Kanuni Anadolu Lisesi sadece eğitimdeki başarısı ile değil kentin en kimlikli tarihi binasına sahip olan binası ile dikkat çekmekte.
Eski fotoğraflarına baktığımızda bulunduğu yörenin arazi yapısına uygun bir şekilde biçimlendirilmiş görkemli bir bina görüntüsü içinde Karadeniz’i kucaklayan müthiş bir fotoğraf vermekte.
Geçmişinden bu yana eğitim maksatlı kullanılmış.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Trabzon’da 1682’de eğitim kurumu olarak kurulmuştur. 1889 yılında bugünkü binanın inşa edilmesinin ardından, Frontistirio (kolej) 1902 yılında yeni binasına taşınmıştır. Mühendis Kakudilis tarafından 16.000 altın lira maliyetle inşa edilen görkemli üç katlı bina o tarihte 36 sınıfa sahipti.
Rus işgaline kadar bina Dar’ul-Muallimin olarak ortaokullara öğretmen yetiştiren bir okul niteliğinde hizmet vermiştir. Tanzimat fermanı ile birlikte modern eğitimin örneği olan Rüşdiyelerin dönemin Osmanlı topraklarında birçok şehirde hızla açılmasıyla birlikte doğan öğretmen ihtiyacını karşılamak için Dar’ul Muallimin’ler kurulmaya başlanmıştır. Trabzon’da kurulan Dar’ul Muallimin de bu zincirin bir parçası olmuştur.
1918 yılı itibarıyla Kurtuluş Savaşı’nın ardından, işgalden kurtulan birçok bölgemizden öğrenciler eğitimlerine başlamak için ya da tamamlamak üzere bu okula gelmişlerdir.
1934 yılında, Trabzon Lisesi’nde başlayan tadilat faaliyetleri sebebiyle, 2 okul birleştirilmiştir. Ardından bina Trabzon Lisesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.
1940 yılı ile birlikte bina, 9 yıl süreyle erkek ilkokulu olarak kullanılmıştır. 1949 yılından 1978 yılına kadar Öğretmen Okulu olarak kullanılan bina, 1978 yılında Fatih Yüksek Öğretmen Okulu adı altında Karadeniz Teknik Üniversitesi'ne bağlanarak üniversite eğitimi vermeye başlamıştır.
1982 yılındaki kuruluşunda orman müdürlüğü binasında bulunan Trabzon Anadolu Lisesi,1984-1985 eğitim öğretim yılına tarihi binanın hemen yanında bulunan eski yatakhane bölümünde başlamış, tadilatların sona ermesiyle 1985 yılının başında ikinci sömestrde ünlü tarihi binasına taşınarak hizmet vermeye başlamıştır. 1999 yılında okul Kanuni Anadolu Lisesi ismini almıştır.
Okulun kısa tarihinden de anlaşılacağı gibi asırlara dayalı bir geçmişi var.
Bugünlerde o görkemli görüntüsü maalesef etrafını çeviren çevresel etkilerle birlikte gölgelenmekte.
Eski fotoğraflardaki muhteşem görüntünün yerini direkler, teller, araçlar, çevredeki yıkık dökük, özensiz binaların baskısı altında kenara sıkıştırılmış bir tarihi yapı almış.
Eski fotoğraflarından yola çıkılarak bu tarihi eğitim kurumunun etrafı derhal temizlenmeli. Kendi müştemilatı içinde bulunan ve eskiden yatakhane olarak kullanılan bölüm başta olmak üzere binanın tarihi estetiğini bozan her türlü eklentiden kurtarılıp yapı bütün görkemiyle ortaya çıkartılmalı.
Esasında binanın bulunduğu bölgedeki imar faaliyetleri kültür varlığı olarak eğitim tarihindeki önemi de dikkate alınarak ona göre düzenlenmeliydi.
Sahildeki trafik keşmekeşliği ayrı bir sıkıntı. Yine okulun giriş sokağındaki çarpık yapılaşma ayrı bir sıkıntı.
Kendi doğasında peyzajın da, mimarinin de en güzel örneği ortaya koyularak yapılan eser maalesef günümüzde hak ettiği görüntüden uzak kuşatılmış vaziyette.
Sahil düzenlemesi içinde ele alınması gereken Trabzon’un tarihi siluetinin önemli yapılarından olan Kanuni Anadolu Lisesi ve çevresi ilgi beklemekte. Kültür Varlığı olarak tescilli bir binanın etrafının bu denli imar kirliliğine maruz kalması da ayrı bir konu.
Evet, o yol deniz doldurularak oradan geçirilmemeliydi... Tamam, onda anlaştık da böylesi kimlikli bir binanın da etrafı böyle mi olmalıydı?
Şunu da hatırlatalım, bu iş ne okul müdürünün ne de Milli Eğitim Müdürlüğünün tek başına çözeceği bir sorun değildir.
Bu konu Trabzon’un meselesidir.
Tabi kültür turizm ve sanat kenti söyleminde samimi ise tüm ilgili ve yetkililer...
MANASTIR'DA YORİKA'DAN HAYRAT BİR ÇEŞME
Geçen haftaki yazımda restoresi yapılarak kültür ve Turizmin hizmetine sunulan Kızlar Manastırı’nın hemen yanı başında bulunan Osmanlı Çeşmesinin etrafında çöp toplama konteynerinin bulunduğunu, bu durumun tarihi çeşmeye saygısızlık olduğunu belirtip etrafının temiz tutulmasının gerektiğini belirtmiştim. Çeşme kesme taştan 1839 yılında yapılmış. Kitabesi halen üzerinde. Osmanlıca olarak Türkçe yazılmış. Kitabenin tercümesinin daha önce Murat Dursun Tosun tarafından yapıldığını tarihe ve tarihi eserlere ilgili eser sahibi hukukçu Zafer Duran hatırlatınca ortaya ilginç bir durum çıktı.
Çeşmenin kitabesinde şunlar yazıyordu: “Sahibü’l-hayrat ve’l-hasenat Hacı B(Y)ozoğlu Antuan mahdumu merhum meyhaneci Yorika’nın hayratıdır Sene 1255 (1839)”
Osmanlı İmparatorluğu tarih boyunca çok kültürlü ve inançlara saygı üzerine kurulu bir medeniyetin temsilcisi idi. O dönemlerde Kızlar Manastırı’nın etrafındaki mahallede, Osmanlı vatandaşı olarak Müslüman ve Hristiyanların birlikte yaşadığı mahallede herkesin yararlanacağı bir çeşme Yorika tarafından da yaptırılıp halkın hizmetine sunuluyor.
Ayrıca bunun bir insani hizmet anlamında hayrat olarak yaptırıldığı da Osmanlıca harflerle, kitabesinde Türkçe belirtiliyor.
Boztepe’nin şehre hakim yerinde Hristiyan dini eğitim merkezi olarak 1349 yılında yapılan Kızlar Manastırı’nın yaşatılmasına izin veren insani anlayış, Osmanlı’nın inançlara olan saygısının bir tezahürü idi.
Ama bu arada Yorika isimli bir Hıristiyan vatandaşın çeşmeyi “hayrat” olarak yaptırmasının da o hoşgörü ikliminin somut hale gelmiş göstergesi olarak çok farklı değeri vardır.
Ve o çeşmeden tüm mahalle yararlanıyordu... Müslümanı, Hristiyanı. Neticede herkes aynı devletin vatandaşı idi.
İnsanlığa ders olabilecek böyle bir hoşgörü iklimini yaratıp yaşatan ecdadın önem verdiği değerleri günümüzde sözde uluslararası anlamda tesis etme görevini üstlenen başta Birleşmiş Milletler Teşkilatı olmak üzere her kurum ders almalılar...