Her gün bir sahne açılır ülkemizde endişeli bakışlarla vatandaş izler. Bir sahne de gıda terörünün rüzgarları eser küçücük salonda. Dün otuzbeş bin sahte zeytinyağı üretilmiş devletin jandarması yakalamış, hepsi imha edilmiş. Kızgın kalplere birazcık olsun esinti vermiş.
Esinti vermişte öncelerinde yakalanmadan ne kadar üretilip pazarlara sürülerek vatandaşın hatta minik çocukların önüne ne kadar gelmiş?
Bilene aşk olsun! Bu yola başvuranlar ne kadar kazanç elde ettiklerini bilmişler de...
Bu endişe verici olay karşısında, ne yazıktır ki insan olduklarını bilememişler.
Genetiği değiştirilmiş GDO’lu pirinçten tutunda bulgur, mercimek tahıl ürünlerinin ne derece sağlığımıza zararı vardır. Onu da kimse bilmez...
Arıkovanı, kovan arıyı görmez ortada bir bal var dört kilo alana bir kilo bedava. Balların TV’lerde reklamı yapılır. Ne yapsın vatandaş bu yoksullukla Anzer balı alacak değil ya!
Yetkili kurumlar sormaz mı; gel kardeşim buraya, bu nedir ne değildir? Sen ne yaparsın nasıl yaparsın? Demek ki sormuyor. Sofralardaki balların yüzde yetmişi şeker aromalı bal olmuş sonuçta.
Ülkemizde ekilen, biçilen tüm ürünlerin yüzde altmışı genetiği değiştirilmiş tohumlar ve fideler!
Yüzde kırkı ATA tohumları olduğu halde yine de dışa muhtaç olmuşuz.
Elma elli TL, Domatesin iyisi çıkmış elli beş TL’ye…
Salatalık, karalahana maydanoz ve limona göz ucuyla bile bakılamıyor.
Diğer sahnede; borcumuzu ödediğimiz IMF’nin vermiş olduğu beyanat, “emekliye sakın ha yüzde yirmibeşten fazla fark vermeyin” söylemi kulakları çınlatırken...
Bu şartlarda merdiven altında neler üretiliyor? Bu üründe mi onlardan deme şansı olmadan.
Yine de bu ürünleri tüketmeyi göze almış vatandaş, alacak da para nerede?
Nasıl alacak? Esas konu burada!
Zeytinyağının sahtesi yapılırken, diğer yağlar masum mudur? Her şehirdeki tarım il müdürlüklerine büyük görev düşmektedir. Bu ülkede at etini piyasaya sürenler, domuz etini sürmezler mi?
Küçük martılar vurulup, lokantalarda piliç diye kızartıldığı günleri de gördük görmesine de böylesini bu yoğunlukta görmedik.
Türkiye, kendisine yeten yedi ülke içerisinde yer alan tarım ülkesi iken, hakikaten nerelerden nereye gelmişiz…