SADECE ÜÇ PUAN!



Bu anlayışla 6. dakikada  1-0 mağlup duruma düştüğümüz ana kadar hiç rakip alanda görünmeyen bir Trabzonspor. Maçın ilerleyen dakikalarına bakıyoruz her iki takım için de oyunda izleyenleri memnun edecek bir gelişme yok. İki takım defanslarının kontratağa dayalı hücum imkanları sağlayan defans  hatalarından Trabzonspor’un kazandığı bir gol var. Hem Süper Lig’de bu takımlarda oynayıp, hem de böyle basit hatalar yapan oyuncular olarak bu lige yakışmıyorsunuz. İkinci yarıya bakıyoruz biz Trabzonspor’umuzu beğenmiyoruz eleştiriyoruz, peki rakiplerimiz ne yapıyor!

Onlar bizden daha kötü. Şansa atılan goller olmasa hiç çekilmeyecek bir mücadele..

Trabzonspor’a bakıyoruz dağınık, oyun kontrolü olmayan, rakibe kendi oyununu kabul ettiremeyen anlayışta bir takım ve de sahada görevini yapan bir oyuncu göremiyoruz. Bana göre sahada görevini en iyi yapan Mustafa Akbaş’tı. Oyun kötü, skor kötü devam ediyor maç. Oyuncu değişikliğine bakıyoruz oyuna hiç etki etme şansı olmayan değişiklikler.

Allah’tan seyircinin tepkisi var da Yatabare umut olarak oyuna koyuluyor. Maç bittiğinde her iki takımdaki oyunculara bakıyorum, müsabakadan galip ayrılmışlar, mağlup ayrılmışlar onlar için fark etmiyor.

Hepsi de tam  profesyonel oyuncular.. Ne takım ruhu var, ne hırs var, ne mücadele var..
 Kötü bir oyun ile iyi bir skor.
 En büyük karımız üç puan.