için-gündeme gelmiştir.

Ben Çanakkale’yi hatırımda kaldığına göre dört kez ziyaret ettim. Gerçekten Hz. Peygamberin askerleri olan- Âkifin tabiriyle- Bedrin Arslanları gibi bütün dünyada müstesna bir zafer Anıtlı bir kabristan. Hem Nusret Mayın gemisini ve hem de İsmail Hakkı beyin Atatürk’ün heykeli yanındaki büstünü de gördüm. Bunların fotoğraflarını çekerek şimdi kitap kapağı yaptım.2010 yılında Haziran ayında ziyaret ettiğimde Çanakkale Valisi Akçaabatlı öğrencim Sayın. Süleyman KAMÇI Bey idi. Kendisini makamında bizzat ziyaret ederek kendisinden resmî bilgiler aldım.

Bizzat Trabzonluların olduğu şehitlikleri de inceledim. Bir tanesinde “TRABZON “YAZAN PANODA TOPLAM 59.974 ŞEHİT BİR YERDE YATIYORDU. 

Çanakkale’deki zayiatlar panosunda Müslüman Türk Ordusu 287 gün süren Çanakkale savunmasında 425 bin kişi olan askerlerimizden 253,000 şehit vermiş, on bin kişinin de ne olduğu anlaşılamamıştır. Bu 253 bin kişiden sadece 80 bin kişinin kimliği bulunabilmiş, ilk etapta seneler önce sadece dört bin kişinin mezarı düzenlenebilmiştir. Şimdi ise her gidişte yeni isimler anıtlaştırarak ziyaretçilere sunulmaktadır. Araştırmalar devam etmektedir.

Müşterek düşman kuvvetleri ise 525 bin kişi ile Ordumuzun karşısına yedi düvel halinde çıkmışlar, fakat perişan olarak geri dönmüşler, İstanbul’u işgal edememişlerdir. Çanakkale’yi asıl geçilmez yapan kara –hava ve deniz kuvvetlerimizin içinde Nusret Mayın gemisi ve kaptanı Kd. Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey olmuştur. Hem gazidir ve hem de şehittir. Burada mayınları dökerken 1915’de hastalanmış; Çanakkale Deniz Hasta hanesinde ve Kasımpaşa askeriye Hasta hanesinde tedavi görmüş 1918’de rahmet-i Rahmana kavuşmuştur. Genel Kurmay Başkanlığımız görevi başında bu hastalığa yakalandığı için O’nu aynı zamanda şehit sayarak ailesine şehit aylığı hakkı da verildiği öğrendiğimiz bilgiler arasındadır. Düşman kuvvetleri İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelândalı, Hintli ve karma olmak üzere tam 284 bin zayiat verdiler. Dünya tarihinde de rezil–rüsvay oldular. Osmanlıya hasta adam yaftasını yakıştırdıkları bir zamanda bu darbeyi yediler. Bu dersi aldılar. Ya sağlam zamanda kahraman Ordumuzun karşısında durabilirler mi?

“Nusret” kelimesi “yardım” demektir. Nusret Mayın Gemisi 1911 yılında Almanya’nın KİEL şehrinde yaptırılmış olup 1913 yılında Osmanlı ordusuna katılmıştır. Tonajı 365 tondur. Mayın kapasitesi 40’tır. Mürettebatı 61 kişidir. Ordu hizmetinden terhis tarihi: 1955’tir. Başından çok olaylar geçmiş, sonunda orjinalı satın alınarak Tarsus Belediyesi Başkanı Sayın Burhanettin KOCAMAZ tarafından bir Çanakkale Bahçesi yaptırılarak orada açık hava müzesi olarak sergilenmiştir.

Atatürk’ün Bomba sırtı muharebesinde anlattığına göre Çanakkale Kur’ân ruhuyla kazanılmıştır. Hem de Kelime-i Tevhitli Sancakla ve Ayyıldızlı bayrağımızla beraber.

Sekiz metrelik mevziler arasında ölümün muhakkak olduğu bir zamanda Kur’ân-ı Kerim okuyarak sekiz metre ötedeki düşman mevzilerine uçarcasına saldıran kahramanların yiğitliğini bizzat bu savaşı yöneten Atatürk  anlatmıştır.Yerimizin darlığından o haykırışın metnini veremedik.Elimizdeki Osmanlıca belgede Nusret Mayın gemisinin 18 Mart hücum sabahında düşman gemileri için 26 değil  elliden fazla mayın döşediği bildirilmektedir.

Bu konuda çok sayıda kaynak inceledim. Bazı ramaklar birbirini tutmamaktadır. Sisli, yağmurlu, gece kış soğuğunda zafer kazanmak kolay değildir. Hele böyle kat kat nüfus ve teknik harp malzemesi olan zalimler karşısında. Bugün dünyanın birçok yerinden genç ihtiyar Çanakkale’yi ziyaret edip tarihte savaş nasıl olurmuş, şehit ve gazi, kahraman nasıl olunurmuş burada öğrenmektedir. Ne var ki Trabzon’a Türkiye’nin ilk gazi ve kahramanlar şehri olmasına; Gaziantep ve Maraş Trabzon’dan üç –dört sene sonra gazi olmasına rağmen onlara hem kahramanlık ve hem de gazilik verildiği halde Trabzon’a halâ verilmemiştir. Hem de böyle Nusret mayın gemisi ve kahramanı gibi nice müstesna kahramanlarımız var. Bu konuda İç İşleri Bakanımız Sayın Süleyman SOYLU Bey’e de bu konuyu gündeme getirmesi için Sonnokta Gazetemiz vasıtasıyla da çağrı yapıyoruz. Trabzon Lisesi iki sene bu savaş yüzünden mezun vermemiştir. Kayseri şehri bu öğrencilerine de Anıt yapmıştır. Trabzon halâ yapmamıştır. TBMM’de Trabzonlu Cihan hükümdarı Kanuni’nin portresini bile bir birkaç sene önce bir Diyarbakır milletvekili taktırmıştır. Acaba Trabzon milletvekillerimiz Trabzon tarihine sahip çıkmak konusunda ne yapmaktadır?

Çanakkale 1915 Seddü’l-Bahir Müzesi sahibi tarihçi ve birçok kitap yazarı olan Ahmet Uslu Bey dostumdur. Çanakkale’den birkaç defa TIR Müzesini getirerek Trabzon ve Akçaabat’ta Çanakkale sergisi açmış santimetrekareye düşen 6000 mermiyi ve birbirine havada geçen kurşunları bile göstermiştir.

Bir zamanlar Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürü olan İsmail Kansız Bey de bizimle Trabzon Atatürk meydanındaki bu müstesna büyük sergiye katılmıştı. İşte o hâtıramız.

(Soldan Sağa: Mustafa Yazıcı, Tarihçi yazar ve Çanakkale 1915 Seddü’l-Bahir Müzesinin sahibi Ahmet Uslu bey, İsmail Kansız bey ve Kemal Güner bey)

Çok şükür ki bugün ben bugün Trabzonlu olarak Şanlı Nusret Mayın Gemisinin ve de Trabzon Akçaabat-Yukarı Ahanda köylü kaptanının mütevazi bilgiler içeren bir kitabını yazmayı da başardım.

18 Mart Şehitler haftasında inşallah yayınlanmış olur. Şimdiden herkese ve vatanımıza hayırlı olsun.Bütün şehit ve gazilerimizin ruhları şâd olsun.Onların bizlere haklarını helâl etmeleri için ne kadar çok hizmet yaparsak yapalım, yine azdır..