Reçete’nin bu haftaki konuğu KTÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları, İmmünoloji Ve Romatoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refik Ali Sarı:
Prof. Dr. Refik Ali Sarı, günümüzde sıkça rastlanan hastalıkların başında gelen romatizma ve iltihaplı romatizmal hastalıkların teşhis ve tedavisi konularında sizler için önemli bilgiler paylaştı.
ROMATİZMA NEDİR?
Romatizma hemen hemen her yaşta görülen ve savunma mekanizmasında çeşitli bozukluklara yol açabilen bir hastalıktır. Toplumda çoğunlukla romatizmaya sıcak ya da soğuk havanın neden olduğu düşünülse de bu yanlış bir kanıdır. Romatizma kilolu kişilerde daha fazla ağrıya neden olup, eklemlerde şişlik, sıcaklık ve ağrı ile kendisini gösterir, tedavi edilmediğinde ciddi rahatsızlıklara neden olur.
İLTİHAPLI ROMATİZMA BELİRTİLERİ NELERDİR?
Romatizma temel olarak iltihaplı romatizma ve iltihaplı olmayan romatizma olmak üzere 2’ye ayrılır. İltihaplı romatizma mikropların neden olduğu, bağışıklık sisteminin bozulması ve ürik asit gibi maddelerin yaptığı hasar sonucu oluşur. Genellikle çok sancılıdır. Hemen hemen tüm organlarda kendisini gösterebilir. Özellikle iltihaplı romatizma yaşlılara özgü bir hastalık değildir. Bebeklerde bile görülebilir.
1-Ellerde ve ayaklarda şişme,
2-His Kaybı,
3-İştah kaybı,
4-Şişkinlik,
5-Deri altında oluşan şişlikler,
6-Uykuda düzensizlik görülmektedir.
ROMATİZMA NEDENLERİ NELERDİR?
Romatizmal hastalıkların nedenleri genellikle vücutta eklemleri, kasları, kemikleri ve bunları birbirine bağlayan bağları etkileyen ve bu dokularda meydana gelen hasarlardır. Bu hasarlar eklemlerde şişliklere, kızarıklığa, hareket kısıtlamasına ve hatta şekil bozukluklarına yol açabilen rahatsızlıklara neden olur. Bazı romatizmalar sadece eklemleri değil, bağışıklık sistemini ve iç organları da etkiler. Romatizmal hastalıkların çoğunun kesin nedeni bilinmese de genetik faktörler, cinsiyet, çevresel faktörler ve yaş faktörleri önemlidir.
ROMATİZMA TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Romatizma tedavisinde son yıllarda yeni ilaçların da kullanımı ile önemli başarılar sağlanmaktadır. Ancak yine de çoğu romatizmal hastalığın tamamen ortadan kaldırılması söz konusu değildir. Romatizma tedavisi sürekli bir hekim-hasta işbirliği gerektirir. Zaman zaman hastalığın alevlenebileceği bilinmelidir. Romatizma tedavisinin bazı vakalarda ömür boyu devam edebileceği unutulmamalıdır. Romatizma tedavisinde amaç, şikayetlerin ortadan kaldırılması, olası ortaya çıkabilecek organ tutulumlarının önlenebilmesi ve hastanın yaşam konforunu en üst düzeyde sürdürmesini sağlamaktır
ROMATİZMAL HASTALIKLARDA İLAÇ UYGULAMALARI NASIL YAPILMALI?
Yapılan istatistik çalışmalarda dünyada en sık rastlanan hastalığın romatizma ve en çok tüketilen ilaçlar da onun tedavisinde kullanılan anti-romatizmal ilaçlar olduğu görülür.
Romatizma tedavisinde kullanılan ilaçları başlıklar altında toplayacak olursak;
1- Ağrı kesiciler ( analjezik)
2- Kortizon içermeyen romatizma gidericiler (Nonsteroid anti- enflamatuvar ilaçlar= NSAİ) ,
3- Kortizon ,
4- Adale gevşeticiler ,
5- Mide koruyucular, vitamin ve diğer destekler ,
6- Romatizmal hastalığın gidişini değiştiren etkili ilaçlar ,
7- Gen teknolojisi kullanılarak hazırlanmış ilaçlar ( TNF alfa karşıtları- leflunamid vs ) .
ÇOCUKLARDA ROMATİMA OLUR MU?
Romatizma her yaşta olduğu gibi çocuklarda da görülür. Çocukluk yaş grubuna özgü romatizma tipleri bulunmaktadır. Eğer erken teşhis edilip tedavi edilmezse, kalıcı sakatlıklara ve gelişme geriliğine neden olabilmektedir.
ROMATİZMA GENETİK MİDİR?
Romatizmal hastalıkların nedenleri arasında genetik yapının önemi büyüktür. Bu durumda ailede romatizmal hastalık olması aynı veya farklı bir romatizmal hastalık için yatkınlık olduğunu düşündürür.
GUT (DAMLA) HASTALIĞI NEDİR?
Gut, eklemde ani gelişen, ağrı, kızarıklık, şişlik ve hassasiyetle karakterize, mikrobik olmayan bir eklem iltihabıdır. Sıklıkla ayak 1. başparmak tutulur. Ancak, diz, ayak bileği, dirsek, el parmağı eklemleri de etkilenebilir. ‘Kralların hastalığı’, “zengin hastalığı”, “damla hastalığı” gibi adlarla da anılır. Erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülür, ancak menopozla birlikte kadınlarda da hastalığa yatkınlık artar.
GUT HASTALIĞININ NEDENİ NEDİR?
Eklemde biriken ürat kristalleri, inflamasyon oluşturarak gut atağına neden olur. Kanda ürik asit seviyesinin yükselmesiyle, ürat kristalleri oluşur. Ürik asit, pürinlerin (doğal olarak vücudumuzda bulunduğu gibi, sakatatlar, et, hamsi ve ringa gibi bazı balıklar, kabuklu deniz hayvanları, kuşkonmaz ve mantar gibi bir çok yiyecekte de bulunan bir maddedir) yıkılmasıyla oluşur. Normalde ürik asit kanda çözünür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır.
GUT TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Gut tedavisi, atak ve atak dışı tedaviler olmak üzere iki aşamalıdır. Tedavinin amacı gut ataklarının ve komplikasyonları nın önlenmesidir. Kan ürik asit seviyesini 6mg/dL’nin altında tutmaktır.
BEHÇET HASTALIĞI NEDİR?
Behçet Hastalığı, tekrarlayan ağızda ve cinsel bölgede yaralar, deri, göz, eklem, damar ve sinir tutulumuyla seyreden iltihaplı bir romatizma hastalığıdır. İlk kez 1937’de bir Türk dermatolog Hulusi Behçet tarafından tarif edildiğinden, onun adıyla anılır.
BEHÇET HASTALIĞI KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Behçet hastalığı, tarihi “İpek Yolu” boyunca, Uzak Doğu’da Japonya ve Çin’den Akdeniz’e doğru uzanan ve Türkiye ve İran gibi ülkeleri de içine alan bir alanda yaşayanlarda daha sık olarak görülür. Türkiye’de 37/10 000 sıklığındadır. Orta ve Kuzey Avrupa ülkeleri ve Amerika kıtasında çok nadir görülür. Kadın ve erkekler, eşit oranlarda hastalığa yakalanır; ancak hastalık, erkeklerde daha şiddetli seyreder. Hastalık her yaşta görülse de 20-30’lu yaşlarda daha fazladır.
BEHÇET HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Behçet hastalığı, neredeyse her boyutta (küçük, orta ve büyük çapta) ve türde (arter-atar damar, ven-toplar damar) kan damarlarını tutan bir vaskülittir (damar duvarı iltihabı). Dolayısıyla bir çok organa ve dokuya ait şikayete neden olabilir. Ancak belli organ ve dokuları daha fazla tutar.
BEHÇET HASTALIĞI NASIL SEYREDER? TEDAVİSİ NEDİR?
Hastalığın seyri, kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı hastalarda basit cilt bulguları ve daha hafif göz tutulumuyla seyrederken, bazılarında daha ciddi tutulumlarla seyredebilir. Bu nedenle tedavi de hastaya göre düzenlenir. Ağız ve genital ülserler, cilt ve eklem bulgularına kolşisin, steroidler, steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar ve bazı topikal ilaçlar (pomadlar) kullanılabilir.
ANKİLOZAN SPONDİLİT NEDİR?
Ankilozan spondilit, omurgada hareket kısıtlılığına neden olan iltihaplı bir romatizma hastalığıdır. Yaklaşık her yüz kişiden 1’inde görülür. Hastalığa bağlı omurgaya esneklik sağlayan bağların ardışık kemikleşmesiyle, omurga adeta alçıya alınmış gibi sabitlenir. Bu da kişide bel ve boyun hareketlerinde kısıtlanmaya ve öne doğru kamburluğa neden olur. Daha ileri evrelerde, boyun hareketlerindeki ciddi kısıtlanmayla, baş hareket edemez, görüş alanı daralır ve kişi ancak tüm vücudunu çevirerek başına yön verebilir.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Ankilozan spondilitin belirti ve bulguları tipik olarak 40 yaşından önce, özellikle 20’li yaşlarda başlar. Kadınlarda bazen 30’lu yaşlara kadar gecikebilir. Ancak mutlaka 40 yaşından önce bulgu verir. Çocukluk çağında da başlayabilir. Omurga dışında hastalığa bağlı, göz ve bağırsaklar gibi vücudun diğer bölümlerinde de iltihap gelişebilir. Ankilozan spondilitin kesin tedavisi yoktur, ancak tedaviyle şikayetlerin azalması veya kaybolması ve hastalığa bağlı sakatlığın önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle ne kadar erken tanınır ve tedavi başlanırsa, o ölçüde başarılı sonuçlar alınır.
HASTALIĞIN NEDENLERİ VE RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Ankilozan spondilite neyin sebep olduğu bilinmiyor; ancak HLA-B27 genini taşıyanların, hastalığa yakalanma riski fazladır. Eğer birinci derece akrabanızda ankilozan spondilit varsa, bu hastalığın sizde de görülme oranı yüzde yirmidir. Hatta ikinci derece akrabanızda bulunması bile, sizin için risk faktörü oluşturur. Ankilozan spondilit, erkekleri kadınlardan 2 kat daha fazla etkiler. Kadınlarda hastalık daha yavaş seyreder. Çoğunlukla romatoloji uzmanına gitmeyen bu hastalar; bel fıtığı veya fibromiyalji (kas romatizması) gibi yanlış tanılar aldıkları sık rastlanılan bir durumdur.
TEDAVİSİ VE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?
Tedavinin amacı, ağrı ve tutukluğu gidermek, omurgadaki deformite (sakatlık) ve komplikasyonları (hastalığa bağlı kötü sonuçları) önlemek veya geciktirmektir. Kalıcı hasar gelişmeden erken dönemde verilen ankilozan spondilit tedavisi, çok başarılıdır.
İlaçlar: Nonsteridal anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ) - naproksen, indometazin, diklofenak gibi ilaçlar, ankilozan spondilitin tedavisinde en sık kullanılan ilaçlardır. Bunlar inflamasyonu, ağrı ve tutukluğu giderir. Ancak bu ilaçlar, mutlaka mide koruyucu ilaçlarla alınmalı ve uzun süreli kullanımda olası yan etkileri açısından takip edilmelidir.
ANKİLOZAN SPONDİLİT HANGİ ORGANLARI ETKİLER?
Ankilozan spondilit bazen gözleri, akciğerleri ve kalbi etkileyebilir. Ama bunlar hayati tehdit edici özellikte değildir.